Senaryosunu Bryan Edward Hill'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Andrew Baird'in oturmakta olduğu "Zone 414"; "neo-noir" tarzda kurgulanılmış, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, bünyesindeki androidler ile bir dedektif karakterinin mevcudiyeti nedeniyle...
Büyükçe bir haksızlık yapılmasına ilaveten bir de kıyaslanılmaya kalkışıldığı sinema klasiği "Blade Runner"a (1982) benzetilen...
Ama bizce, yeterince orijinal bir hikayesi olmasına karşın; 5 milyon dolar miktarındaki bütçesinin sağlayabildiği, olanaklara takılıp kalmış olan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Androidlerin mucidi Marlon Veidt (Travis Fimmel) ile kardeşi psikolog Joseph Veidt'e (Jonathan Aris) ait olan Veidt Corporation binasındaki...
Özel dedektif olarak çalışmakta olan emekli polis dedektifi David Carmichael (Guy Pearce)...
Kendisine gelen talep üzerine...
***
Herhangi bir tereddüt göstermek ve şüphe de duymaksızın...
Android olduğundan emin olduğu Jaden'ı (Antonia Campbell-Hughes) öldürüp, kafasındaki...
Beyin görevini gören işlemciyi de çıkartır çıkartmaz...
***
Artık...
Kendisini davet eden...
Ve elindeki bir fincan...
İkramlık sade kahveyle çıkıp gelen...
Joseph Veidt ile de görüşmeye hazırdır...
***
Kendisine yöneltilen sorulara verdiği...
Samimi yanıtlar sayesinde...
Bu aşamayı kolaylıkla geçen David...
Büyük patron Marlon Veidt ile görüşmeye de hak kazanmıştır...
***
Böyle olunca da...
Bir otomobil ile...
Önünde silahlı korumaların bulunduğu büyükçe bir şatoya götürülür...
***
Çok geçmez...
Kendisine...
"Merhaba David... Mütevazı imparatorluğuma hoş geldin..." diyerek seslenen Marlon'da nihayet...
Görünür bir hal alır...
***
Ve kendisine...
Verilecek görevin...
Üç hafta önce, birdenbire ortadan kaybolan...
Ama nerede olduğunu bildiğini de söylediği...
Kızı Melissa Veidt (Holly Demaine) olduğunu açıklar...
***
Biraz karmaşık görünen bu açıklama karşısında...
David'in şaşırdığını fark eden Marlon...
***
Kızının...
Varlıklı insanlara...
İnsansı androidler aracılığıyla...
Eşcinsel ilişki de dahil...
Arkadaşlık ve seks hizmetinin verildiği...
***
Ve hükümetin...
Bizzat kendisine tahsis ettiği...
Bölge 414 şehrinde bulunduğundan şüphe duymadığını...
***
O yüzden de...
Görev bitimi alacağı 2 milyon pound karşılığında...
Bölge 414'e gidip...
İlk iş olarak da...
Melissa'nın da çok sevdiği android Jane (Matilda Anna Ingrid Lutz) ile buluşmasını ister...
***
Ardından da...
Marlon'un verdiği özel kimlikle bölgeye giriş yapan David...
Kendisine tahsis edilmiş olan otel odasında yerleşip...
Pencereden şehri süzerken...
***
Jane'de...
Terapisti (Fionnula Flanagan) ile bir daha kendisiyle eşleşmek istemeyen müşterisi Bay Russel (Jóhannes Haukur Jóhannesson) hakkında sohbet etmektedir...
***
Zira...
Buluşmalarından ziyadesiyle memnun kalmış olan Bay Russel...
Bunun hatırasını mahvetmek istememektedir...
***
Ancak...
Jane'in asıl konuşmayı arzuladığı konu...
Tanımadığı bir erkekten...
Kendisine yönelik olarak gelen, korkutucu öldürme tehdididir...
***
Derken...
Evine geçen Jane...
Mutfaktan aldığı bir bıçakla...
Bileğini kesmek suretiyle intihar etmeye kalkışsa da başarısız olur...
***
Çünkü...
Her ne kadar...
İnsansı bir görünüme sahip olsa da...
Vücudu, kan damarları yerine kablolarla donatılmıştır...
Ve...
Açılan kesik de kendini...
Kolaylıkla onarabilmektedir...
***
Neyse...
Zaten sıra...
David'in Jane'i ziyaretine gelmiş...
Ve anında da David ondan...
Babasından nefret eden Melissa'nın da bölgede...
Aynen kendilerinden biriymişçesine...
Yani...
Sanki bir androidmişçesine davranmak suretiyle takılmakta olduğunu öğrenir öğrenmez...
***
Melissa hususunda...
Kendisine rehberlik etmesini talep ettiği Jane'e...
Bunun karşılığında...
Başının dertte olduğu bir konuda...
Yardımcı olabileceğini belirtir...
***
Ki...
David'in bu teklifi...
Öldürülme tehditleri alan Jane açısından son derece yerindedir ve harekete geçmesini sağlayacak niteliktedir...
Dakika 38...
***
Sıklıkla Jane'i öldürmekle tehdit eden ile David'in sadece cesedine ulaşabileceği Melissa'nın katilinin aynı kişi olduğunun anlaşılacağı, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,