Senaryosunu, James Villeneuve ile birlikte yazan Cody Calahan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Vicious Fun”, sıkılmadan izlenilen bir korku komedi olarak geliyor karşımıza...
Öyle ki; 80'li yıllar da popüler olan "slasher"lar kadar bol kanlı ve karakterlerinin elleri kesici / delici alet dolu olmasına karşın kasmaması nedeniyle,Calahan'ın, bilinçli bir şekilde filmi, korku kategorisi ile başı pek hoşnut olmayanların dahi ilgisini uyandıracak bir kurguyla çektiğini de söyleyebiliriz...
Gelin isterseniz filmin hikayesine biraz daha bakalım...
Minnesota, 1983...
Film, ava giderken avlanan seri katil Phil'in (Joe Bostick), elindeki küçük deftere isimlerini kaydettiği benzeri manyakları, (aynen 1996 - 2003 yılları arasında yayınlanan efsane TV dizisi "Buffy the Vampire Slayer"ın Buffy'si gibi) avlayarak ortadan kaldırmayı kendine iş edinmiş olan Carrie (Amber Goldfarb) tarafından bertaraf edildiği oldukça kanlı bir sahne ile başlar...
Diğer yandan, korku filmi yönetmeni Jack Portwood (Gord Rand) ile çalışmakta olduğu "Vicious Fanatics" dergisi adına mülakat yapmakta olan Joel (Evan Marsh) ile de tanışırız...
Ki kendisi aynı zamanda, platonik bir aşkla ilgi duyduğu Sarah (Alexa Rose Steele) ile aynı evi paylaşmaktadır...
Neyse...
Gecenin karanlığında, otomobili ile Sarah'ı eve bırakan emlakçı Bob'ın (Ari Millen) peşine takılan Joel, gittiği barda içkiyi biraz fazla kaçırınca kelleye dönerek önce kusar ardından da çıkış kapısının önüne yığılarak uykuya dalar...
Uyandığında yeniden bara giren Joel kendini, kendisini Phil zannederek işledikleri cinayetler ile yöntemlerini hiç çekinmeden birbirleriyle paylaşan eli kanlı psikopatlar toplululuğunun diğer üyeleri Zachary (David Koechner), Hideo (Sean Baek), Mike (Robert Maillet), Fritz (Julian Richings) ve bu cehennem zebanilerinin güvenlerini kazanarak aralarına gizlice sızmış olan Carrie'nin de hazır olduğu bir terapi seansında bulur...
Herkes teker teker döküldükten sonra sıra kendisine geldiğinde Joel, kafasında çok daha önceden tasarlayarak Jack Portwood'a da söz etmiş ama o an için beğendirememiş olduğunu zannettiği, sevgililerinden yeni ayrılmış mutsuz kızları öldüren taksi şoförü senaryosunun içinde, kendini taksi şoförü olarak konumlandırdığı masallardan söz eder...
Derken, kapı çalar...
Kapıdaki, gece beraberce sohbet ederek içki içtiği ve şimdi de tüm foyasını ortaya çıkartacak olan Bob'dır...
Evet, Joel enselenmiştir...
Ancak kendi aralarında anlaşmazlığa düşen manyaklardan Mike, kimseye sormadan grubun liderliğine soyunan Zachary'i ortadan kaldıracak ilk darbeyi vurunca, ortalık çok fena karışır...
Hele bir de Joel'in cebinde küçük bir ses kayıt cihazının bulunduğu da anlaşılınca, artık dokunmayın gitsin...
Zira biraz önce işledikleri bütün cinayetleri, bülbül gibi şakımışlardır...
Bu ortamda, tam postu deldirecekken Joel, birden kendini diğer dördünün karşısında Carrie'nin koruması altında bulmasın mı...
Dakika 41...
Geride, Joel ve Carrie ikilisinin, birbirinden tehlikeli dört caniye karşı verecekleri, 60 dakikalık bir ölüm kalım mücadelesi daha mevcut...
Görsel efektlerden plastik makyajlara kadar her şeyin dozajında ayarlandığını belirtebileceğimiz filmi, hoşça vakit geçirmek isteyen herkese önerebiliriz...
Keyifli seyirler,