Senaryosunu, Roald Dahl'ın "Matilda" (1988) isimli çizgi romanından uyarlayarak 2011 tarihli müzikali de Tim Minchin ile beraber yazmış olan Dennis Kelly'nin kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Matthew Warchus'un oturmakta olduğu "Roald Dahl's Matilda the Musical"; müzikal tarzda kurgulanmış, fantastik bir "dramedy (drama-komedi)" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra özellikle de Emma Thompson'a uygulanan saç ve "protez makyaj" uygulamalarının da dikkatlerden kaçmadığı; ebeveynlerin, herhangi bir tereddüt göstermeksizin çocuklarıyla bir arada izleyebilecekleri bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film, "Dünyayı değiştirmeye küçük bir deha yeter..." vurgusuyla "perde" der...
***
Çocukları dünyaya geldiğinde, kimi ebeveynler onları; bebeklerin diliyle, cinsiyetlerine göre:
"Annem, bir mucize olduğumu söylüyor... Yüzümden okunuyormuş... Babam, özel bir küçük adamsın diyor... Ben prensesim... Ben prensim... Anneme göre, göklerden gelen bir melekmişim... Babama göre, onun minik özel askeriymişim... Kimse, benim kadar cesur ya da güçlü değilmiş... Babam size söyledi mi? Birgün büyüdüğümde, asker olabilirmişim... Yumruğu patlatabilirmişim... Minicikmişim... Disko topu gibi parlakmışım..."
Şeklinde tanımlarken, karnı burnundaki Bayan Wormwood (Andrea Riseborough), "Doğum yapmak üzeresiniz" diyen doktoruna (Matt Henry); "Bebek mi? Bebeğim olmayacak... Nereden çıkardın? Bu şarlatanlığı dinleyemem... Sen kafayı mı yedin ayol?" biçiminde seslenebilmekte ve doğum kasılmaları başladığında da sözünü, "Lanet bir bebeğim olacak!" diyerek tamamlamaktadır...
Doğumevinde kendisine, bir kızının olduğu haberi verildiğinde; bir oğlu olmasını uman, Bay Harry Wormwood'ın (Stephen Graham) tepkisi de bambaşkadır...
Ki, Wormwood çifti bu durumu; "Neden kötü şeyler, hep iyi insanların başına gelir? Senin ve benim gibi... İyi, dürüst yurttaşların başına... Yanlış bir şey yapmadık ki... Bu felaket başımıza niye geldi? Bu korkunç..." olarak betimlemektedirler...
***
İşte bu genel bağlam çerçevesinde (Natalie Portman ve Millie Bobby Brown'ın çıkış yıllarını anımsatan bir görüntü sergileyen İrlandalı küçük yıldız Alisha Weir'in canlandırdığı) Matilda Wormwood; doğduğu günden bu yana, kendisini bir türlü kabullenmeyen annesinin "iğrenç solucanı" ve "zıpçıktı mikrobu" iken babasının da, "baş belasıdır..."
Yine annesine göre, bu türden çocuklar yasaklanmalı; babasına göre da, asla ağzını açıp konuşmamalıdır...
Zira kimse, onun gibi ukalaları sevmezmiş...
Hatta annesinin ifadesiyle, "Matilda'yı gören, çocuk yapmak da istemezmiş..."
O yüzden de babası, çok bilmiş bir kitap kurdu olmak yerine daha çok televizyon seyretmesi gerektiğini söylemektedir...
***
Elbette Bayan Phelps (Sindhu Vee) gibi; ödünç kitaplar verdiği Matilda'ya, hatırını da soran sevecen bir seyyar kütüphane işletmecisi de bulunmaktadır çevresinde...
***
Derken...
Bayan Jennifer Honey (Lashana Lynch) ve yanında getirdiği bir müfettiş (James Dryden); okul çağına gelmiş olan Matilda'yı, henüz okula göndermemiş olan Bay ve Bayan Wormwood'u evlerinde ziyaret eder...
Kızını okula göndermediği için kendisine ceza yazılan ve bu durum karşısında fazlasıyla öfkelenen Harry Wormwood hıncını; kendilerini ihbar ettiğini düşündüğü Matilda'yı, müdürlük görevini (vakti zamanında çekiç atma dalında olimpiyatlara katılmış olan Demir Lady kıvamındaki) (Oscarlık performansına hasta olduğumuz Emma Thompson'ın hayat verdiği) Agatha Trunchbull'un yaptığı Crunchem Hall adındaki okula kaydettirmiştir...
Kaydettirirken de, telefon açtığı Trunchbull'a; Matilda hakkında, "Ne denli huysuz, baş belası bir cüce cin (Goblin) olduğu" bilgisini vermiştir...
***
Ama pes ederek peşinen yenilgiyi kabul etmeye çok da niyeti bulunmayan ve "Sakin atın çiftesi pek olur" diyen Matilda'nın ilk karşı atağı da; saç toniğinin içine, maksimum miktarda ağartıcı içeren krem peroksit eklediği babası olur...
Böylelikle babasının saçları bir anda, yeşile dönüşecektir...
***
Ertesi sabah...
Çantasını sırtlayan Matilda, okuluna doğru yola koyuluverir...
Ancak vardığında; zincir dolanarak asma kilit geçirilmiş ana kapı, henüz açılmamıştır...
Çünkü en nihayetinde, başlayabiliyor olma heyecanına kapılmış olan Matilda; öğretmen Jennifer Honey'den yeni hikayeler öğreneceği hayaliyle, yaklaşık bir saat öncesinde gelmiştir okulun kapısına...
Neyse ki, mobil kütüphanesiyle Bayan Phelps çıkar gelir de; onun ikram edeceği limonataları yudumlarlarken Matilda, başrollerinde bir sirkte birlikte çalışan bir Kaçış Ustası (Carl Spencer) ile Akrobat'ın (Lauren Alexandra) bulunduğu hikayeyi anlatmaya başlar...
***
Çok geçmez...
Matilda, aynen kendisi gibi okulda ilk günü olan Amanda Thripp (Winter Jarrett-Glasspool) ile tanışarak; dünyanın diğer gerçekleriyle de yüzleşeceği okuluna adımını atar...
Dakika 20...
Yaşamakta olduğumuz bu soğuk kış günlerinde, içlerinizi sımsıcak yapacağında emin olduğumuz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; sıra dışı yetenekleri arasına büyü ve sihri de ekleyen Matilda'nın, kendisine meydan okuyan herkesle, dost ve arkadaşlarının da yardımıyla birer birer hesaplaşacağı 97 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,