Senaryosunu da yazan Ivan Kavanagh'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Son", "neo - noir" tarzda kurgulanmış bir psikolojik gerilim olarak başlayıp, zaman içerisinde bürüneceği "The Omen" vari hikayesi ve "Damien" benzeri karakteri ile oldukça kanlı bir "şeytan" masalına dönüşürken, çok büyük beklentilere girilmeksizin, tarzın meraklılarının sıkılmadan izleyebilecekleri vasat ile orta karar arası bir film olarak çıkıyor karşımıza...
Düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filmin ağır toplarının başında bize göre, Ben Wheatley'in "Down Terrace" (2009), "Kill List" (2011) ve "Sightseers" (2012) gibi filmlerinde de editörlük yapan Robin Hill geliyor...
Ki, Kavanagh'ın kendisi de daha önce kendi "The Canal" ın da (2014) da Hill ile çalışmış...
Teknik ekipteki, müzikleri yapan Aza Hand, görüntü yönetmeni Piers McGrail ve prodüksiyon tasarımcısı John Leslie gibi isimler de Kavanagh'ın beklentilerine aşina olan sinemacılar...
Yani nereden bakılırsa bakılsın en azından teknik açıdan her şey yolunda gibi görünüyor...
Eğer Kavanagh, konuyu bu kadar dallandırıp budaklandırmasaydı...
Gelin isterseniz filme biraz daha yakından bakalım...
Hamile olan Laura veya Anna Hansen ("Halloween" - 2018 in Allyson'ı Andi Matichak), filmin adına konu olan "doğmasını istemediği" oğlu David'i, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlu bir gece, otomobilinin içinde tek başınayken doğurur...
David (Luke David Blumm) şimdi büyümüş ve annesini onu okula götürmektedir...
Ana okulu öğretmeni olan ve "travma sonrası stres bozukluğu" konulu bir programa dinleyici olarak katılan Laura, akşam döndüğünde karşı komşusu Susan'daki (Erin Bradley Dangar) David'i de alarak kendi evlerine geçer...
Televizyonda korku filmi seyrettikten sonra uyumak üzere yatağına giren David, korktuğunu ima ederek annesinden ışıkları kapatmamasını ister...
Kendi odasındayken duyduğu tıkırtı seslerini, korkan oğlunun yanına gelmekte olması olarak algılasa da Laura, ortalıkta ne gelen vardır ne de giden...
Bunun üzerine kontrol amacıyla David'in odasının kapısını açan Laura, çocuğun odasının tanımadığı insanlar ile dolu olduğunu görünce kendini sokağa atarak soluğu Susan'ın kapısında alır ve ona polisi aramasını söyler...
Eve geri döndüğünde Laura, David odasında çıplak bir vaziyette mışıl mışıl uyumaktadır...
Zaten polis de şüpheli her hangi bir şey bulamamıştır evin içinde ve çevresinde...
Ancak gelen dedektiflerden Steve (Cranston Johnson), Laura'nın hayal gördüğünü düşünürken Paul Tate ("The Autopsy of Jane Doe" - 2016 nun Austin'i Emile Hirsch), Laura'nın anlattıklarına inanmaktadır...
Ertesi sabah okulda Laura'nın ziyaretine gelen Paul, bir kez daha bir şeye rastlayamadıklarını vurgulayarak kartını bırakır...
Ama artık Laura'nın kabusları başlamış ve gecenin bir yarısı telefonla arayarak Paul'ü evine çağırmıştır...
Derken...
Mide ağrısının tuttuğunu söyleyerek fenalaşan David, derhal hastaneye kaldırılır...
Ancak durumu giderek kötüleşmesine karşın Dr. Bauhn (J. Robert Spencer) bu hastalığa net bir teşhis koyamamaktadır...
Neyse...
Çok geçmez ve bir mucize sonucu kendiliğinden iyileşen David taburcu edilir...
Bu arada Laura ile Paul neredeyse birbirlerinden ayrılmaz bir hale gelmişlerdir...
Öyle ki, bir akşam tam beraberce yatak döşek olacaklarken, David yeniden rahatsızlanmasın mı...
David tekrar hastaneye kaldırılınca Laura Paul'e, bir tarikatın içinde büyüdüğünü ve sekiz yıl önce onlardan kaçtığı gerçeğini itiraf eder...
Dakika 29...
Geride, başta da belirttiğimiz kadar "kanlı" ve beklenmedik sürprizlerle dolu 69 dakikalık bir bölüm daha sizleri bekliyor...
Keyifli seyirler,