Hesabım
    The Dissident
    Ortalama puan
    3,2
    4 Puanlama
    The Dissident hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.048 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Şubat 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Mark Monroe ile birlikte kaleme almasının yanı sıra yapımcılarından birisi de olan Academy Ödüllü Bryan Fogel'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Dissident"; ülkemizin ev sahipliği yaptığı bir cinayetin, derinlemesine bir bakış açısıyla ele alınarak didik dik edilerek tarihe not düşüldüğü...

    Sıra dışı bir belgesel olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 24 Ocak 2020 tarihindeki dünya prömiyeri Sundance Film Festivali'nde yapılırken; bırakın Netflix ve Amazon Prime Video gibi yaygın bir izleyici kitlesine sahip olan platformlarda yayınlanmayı...

    Suudi Arabistan Krallığı korkusu nedeniyle, yaklaşık sekiz ay boyunca...

    Dağıtımcılığını üstlenecek doğru dürüst bir firma da bulamayan ve nihayetinde de gümbürtüye giden, bu talihsiz filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Belgesel...

    13. yüzyıl şairlerinden Ali bin al Mugrab Al Uyuni'den yapılan aşağıdaki alıntı ile başlar...


    "Kalkın ve hazırlanın... Gidiyoruz... Sorun, artık kırılma noktasına geldi...

    Ailenize ve ülkenize sırtınızı dönmeyin... Çünkü özgür olan kendi onuruna zarar vermekten kaçınır..."


    ***

    - Montreal, Kanada -

    Hotel The Queen Elizabeth'deki odasından telefonuyla konuşmakta olan sürgündeki Suudi Arabistanlı muhalif Omar Abdulaziz Alzahrani karşısındakine...


    "Biliyorum, biliyorum... Sana bütün detayları vermiyorum... Bunca şeyi hazmetmesi zor olur diye bütün detayları vermiyorum... Ama şu an, gerçekten bir çok tehdit alıyorum..." demektedir...


    ***

    - 20 Ocak 2019, Cemal Kaşıkçı (Jamal Khashoggi) cinayetinden üç ay sonra -

    Telefondaki sözlerini...


    "Ama bak, sana bir video göndereceğim... Hemen sil... Video şeyle... Yaptığımız yasadışı bir şeyle ilgili... Makineyi şu anda geliştiriyoruz... Hayır, hayır... Sana bir şey söyleyeceğim... Bak, Allah bizi affedecek...

    Dini açıdan, insani açıdan... Yemin ederim, her şeyi düşünüyoruz...

    Fakat bu dava, şu an bir intikam davası..." diye de sürdüren...


    Blogger ve aktivist Omar Abdulaziz...

    Kendisiyle yüz yüze yapılan söyleşide de...


    "Cemal'in başına gelenlere başta inanmak istemedim..." der...


    ***

    Zira...

    TRTWorld haber kanalında duyurulduğuna göre...

    Ünlü Suudi gazeteci ve Washington Post köşe yazarı İstanbul'da, ülkesinin konsolosluğunu ziyaret ettikten sonra kayıplara karışmıştır...

    ***

    Yine aynı Omar Abdulaziz...


    "Evet, tehlikeli bir şey yaptığımızı biliyordum... Ancak bu yüzden, bu kadar can kaybedeceğimizi bilmiyordum..." demeyi de ihmal etmez...


    ***

    Yeniden TRTWorld haberlerine dönecek olursak...

    Edinilen istihbarati verilere göre...

    Suudi ve Türk yetkililer; Veliaht Prens Mohammed bin Salman'ın, Suudi Arabistan'daki politikalarını eleştirmesiyle bilinen Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında çelişkili bilgiler vermektedirler...

    ***

    Katar merkezli Aljazeera'ya gelince ise...

    Bir zamanlar Suudi Arabistan'ın, krala yakın ve elit insanlarının danışmanı ve dostu da olan Kaşıkçı; şimdi ABD'de gönüllü sürgün olarak yaşamakta ve hükümetinin politikalarını da, açık bir dille eleştirmektedir...

    Denilmek de...

    ***

    Ve...

    Böyle olunca da...

    Kayıp olduğu söylenilen Kaşıkçı'nın öldürülmüş olduğu...

    Neredeyse kaçınılmazmış gibi görünmektedir...

    ***

    Çünkü...

    Omar Abdulaziz'in belirttiği şekilde...

    Suudi Arabistan'da fikir sahibi olmak ve bunu açıkça ifade etmek ciddi bir suçtur...

    Üstelik de bu...

    Kraliyet ailesinin aleyhindeyse...

    Dakika 8...

    ***

    Farkındaysanız...

    "Spoiler" verip de, son derece büyük bir ustalıkla kurgulanılmış olan bu belgeseli henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için bu kez anlatımımızı kısa kestik...

    Ancak son noktayı koymadan...

    Özellikle de belirtmiş olalım ki...

    Bu belgesel sayesinde, Kaşıkçı cinayetine dair bugüne kadar duymadığınız pek çok ilginç hakikat ile de yüzleşeceksiniz...

    ***

    Uluslararası bir casusluk gerilimini de içeren siyasi bir dramın yol açtığı dehşet anlarının, bir aşk hikayesi ile de birleştiği belgeselin geri kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; olayın tanıkları ile muhataplarının verdikleri ayrıntılı malumatlar ışığında işlenildiği, 110 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top