“The Last Boy”, hikâyesini de yazan Perry Bhandal’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ikinci uzun metrajlı sinema filmi…
8 Ocak 2019 tarihinde vizyona giren filmin, kimin neden verdiğini bir türlü anlayamadığım 5.5/10 (6.192 oy) IMDB izleyici puanı dışında hâlihazırda Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
Lafa mutat olduğu üzere yine, “O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…” diyerek devam edecektik…
Ama maalesef “The Last Boy” isimli bu film de tam bir hayal kırıklığı olduğundan daha bir gün önce ”Time Trap” (2017) için yazdığımız yorumu bir iki ufak düzenlemeyle yeniden paylaşacağız…
Bunu yaparken de işe, ”Time Trap” (2017) yorumunda olduğu gibi filme ilişkin ilk tespitimiz ile başlayalım:
Karşımızdaki, kesinlikle televizyon kanallarının Pazar sabah kuşağında gösterime koydukları ucuz TV filmlerinden çok da fazlası değil…
Evet, filmin hikâyesi ilginç...
Ya da bazılarına öyle gelebilir…
Hatta önüne, arkasına, sağına, soluna Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’den sözler ilave edilmiş olduğu için konusundan derin felsefi anlamlar üretmeye çalışanlar da çıkabilir…
Ama günümüz koşullarında iyi bir film yapmak için sadece ilginç bir hikâyeye ve felsefi bir mesaja sahip olmak yetmiyor artık…
Mutlaka iyi bir casting, iyi bir teknik ve iyi bir kurgu ile de desteklenmesi gerekiyor bu yazınsal altyapı…
Peki, bu filmde durum nasıl?
İşe oyuncu kadrosu ile başlayacak olursak…
Film başlar başlamaz, aradan yüz yılda geçse de içlerinden hiçbirinin çok daha iyi bir filmde rol alamayacağı ikinci sınıf (emin olun sadece hakaret etmiş olmamak için doğrudan üçüncü sınıf demedik) bir oyuncu kadrosu ile karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz…
Gerek çocuk oyuncular ve gerekse de yetişkinler, ortaya bir şeyler çıkartmak için bayağı bir çaba sarf etmişler…
Fakat bu, vasatı aşmak için kesinlikle yeterli olamamış…
Teknik, maalesef o da zaten hak getire…
Hem de filmin neredeyse tamamına yakını otlak benzeri bir açık arazi ile birkaç metruk kapalı mekânda çekilmiş olmasına rağmen…
Eğer finaldeki (son derece yetersiz ve hatta gereksiz) efektler de olmasaydı film, sinema bölümü öğrencilerinin görsel efekt desteği olmadan 2 – 3 bin dolar gibi son derece sınırlı bir bütçeyle çektikleri fantastik bir dönem ödevinden daha da öteye gitmeyecekti…
Sonuç olarak, son derece sıradan bir oyunculuk ve zayıf teknik olanaklarla kurgulanan bu film için puanımız 2 önerimiz (aslında uyarımız) ise, “zaman kaybı” şeklinde olacak…
Zira düşük bütçesine rağmen "mutlaka izlenmeli" tarzındaki önerileri de hak eden çok daha iyi filmlerin var olduğunu hepimiz biliyoruz…