Senaryosunu, aynı isimli kendi romanından (1970) uyarlayarak Jerzy Kosiński'nin kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Hal Ashby'nin oturduğu “Being There”; özellikle de görsel medyanın, yalnızca eğitimsiz kitleler değil kendilerini toplumun tepesinde konumlandıran siyasiler üzerindeki rolün de, alaycı (satiric) bir sinema diliyle sergilendiği bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, Birleşik Devletler Kongre Kütüphanesinin, 2015 yılında; "kültürel, tarihsel veya estetik açıdan önemli" bularak Ulusal Film Arşivi'ne dahil ettirdiği bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Bahçıvanlık işlerinin dışında kalan tüm zamanını, televizyon izleyerek geçirmekte olan ellili yaşlarındaki Chance (Peter Sellers); Washington D.C.'de, adı Bay Jennings olan zengin ve yaşlı bir adamın evinde yaşamaktadır...
Ancak bir gün evdeki yardımcı kadın Louise (Ruth Attaway) kendisine, yaşlı adamın öldüğü haberini verir...
Ama çocukluğundan bu yana veli nimeti olan adamın ölümünün taşıdığı anlam ile sonuçlarından bihaber olan Chance; Louise'in kendisine, yumurta pişirerek getireceği kahvaltıyı beklerken televizyon izlemeyi de sürdürür...
Ardından da üst kata çıkarak yaşlı adamın son durumunu, bir de kendisi kontrol eder...
***
Ne yapsın?
Ölenle, kendisi de ölecek değil ya...
Yaşlı adamın soğumaya yüz tutmuş cesedinin bulunduğu yatak odasındaki televizyonu, kumandasıyla açarak izlemeye başlar...
Hem de, en sevdiği şeylerden biri olan zapping yapmayı da ihmal etmeksizin...
***
Ertesi sabah Chance bahçeyle uğraşırken, işi bırakan Louise Chance'e; yaşlı bir bakıcı kadın bulması tavsiyesinde bulunarak kendi yoluna doğru gider...
***
Derken...
Hayatını kaybeden Bay Jennings'e ait miras işlemlerini yürütmekle görevlendirilen avukatlar olan Thomas Franklin (David Clennon) ve Sally Hayes (Fran Brill); kapıyı açarak eve girdiklerinde Chance ile karşılaşır ve ona, kendilerini tanıtsalar da Chance, istifini bozmadan televizyon izlemeyi sürdürür...
Üstelik bu güne kadar evden dışarı çıkmasına izin verilmeyen Chance, yıllardır bu evde yaşamakta olduğuna dair bir belge de sunamamaktadır Franklin ile Hayes'e...
İfade edebildiği tek husus ise; vakti zamanında radyo dinleyerek başladığı ev içi vakit doldurma serüvenini, Bay Jennings'in kendisi için satın aldığı televizyonu izleyerek devam ettirdiği şeklinde olur...
Yani okuma yazması da olmayan Chance'in bildiği hemen her şey, radyo ve televizyondan öğrendikleriyle sınırlıdır...
O sebeple de kendisine, bir sonraki gün evi tahliye etmesi gerektiği söylendiğinde; olan bitene pek de bir anlam veremez...
***
Fakat yine de, kendine bir çanta hazırlamasının yanı sıra televizyonun uzaktan kumandasını da cebine atan Chance; hayatında ilk kez sokağa çıkarak evden ayrılır...
Ve...
Biz de, neden sokağa çıkmasına izin verilmediğini hemen anlayıveririz...
Zira yaşadıkları bölge kesinlikle Manhattan değildir...
***
Neyse...
Asıl şamata, hava karardığında; bir dükkanın vitrinindeki televizyonda Chance, kamera ile yansıtılan kendi görüntüsü ile karşılaştığında yaşanır...
Bu da aslında, Rand ailesinin şoförü David (Don Jacob) ile yardımcıları Jeffrey'in (Ernest McClure) dikkatsizlikleri neticesinde geçireceği küçük bir kaza sayesinde Chance'in, Eve Rand (Shirley MacLaine) ile tanışmasının vesilesi olmuştur...
***
Onlarla birlikte hastane yerine doğrudan Rand'lerin, yeterli bir sağlık teçhizat ve ekibi donanımına sahip olan malikanesine götürülen ve sakatlanan bacağına zarar vermesini engellemek amacıyla oturtulduğu tekerlekli sandalyede kendisine Wilson'ın (Richard Venture) eşlik ettiği Chance'e; üçüncü kattaki misafir odası tahsis edilmiş olup bir süre sonra Dr. Robert Allenby'de (Richard Dysart) gelerek bacağındaki ilk kontrolü yapmıştır...
***
Uzatmayalım...
Şimdi de sırada:
Söz konusu aile doktoru Allenby'nin önerisiyle, kendini bahçıvan (gardner) Chance olarak tanıtan ama adı yanlışlıkla Chauncey Gardiner olarak anlaşılan Chance'in tedbir gayesiyle; birkaç günlüğüne de olsa Eve ile yaşlı ve bir ayağı çukurda olan milyarder kocası Benjamin "Ben" Rand'in (Melvyn Douglas) misafirleri olmasına karar verilmiştir...
Zaten Bay Jennings'in, gardırobundan alarak kullanmasına izin verdiği 1920'lerden ve 1930'lardan kalma pahalı, özel dikim kıyafetlerini giyiyor ve hemen her konudaki görgü kurallarına da, aristokratlara yaraşır bir biçimde uyuyor olan Chance; konuğu olduğu, ABD Başkanı "Bobby"e (Jack Warden) danışmanlık da yapan Ben Rand'in kafasında; maddi anlamda zor günler geçirmekte olan eğitimli bir iş insanı olmasının yanı sıra kendi ölümünden sonra karısına eşlik edebilecek nevi şahsına münhasır bir kişilik olarak şekillenmektedir...
Dakika 45...
Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz ve izlerken de Peter Sellers'ın performansına bir kez daha hayran kaldığımız filmin geride kalanında sizleri; 85 dakikalık, "gülme garantili" muhteşem bir komedi bekliyor olacak...
Keyifli seyirler...