Hesabım
    Dilek
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Dilek

    Disney'den Ruhsuz Bir Kutlama

    Yazar: Özden Sevgi Diler

    Disney, 1937 yapımı “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” filminden itibaren, animasyon film denildiğinde belirli bir tarzın ve kalitenin simgesi oldu. Peri masallarını ve orijinal hikayelerini; çığır açan teknikler, büyüleyici görseller ve akılda kalıcı şarkılar ile birleştiren sayısız klasik film çıkardı. Son yıllarda ise daha çok animasyon klasiklerini canlı-aksiyon olarak uyarlamaya odaklanıyor ve animasyon alanında artık gişe başarısızlıkları ve yarattığı hayal kırıklıkları konuşuluyor.

    Ne yazık ki stüdyonun 100. yılında vizyona giren ve bu yüz yıllık geçmişe bir saygı duruşu olması amaçlanan “Dilek” de bu hayal kırıklıklarından biri olarak sıraya ekleniyor. Karşımızda, Disney’in asırlık mirasını onurlandırmak ile yenilikçi bir anlatı ve tarz oluşturmak arasındaki dengeyi kuramamış, ikisinde de tökezleyen bir film var. "Dilek" tamamıyla kötü bir film değil, küçük sinemaseverleri eğlendirebilecek bir hikâyeye ve görsellere sahip, ancak yüklendiği misyonu gerçekleştirmek konusunda oldukça başarısız ve sıradan bir film.

    Stüdyonun on yıl önceki büyük hiti "Karlar Ülkesi”ni de yöneten Chris Buck'ın, Fawn Veerasunthorn ile birlikte yönettiği “Dilek”, Büyücü Kral Magnifico tarafından yönetilen Rosas Krallığı'nda geçiyor. Magnifico, 18 yaşına gelen herkesin yüreğinin derinliklerinde yatan en saf dileğini alır ve güvende olması için saklar. Zaman zaman da büyük törenler düzenleyerek, bu dileklerden zararsız gördüklerinin gerçekleştirir. Tüm halk gibi, hikâyemizin kahramanı olan 17 yaşındaki Asha için de bu durum oldukça sıradandır. Ancak iş başvurusu için saraya görüşmeye gittiğinde, kralın gizli odasında havada asılı küreler halinde duran dilekleri görme şansını elde eder ve çok geçmeden Magnifico’nun göründüğü gibi iyi niyetli olmadığını anlar. Bu yeni bilgiyle ne yapacağını bilemezken gönlünden geçen dileğine göklerden kayıp gelen bir dilek yıldızı karşılık verir. Yıldızın büyüsü, evcil keçisi Valentino ve kralın mutfağında çalışan arkadaşlarının yardımıyla Asha, tüm dilekleri serbest bırakmak üzere harekete geçer...

    “Dilek” her şeyiyle bir Disney hikayesi, her şeyiyle çok tanıdık. Tanıdık olmanın da ötesinde, klasik filmlere referanslarla dolu: erken dönem Disney animasyonları gibi bir masal kitabının sayfalarının çevrilmesiyle başlıyor ve bitiyor. Asha’nın ormanda üzerlerine yıldız tozu serpilince canlanan hayvanlar ve bitkilerle şarkı söylediği sahne “Pamuk ve Prenses ve Yedi Cüceler”i anımsatıyor, arkadaşları yedi cücelerin adeta kopyası, hatta Magnifico’nun sonu da “Pamuk Prenses”ten tanıdık, öyle ki neredeyse bir köken hikayesi olarak ele alınabilir bu film. Asha’nın saçlarının rüzgarda uçuşması Pocahontas’ı, babasının öğüdü Mufasa'yı, büyüyüp küçülen meyveler Alice'i anımsatıyor. Ayrıca diğer bazı ünlü Disney karakterleri de filmin çeşitli yerlerinde karşımıza çıkıyor…

    Sanki film yaratılırken bir Disney olmazsa olmazları listesi yapılmış ve tek tek her maddenin filme eklendiğinden emin olunmuş ya da bir yapay zeka programından bir Disney animasyonu yaratması istenmiş. Ortaya çıkan sonuç, Disney’in daha önce defalarca harika sonuçlar elde ettiği formülünün her zaman işe yaramadığını ortaya koyuyor. Formülü uygulamaya fazla odaklanmak, daha incelikli ve özgün bir hikaye anlatma gayesinden vazgeçilmesine neden olmuş. Dileklerimizi gerçekleştiremesek bile onlara sahip olmamızın önemini vurgulayan mesajlar yeterince keşfedilmemiş. Yola orijinal bir hikaye anlatmak yerine Disney’e saygı duruşu ve nostalji hissi için çıkıldığını düşünürsek, hikayenin çok yenilikçi olmaması olması mazur görülebilir belki, ama klişe de olsa hikayenin bu kadar ruhsuz anlatılmasını bağışlayabileceğimiz hiçbir bahane yok. Bu yılın en başarılı animasyonlarından biri olan “Çizmeli Kedi: Son Dilek” de dilek yıldızı klişesini ele alıyordu ancak çarpıcı biçimde yenilikçi olmayı başarmıştı. “Dilek” ise baştan sona öngörülebilir bir hikayeye, hatırlanmaya değer yanları olmayan karakterlere ve şarkılara sahip.

    Filmin kötü adamı Magnifico uzun zamandır bir örneğini göremediğimiz klasik Disney kötülerinden biri; çarpık ve karmaşık niyetlerden ziyade yerine dolambaçsız bir şekilde kendini beğenmişlikten kaynaklanan bir kötülüğü var. Bir Disney referansı olarak mutlak kötü bir karakter gayet kabul edilebilir ve eğlenceli bir eskiye dönüş. Şarkıları ve müzikal sekanslarıyla da filmin en öne çıkan karakteri belki de Magnifico ama tembelce yazılan senaryodan o da nasibini almış. Sevimli keçi Valentino da dahil olmak üzere destekleyici kadronun tamamı sadece olay örgüsü aracı olarak hizmet ediyor. Ama hem Valentino'yu hem de film boyunca bir parça yün ile harikalar yaratan, Asha'nın kontrol etmekte zorlandığı yaramaz ama sempatik Yıldız'ı çocukların çok seveceğine eminim.

    Filmde arka planlar sulu boyayla ve elle çizilmiş gibi duran 2D animasyon ile yaratılırken, karakterlerde 3D animasyon kullanılmış. Disney’in geçmişini ve bugününü bağlayan bir tercih olarak ele alabileceğimiz bu hibrit stil, filmin görsel dünyasında bir kopukluk hissine neden oluyor. "Dilek" görsel açıdan tamamıyla zayıf değil fakat tıpkı hikayesi gibi, ilham verici olmaktan çok uzak. Belki de Disney 100. yıl filmi için tamamen eskiye, daha önce harikalar yarattığı 2D animasyona dönebilecek kadar cesur olup risk almalıydı...

    Stüdyonun animasyon mirasını, yıllardır hatırlanan hit şarkılardan ayrı düşünmek imkansız. Şarkılarının akılda kalıcı olmaması da “Dilek”i 100. yıla yakışmaz bir film haline getiriyor. Tabii, daha önceki filmlerden yola çıkarak şarkı sözlerinin mümkün olan en iyi şekilde çevrildiğine inansam da, orijinal versiyonları çok daha etkili olabilir. Orijinal seslendirme kadrosunda Asha’ya Oscar ödüllü Ariana DeBose, Magnifico’ya Chris Pine, Valentino’ya Alan Tudyk hayat verirken; Türkçede bu karakterleri sırasıyla Öykü Güven, Ufuk Bigay ve Batuhan Tatlı’nın seslendirdiğini de not düşelim.

    Sonuç olarak “Dilek” özgün, ilgi çekici bir hikaye anlatıp heyecan uyandıramadığı gibi, Disney’in mirasını onurlandırmayı da tam olarak başaramıyor. Çünkü eskiyi hatırlattığında uyandırdığı duygu kutlama coşkusu değil, artık yitip gitmiş olan bir 'Disney sihri'ne olan özlem ve onun bir daha yakalanamayacağı hissi. Bu bağlamda, kapanış jeneriğinde ikonik Disney karakterlerinin yer alması da oldukça talihsiz, çünkü stüdyonun zengin geçmişi ile “Dilek”in sıradanlığı arasındaki büyük farkı bir kez daha vurguluyor. 

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top