Hesabım
    Amsterdam
    Ortalama puan
    2,8
    8 Puanlama
    Amsterdam hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Kasım 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da yazan David O. Russell'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Amsterdam"; bünyesindeki gizem ve gerilim unsurlarını uzunca bir süre korumayı becerebilen, "sarkastik" bir dönem komedisi olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, 80 milyon dolar tutarındaki bütçesinin de sağladığı olanak sayesinde; hikayeye konu olan tarihi periyotların ruhuna uygun bir sanat yönetiminin yanı sıra, görsel efekt teknolojisi ve başarıyla kullanılan makyaj uygulamalarının da göz doldurduğunu gördüğümüz, brüt 28 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla gişeye çakılarak yapımcılarını ciddi anlamda hayal kırıklığına uğratan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Film, "Gerçekten çok şey oldu" biçimindeki bir ifadeyle başlar...

    ***

    - New York, 1933 -

    Doktor ve cerrah olan Burt Berendsen (Christian Bale), Park Avenue 138. Sokak'taki kliniğinde; yüzlerdeki yaraları onararak, morallerini yükselttiği Wayne (Mel Fair) ve Victor (Vaughn Page) gibi hastalarıyla beraber şarkılar söylemektedir...

    Birinci Dünya Savaşı esnasında, Fransa'da gözlerinden birisini kaybetmiş olmanın yanı sıra bir sırt desteği ile ayakta durabilen Burt; sağlık kurulunun gözetimi altında, yepyeni ilaçlar icat etmenin de peşindedir...

    ***

    Derken...

    Burt, asistanı Shirley Pratt'a (Bonnie Hellman) "acil" olduğunu söylediği bir mesaj bırakmış olan; Birinci Dünya Savaşı'ndan dostu, Avukat Harold Woodman (John David Washington) ile buluşacağı cenaze levazımatçısına gider...

    Orada, bu iki savaş gazisi arkadaşa; savaşta, taburlarının komutanlığını da yapmış olan ABD Senatörlerinden Bill Meekins'in (Ed Begley Jr.) kızı Elizabeth "Liz" Meekins'de (Taylor Swift) katılacaktır...

    Zira Senatör ölmüş ama son derece sağlıklı bir insan olduğunu düşünen kızı; babasının doğal yollardan ölmüş olabileceğine inanmamakta ve bu sebeple de Burt'ün, babasına otopsi yapmasını istemektedir...

    Senatörün cesedini hazırlayarak defnedecek olan cenaze levazımatçısı Eva Ott'a (Colleen Camp) göre de Burt'ün önünde, sadece iki saati bulunmaktadır...

    Ardından da...

    Bayan Minter'ın (Gabe Doppelt) restoranında, yeniden bir araya geleceklerdir...

    ***

    Neyse...

    Burt ile Harold'a Milton King'de (Chris Rock) eklenince; tekerlekli bir sedyenin üzerindeki tabutunun içinde yatmakta olan Senatörün cesedi, tıp teknisyeni Irma St. Clair'ın (Zoe Saldana) muayene odasına götürülerek bir güzel kesilip biçilir...

    Elde edilen bulgular; (daha sonra Liz'in anlatımıyla, bir şeylere tanıklık etmiş olduğunu öğreneceğimiz) Senatörün, tekerlerine çomak soktuğu birilerince zehirlendiğini göstermektedir...

    ***

    Bunun üzerine Burt ve Harold, Liz ile buluşacakları restorana giderler...

    Ancak Tom Voze (Rami Malek) tarafından başına gelebileceklere yönelik olarak uyarılmış olan Liz, restorandan hızlıca uzaklaşmaktadır...

    Arkasından koşarak kendisine yetişen Burt ve Harold'a, babası hakkında bildiklerini anlatan kaldırımın köşesindeki Liz; ortaya aniden çıkan Taron Milfax'ça (Timothy Olyphant), caddeden geçmekte olan kamyonun altına itilerek öldürülecek...

    Ama organize bir grubun tetikçisi olduğu anlaşılan aynı Taron, Liz'in ölümünden; Burt ile Harold'ı sorumlu tutarak, onları polise hedef olarak gösterecektir...

    Başlarına üşüşen kalabalıktan, canlarını zor kurtaran iki arkadaşın bu durumda yapabileceği tek şey; topuklayarak kaçıp, gecenin karanlığına karışmaktan başkası da değildir...

    ***

    - New York, 1918 -

    Orduya katılacak olan Burt'e; karısı Beatrice (Andrea Riseborough) ile kayınpederi Augustus Vandenheuvel (Casey Biggs) ve kayınvalidesi Alvelia Vandenheuvel (Dey Young), savaşmanın erdem ve kutsiyetlerinden söz etmektedirler...

    ***

    - Fransa, 1918 -

    Alay komutanı General Bill Meekins; aralarında Harold ile Milton King'in de bulunduğu, Afro - Amerikan kökenli askerlerin başına subay olarak Burt'ü tayin etmiştir...

    Yoksa o askerlerden hiçbiri, ırkçı beyaz komutanların emirlerine itaat etmemektedir...

    ***

    Çok geçmez...

    Feci şekilde yaralanan Burt ile Harold; yaralı askerlerin vücutlarından çıkardığı şarapnel parçacıklarını biriktirerek onlardan sanat eserleri üreten Valerie Voze'un (Margot Robbie), hemşirelik yaptığı hastaneye götürülürler...

    Bu üçlü, kısa sürede kaynaşarak arkadaş olacaklar ve soluğu Amsterdam'da alacaklardır...

    Orada ne mi olacak?

    Sadece tanışacakları Paul Canterbury (Mike Myers) ile Henry Norcross'un (Michael Shannon), sentetik camdan ürettikleri takma gözlerden birini; Burt için ayarlayabileceklerini söyleyebileceğiz...

    Dakika 30...

    Oldukça zengin yapıdaki castingindeki, Alessandro Nivola, Anya Taylor-Joy, Matthias Schoenaerts ve Robert De Niro gibi yıldız oyuncuların da sırayla sahne alacakları, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı:

    Cinayet, göze sokulan alaycı komedi, savaş, ırkçılık, (Hitler ile Mussolini'de içeren) faşizm ve ABD siyasetindeki ayak oyunları şeklindeki birbirlerinden oldukça farklı hususlara değinilen ve sırf o yüzden de; en başından en sonuna kadar aynı konuyu işleyen tek düze klişelere sahip filmlerden hoşlanan entelektüel seviyesi düşük sıradan sinema seyircilerinin, tüm fabrika ayarlarını bozmaya devam edecek olan, 105 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Fatih G
    Fatih G

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,0
    14 Ekim 2022 tarihinde eklendi
    Burada derinlemesine ve sinema kritiği edebiyatına girmeden özetle şunu diyebilirim: Camdan dışarıyı izle daha iyi...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top