Yaratıcı: en yeniler yorumlar

Bilim kurgu ve aksiyon türünde etkili bir sinema filmi olduğunu düşünüyorum. Filmin en iyi yanı ne derseniz efektleri, görselliği derim. Görseller ve efektler distopik bir evren oluşmasını sağlamış. Bu distopik evren insanlarla-android yani yapay zekaya bağlı robotlar arasında geçiyor.Konu itibariyle çok yeni gelmese de sunuluş ve tasvirleme itibarıyla orijinallik barındırıyor. Filmin konusunun girişinde Amerika'nın android robotlar tarafından bombalanması ve Amerika'nın buna savaş açması yer alıyor. Aslında robotlar cephesinde bunun bir yanlış anlaşılma olduğu ileri sürülüyor tabii. Aslında keskin bir cepheleşmenin yanında android robotlar Asya'da-yani anlaşılıyor Çin'de-kendilerine ait, bölgenin insanlarıyla dostane bir şekilde yaşayan bir uygarlık kurduklarını görüyoruz. Amerika'nın da değişik bir uydu aracı icadıyla istediği an bölgeyi bombalayabiliyor, tam bir abluka altına almış durumda. Filmin sonunda bu aracın patlaması ile bölge halkı ve android robotlar özgürlüğe karışıyor. Amerika'nın ender kaybettiği ve kötü olarak gösterildiği filmler arasına girmiş .Filmdeki ana olay bir aşk hikayesi ile başlaması filmin romantik yönünü ortaya koyuyor. Alphie'nin küçük bir çocuk şeklinde bir robot olması ve annesinin emriyoya göre dünyaya gelecek insan suretli robot şekline çevirip en önemli silaha çevirmek istemesi filmin yaratıcı yanlarından. Filmde mantık hataları ve hikayedeki boşluklar fark ediliyor.Film güzeldi ama efsane haline çevirebilecek oyuncu ve senarist dokunuşları eksik kalmış.

Sürükleyicilik, kavram olarak gerçekten özgün ve bağımsız bir kavram. Bir film kötü bir senaryoya, kötü bir görselliğe veya kötü bir oyunculuk performansına sahip olsa da sürükleyici olabiliyor. Bunları bu film özelinde değil, genel olarak vurgulamak istedim. Bir filmin sürükleyici olması, birçok eksiğin kapanmasına yardımcı olabiliyor. Çünkü kusursuz bir senaryo, akmadığında veya yavaş bir tempoya sahip olup, insanı bunalttığında pek bir anlam ifade etmiyor.

Öncelikle filmin benim nezdimde en başarılı yanı sürükleyici olması diyebilirim. Kimsenin izlerken sıkılacağını düşünmüyorum ve istikrarlı bir tempoya sahip olduğunu da belirtmem gerekiyor. Senaryo bazında da özgün bir film olduğunu ekleyebilirim. Hem yapay zeka ile alakalı içerikler hem de genel senaryo bence özgün ve klişelerin hatrı sayılır miktarda dışındaydı.

Genel hatlarıyla iyi bir film diyebilirim ama çoğu bilim-kurgu filminde olduğu gibi senaryoda akla aykırı şeyler de oluyor. Buna dair en kısa söylemi de filmin sonunda bir çocuk ve adamın koca askeri kuvvetleri alt etmesi olarak yapabiliriz. Teknolojik anlamda da bazı eksikler vardı tabii. Yapay zekanın bu kadar ilerlediği ve insan hayatına empoze edildiği bir dönemde hâlâ termal kamera veya radar gibi sistemlerle saniyesinde birinin yerini saptamak yerine ilkel yöntemlerle bunun yapılması veya bir tuşla koca orduyu yok etme gücüne sahipken hâlâ piyade sisteminin devam etmesi gibi. Gerçi son söylediğim istisnasız her bilim-kurgu filminde var. Füzeler, devasa uçan arabalar vs, mevcut ama başrol hâlâ döner bıçağı ile adam kovalıyor falan...

Son sahnelerdeki aşırılıklar olmasa benim için 7.5 bandında bir yeri olurdu ama şu an için 7 daha realist bir puanlama duruyor. Ancak dediğim gibi tavsiye edeceğim film kategorisinde yer veririm.

Harika görsel efektlere sahip, kaliteli ve iyi bir bilim kurgu filmiydi. Hem duygusallık hem de aksiyon anlamında beklentiyi karşılıyor. Baya iyiydi 7.5/10

İşaret edilen tarihlerde, oynamalar...

Yani değişiklikler olabilecek olsa da...

İnsanlığın geleceğinin, bugünden öngörülebildiği senaryosunu da...

Kendi hikayesinden uyarlayarak Chris Weitz ile birlikte kaleme alan, "Monsters" (2010), "Godzilla" (2014) ve "Rogue One" (2016) gibi filmlerden de tanıdığımız Gareth Edwards'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Creator"; ezberleri bozar nitelikteki, yeni nesil bir bilim kurgu macerası olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, yaklaşık 80 milyon dolarlık bütçesinin de sağladığı avantajla, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Ricardo Cruz Jr., Supoj Khaowwong, Sarah Lawrence ve Trayan Milenov-Troy'un üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak Tayland'da çekilen ve brüt 103.4 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da...

Anlatımda, "kültürel olarak hapsoldukları" standart klişelerin dışına çıkıldığında...

Tüm kimyaları bozularak, darmadağın olan; IQ seviyeleri problemli, sıradan seyirci kompozisyonu sayesinde...

Ne yazık ki, son derece talihsiz bir biçimde gişeye çakılmış olan bu şahane filme biraz daha yakından bakalım...

***

Nirmata (Nir-ma-ta):

1. (Nepal dilinde "Yaratıcı") İleri düzey YZ'nin (Yapay Zeka), gizemli mimarı...

2. Yapay Zeka'nın, yaratıcı, kurtarıcı; Tanrı olarak taptığı varlık...

***

Yukarıdaki Nirmata tanımının ardından 2055 yılındaki...

TV'de gösterilen Tomorrow Today Century Haber Filmi'ndeki reklamlarda...


"Robotbilimin geleceğine hoş geldiniz... Size yardıma hazırlar...

Ev işi mi dediniz? Ellerinden her iş gelir...

Robotbilimin yeni harikası, yapay zeka... İnsan beynini inceleyerek, robotlara özgür düşünce ve hayat sunduk... Böylelikle, gerçek insanlar gibi; Amerikan iş gücüne dahil oldular...

Yeni bir teknoloji sayesinde, insanlar ve YZ arasındaki fark giderek kapanıyor... Yüzümüzü tarayarak, tamamen robottan bir bedene nakledebiliyoruz ve 'İnsandan DAHA DA İNSANSI' görünebiliyorlar...

Bugün taranmak için sizin de, Simulant'ı aramanız yeterli...

Gelecek, Simulantlar ile çok parlak...

YZ, gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi... Yemeklerimizi pişiriyor, arabalarımızı sürüyorlar... Kolluk kuvvetler olarak güvenliği de sağlıyorlar... Hatta son teknoloji savunma sistemiyle, artık..."


Denilerek, Yapay Zeka bilgilendirmesine devam edilirken...

Birden, büyükçe bir patlama gerçekleşir...

***

Bu patlamanın nedeni ile sonuçlarını...

2065 yılında Amerika'da yapılan şu, askeri açıklamada öğreniyoruz...


"On yıl önce bugün Los Angeles'ta, nükleer bir savaş başlığı patlatıldı... Bizi korumak için yaratılan yapay zeka; bir milyona yakın insanı, göz açıp kapayıncaya kadar yakıp kül etti... Bunun bir daha yaşanmaması için, Batı'da YZ'yi yasakladık...

Ancak kaygılarımızı paylaşmayan Yeni Asya Cumhuriyetleri, YZ'yi geliştirmeye devam ediyor... Onları, kendilerine denk görüyorlar... Sakın yanlış anlaşılmasın... Biz, Yeni Asya halklarına değil, YZ'ye savaş açtık...

Bu, varoluşumuz için verilen bir mücadeledir... YZ tehdit teşkil ettikçe, onları avlamaya devam edeceğiz..."

***

- Ko Nang, Yeni Asya 2065 -

Gecenin karanlığında, gizlice denizden karaya çıkan...

USS NOMAD'e (Kuzey Amerika Orbital Mobil Havacılık Savunması) bağlı bir askeri tim, hedeflerine doğru ilerlemektedir...

***

Aynı esnada...

Los Angeles'taki nükleer patlama sırasında aldığı yaralar nedeniyle protez bir sağ kol ile protez bir sağ bacakla hayata tutunmaya devam eden ABD Ordusu çavuşlarından Joshua Taylor (John David Washington)...

Ordunun, Nirmata'nın kızı ve varisi olduğuna inandığı hamile karısı Maya Fey (Gemma Chan) ile birlikte evinde dinlenirken...

Doğacak çocukları hakkında, tatlı tatlı sohbet etmektedirler...

***

Ki Joshua, ordu hesabına çalışan gizli bir ajandır da aynı zamanda...

Ama...

Kocasının, ordudan tamamen ayrıldığını zanneden Maya bundan...

Tamamen bihaberdir...

***

Derken...

İşittikleri sesler sonrasında...

Üst kattaki odalarındaki yataklarından kalkarak, aşağıya indiklerinde...

Korunmalarını sağlayan...

Aslında bir simulant YZ olan Harun (Ken Watanabe) ile diğer YZ robotların; kendilerine doğru yaklaşan NOMAD timindeki askerlerden Drew'u (Sturgill Simpson) yakalayarak, etkisiz hale getirdiklerini görürler...

***

Böyle olunca da...

Anında, evi terk ederek oradan uzaklaşma kararını alsalar da...

Kendi ağzından, gizli ajan olduğunu duyduğu Joshua'ya olan güveni büsbütün sarsılan Maya; tek başına denize açılarak kaçmayı tercih ettiğinde...

Gökyüzünde, Maya'nın hareketlerine dair tarama faaliyetini yürüten NOMAD istasyonu...

Kendisine yönelik, bir füze saldırısı düzenleyecektir...

***

- Beş yıl sonra -

Ye, yat, işe git ve başa dön modunda yaşamını sürdürmekte olan Joshua sabah uyandığında...

TV'de...


"Güneydoğu Yeni Asya'da saklandığı tahmin edilen Nirmata adlı esrarengiz YZ tasarımcısını bulmak için arayış devam ediyor... Amerikan kuvvetleri, Yeni Asya'daki arayışı genişletirken; Nirmata'da kaçmaya devam ediyor..."


Şeklindeki bir haber duyurulmaktadır...

***

Gizli ajanlığı tarihe karışan Joshua'nın mevcut işine gelince de...

Tamamen yıkılmış olması sebebiyle, devasa bir harabeyi andıran Los Angeles şehrinde...

Ortağı Harrison (Mackenzie Lansing) ile beraber Joshua; yakalayabildikleri, hareket halindeki YZ robotlarını devre dışı bırakmakta...

Sonra da...

Metal geri dönüşüm tesisine teslim etmektedir...

***

Neyse...

Yine TV'deki son dakika haberinde...

"USS NOMAD: İnsanlığın Umudu... On beşinci yıl dönümünde, sıfır noktasında anma töreni..."

Alt yazı olarak geçerken...


"Los Angeles'ta on beş yıl önce gerçekleşen nükleer patlama; Batı'nın, yok etmek üzere YZ'ye savaş ilan etmesine yol açtı... Trilyon dolarlık askeri istasyon NOMAD, nihayet Batı'ya savaşı kazandıracak... Zira YZ'nin son kalesi Yeni Asya'nın savaş alanlarında, daimi bir demirbaşa dönüştü..."


Bilgisi de, canlı olarak verilmektedir...

***

Çok geçmez...

General Andrews (Ralph Ineson) ile Albay Howell (Allison Janney), Joshua'nın ziyaretine gelirler...

Çünkü...

Kendisinin gizli görevde bulunduğu bölgede...

NOMAD'i imha etmeyi hedefleyen Nirmata'nın; Alpha-O / Alphie (Madeleine Yuna Voyles) adlı, süper bir silahı geliştirdiği laboratuvarını tespit ettiklerini ve o yüzden de kendisinin yardımına gereksinim duyduklarını söyleyecekler...

Ancak...

NOMAD'in füze saldırısını, kendi gözleriyle gördüğü için; karısı ile karısının karnındaki çocuğunu kaybettiğine inanan Joshua, onları hiç tınmayacaktır bile...

***

Ta ki...

İki gün önce, gizlice çekilmiş bir filmdeki...

Eskisi kadar kanlı ve canlı olarak görünen karısı Maya'yı, kendisine izlettirinceye kadar...

***

Eğer...

Joshua, söz konusu laboratuvar ile Alpha-O'yu yok etmek üzere bölgeye gönderilecek; Albay Howell'ın komuta ve Yüzbaşı Cotton'ın liderliğindeki McBride (Marc Menchaca), Hardwick (Daniel Ray Rodriguez), Shipley (Robbie Tann), Daniels (Ian Verdun), Bradbury (Syd Skidmore) ile Lambert'tan (Rad Pereira) oluşan askeri ekibe kılavuzluk yapmayı kabul eder ve başarılı da olunursa...

General ile Albay'da kendisine; Maya'ya kavuşmasında, ellerinden geleni yapmak sözünü vermektedirler...

***

Elbette

Joshua, ayağına kadar gelen bu fırsatı kaçırmayacak ve ekiple birlikte...

Bölgeye giden uçağa atlayacaktır...

Dakika 23...

***

Aksiyon ve görsel temaşanın, hız kesmeden devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; özellikle de Joshua'nın ayarlarını alt üst eden ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 110 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Çok fazla klişe ve bilim kurgu yerine drama yoğunlaşılmış bir film. Beklentilerimi karşılamadı, kötü film.