Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki: en yeniler yorumlar

Eh işte... Vurdu kırdı var bol bol. Arka planda gizliden gizliye dinine bağlı olan insanlar eleştirilmiş subliminal olarak. Hatta Dinin nasıl suistimal edileceğinden de bahsediyor bir yerde arka planda. Hanedanlıkta güç kavgaları için kadınlar yine bir şekilde birileri ile yatıyor. spoiler: Filmin bir yerinde başlangıçta itibaren adamın Mesih olduğu söyleniyor. Kahramanın annesi de halkın cahil olan kitlesine yavaş yavaş bu düşünceleri empoze edip halkı büyük bir savaş için ikna ediyor. Filmde ki kahraman gerçekten mucize mi yapıyor yoksa kandırıyor mu bilinmiyor. Fakat güç ve iktidar tutkusu için sevgilisinin göz yaşını kullandığı bir sahne var. Sırf rivayetlere uysun diye yaptığı bir durum bu.
Filmi sevmedim arka planda bütün inançlara karşı aslında. Yani inançların birer kurgu olduğundan söz ediyor. Bu sebeple film benden geçer not aldı sadece. O da emek verilmiş bu sebeple

Bu kadar saçma bi film bu puanı nasıl almış şaşırdım. Son teknolojilere sahip yaratıklar kılıçla dövüşsün. Riddic bile buna 10 basar

Kitaba uyuşmayan çok fazla detay vardı. Filmin sonu bile orantısız bir şekilde değiştirilmiş. Görsel şöleni yüksek, hikaye derinliği ortalama bir film.

Gelelim ikinci bölümüne bu sefer yine hüsrana uğradığım noktadan başlayacağım, filmin bitişini neden dizi gibi yapıyorsunuz. 3.bölümü izleyene kadar yine filmi unutacağım galiba.

Yine macera dolu serüveniyle ilerleyen film bu bölümde temposunu artırdı. Beklenmedik olaylar bölümü diyebileceğim filmde bu sefer sırlar ve olaylar ters köşe yaptırıyor. Elbetteki bu bildiğimiz romanlarda ve filmlerde sürükleyiciliği arttırdığını söyleyebilirim. Bana kalırsa bu bölüm ilk bölümden çok daha iyiydi. Filmin altında yatan felsefe ve dram çok iyi yansıtılmış. ilk filmin evrene sokan yapısından ziyade derinleşen hikayeyi ön plana çıkaran mükemmel bir filmdi. Aslında bence bu bölümde verilmek istenen mesaj insanların bir başarı veya kalkış için bir efsaneye bir lidere bir mesihe ihtiyaç duyması ya da dünyada kendi istek ve arzularını yaptırmak için belli bir topluluğa kendini onların lideri gösterme çabasıydı. insanların kayıtsız şartsız sorgulamadan belli bir amaç uğruna kendilerini canı pahasına teslim etmeleri çok garip gelsede aslında şu anki yaşadığımız topluma ve olaylara baktığımda bunun bizim yaşantımızda da olduğunu gördüm.

Fremenler, Dev Kum Solucanları, Muaddib ve Bene Gesserit gibi unsurları resmen yeni bir dünyadaki tarihi, geçmişi, kültürü olan şeyler gibi göstermesi çok etkileyici ve ancak kitaptan uyarlanan bir filmin barındırdıacağı unsurlardı.
Ali Erşan TAHTA

Senaryo takıntılı bir adam olup, her şeyi en detayına kadar hesaplayıp rasyonel bir zemine oturtma huyu olan birisi olarak neredeyse izlediğim her bilim-kurgu filmi zaten bu anlamda başımı ağrıtıyor. Yani görsel anlamda devasa projeler, başarılı oyunculuklar, kulağa hoş gelen fon müzikler ama senaryoda "Abi bunu nasıl düşünememişler? " dedirten mutlaka bir yer oluyor.

İlk olarak film bir önceki filme göre kesinlikle daha sürükleyici. Fon müziklerin devreye giriş zamanlamaları çok başarılı. Ben oyunculukları da çok beğendim ki bence Zendaya mevcut karakter için bence en ideal seçim olurmuş. Kaşları çatık genelde huysuz o tabiri caizse çingene kız tiplemesine müsait bir fiziksel görüntüsü var ve bence nokta atışı bir tercih olmuş. Keza anne rolünü oynayan kadının da rolünde çok iyi olduğunu, filmin genelinde başarılı bir oyunculuk performansı gördüğümü eklemem gerek.

Ancak....

Başta da belirttiğim gibi filmde çok fazla akla aykırı detay var. Piyade bir kitleden oluşan kara ordusunun son düzey teknolojiyi çoğu kez eforsuz yendiğini görüyorsunuz. Ellerinde havada uçan gemiyi iki hamlede delik deşik edecek teknoloji varsa neden karada çatışmayı tercih edersin?

Çöl solucanının hikayesini muhtemelen ilk filmde kaçırdım. Bu solucan sismik hareketlere göre o alana gidip hareketli cismi yutmuyor muydu? Bu arkadaşlar bunu nasıl oluyor da binek niyetine kullanıyor? Veyahut bu solucanlar nasıl bu kadar büyüyebiliyor?

Savaş sahneleri de bence biraz kısırdı. Arena sahnesi kısa ve yetersizdi. Sondaki kapışma sahnesi bile gereksiz klişe bir sonla bitti. Ana kahraman kaybetti sanırsın ve bir bakmışsın bir yerden kolu uzamış ve kötü adamı öldürmüş....

En garibi de obez kötü adamımızın, konumları belli olan Fremenlerin yuvasını bombalamayı asla akıl edemeyip, yeğeni bunu akıl edince dahiyane bulmasıydı. Yani çölde bu kadar becerikli bir kitle ile neden çölün ortasında yerden savaşırsın ki?

Genel olarak zaten bu mevcut teknoloji varken bu kadar piyade savaşı görmek sırıtıyor. Yani ya teknoloji bu kadar ilerlemesin ya da artık bıçakla kapışma olayını aşın kardeşim...

Ancak bu senaryo hatalarını kenara koyup, sadece görsel anlamda doymak ve sürükleyici bir 2.5 saat geçirmek için izlenebilir bir film. Bu senaryo hataları olmasa da net 4 - 4.5 yıldızı verirdim.

Senaryosunu da, Frank Herbert'ın aynı isimli romanının (1965) ikinci kısmını, "İkinci Bölüm" olarak uyarlayarak, Jon Spaihts ile birlikte kaleme alan, "Sicario" (2015), "Arrival" (2016) ve "Blade Runner 2049" (2017) gibi filmlerden de tanıdığımız Kanadalı sinemacı Denis Villeneuve'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Dune: Part Two"; destansı bir bilim kurgu draması olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 190 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı avantajın da yardımıyla...

Kullanılan görsel efekt ve yeşil perde teknolojileriyle, başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra; koordinatörlüklerini, Joseph Beddelem, Henry Kingi Jr., Lee Morrison, Lilla Nemeth, Domonkos Pardanyi, Vi-Dan Tran, Leonie Wilkinson ve Roger Yuan'nın üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen...

Ve...

Brüt 660.7 milyon dolarlık bir gişe hasılatı rakamına da ulaşılan, ilki için de kapsamlı bir yorumu yine bu mecrada paylaştığımız bu devam filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Film...


"Baharatı kontrol eden, her şeyi kontrol eder..."


Şeklindeki, ana temaya hakim unsurun hatırlatılması...

Ve...

Prenses Irulan'ın (Florence Pugh)...


"İmparatorluk günlüğü... Sene 10191, üçüncü yorum...

Arrakis savaşı, herkesi hazırlıksız yakaladı... Böylelikle de ortalıkta, hiçbir tanık bırakılmadı...

Harkonnen Operasyonu; ne bir uyarı ne de bir savaş ilanı olmadan, bir gecede başladı...


Sabah olduğunda, Atreidesler tamamen yok olmuş... Hepsi karanlıkta ölmüştü...

Ve İmpartor (Christopher Walken)...

Hiç bir şey söylemedi...


O geceden beri babam aynı değil... Ben de değilim...


Hareketsizliğini kabullenmek, benim için zordu... Çünkü Dük Leto Atreides'i (Oscar Isaac) kendi oğlu gibi sevdiğini biliyordum...

Ama benim babam, hep güçlü olandan yana olmaya meyletmiştir...

Ki Harkonnenlere, pis işlerini yaptırdığı ilk sefer de değildi bu...

Arrakis'in gölgelerinde birçok sır yatıyor... Ama en karanlık olanı, halen Atreides Hanesi'nin sonudur..."


Biçimindeki ilk filmin, kısa özetiyle başlarken...

***

Söz konusu Arrakis'in çöllerinde...

Savaşçıları arasında, Atreides Hanesi'nin sürgündeki yeni Dükü Paul Atreides (Timothée Chalamet) ile onun hamile annesi Leydi Jessica'nın da (Rebecca Ferguson) bulunduğu...

Stilgar (Javier Bardem) komutasındaki Fremen kabilesinin askerleri, Paul ile annesinin peşindeki...

Bir Harkonnen devriyesini...

İmha eder etmez...

Yeniden yola koyulunur...

***

Bu arada...

Kuzey Arrakis'in Başkenti, Arraken'deki...

Baron Vladimir Harkonnen'in (Stellan Skarsgård) yeğeni ve Harkonnen Hanesi'nin varisi de olan Feyd-Rautha'nın (Austin Butler) ağabeyi "Canavar" lakaplı Lord Rabban (Dave Bautista)...

Askerlerinin...

Fareler olarak nitelendirdikleri Fremenler tarafından, çöllerde öldürülüyor olması karşısında...

Öfkesinden adeta çıldırmış durumdadır...

***

Derken...

Stilgar ve askerlerinin himayesindeki Paul ile annesi Jessica, Tabr Sietch'e vardıklarında...

Fremenlerin bir kısmı, onların casus olduklarından şüphelenirken...

Stilgar ve onun, Chani (Zendaya) ile Shishakli (Souheila Yacoub) gibi yakınında olanlar...

Tersine...

Onların kendilerine, bolluk ve bereket getireceğine inanmaktadırlar...

***

Üstelik bununla da yetinmeyen Stilgar...

Jessica'dan, ölmekte olan yaşlı Rahibe Ramallo'nun (Giusi Merli) yerine...

Yeni Rahibe Anaları Bene Gesserit olmasını da istemektedir...

***

Ki...

İçinde bulundukları durum itibarıyla...

Jessica da...

Stilgar'ın bu talebini, geri çevirecek hal ve ahval de değildir zaten...

***

O yüzden de...

Kendisine verilen, mavi renkteki kutsal zehri içip...

Hayat da kalmayı başarırken...

Oğlu Paul'de...

Chani ve Shishakli gibi Fremenlerin tüm itirazlarına rağmen...

Beklenen Mesih rolünü oynamak mecburiyetinde kalacaktır...

***

Halbuki...

Paul'ün niyeti...

Sıradan bir asker olarak kendileriyle beraber savaşıp, Fremen yöntemlerini öğrenmektir sadece...

***

Hem de...

Geleceklerinin selameti...

Ve...

Haince öldürülen Dük Leto Atreides için almaya yemin ettikleri intikamları adına Jessica'da...

Paul'ün bizzat kendisini ve onun Mesih olduğuna inanmayanları...

Bu fikre ikna etmeyi, tam da kafasına koymuş olduğu bir esnada...

Dakika 36...

***

Büyük bir intikam serüvenine uzanan yolun aşamalarının, gözler önüne serileceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; türün meraklıları kadar tatmin olacaklarını umduğumuz, post-prodüksiyon harikası bir görsel temaşanın devam ettirildiği...

130 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,


Son bir not:

Dikkatli izleyicilerin gözlerinin, hemen fark etmiş olduklarını tahmin ediyoruz ki...

Yapımcıları açısından, artık neredeyse "altın yumurtlayan bir tavuğa" dönüşmüş olan "Dune" serisinin bitmediği...

Filmin finalindeki son sahneden hemencecik anlaşılıyor...


Elbette...

Bu da demek oluyor ki...

An itibarıyla...

Üçüncü devam filmi için gün sayma aşamasına geçmiş bulunuyoruz...

Bu film neden bu kadar büyütülmüş anlayamıyorum.
Öyle waoww dedirten bi görsel efekt yok. Görsel efekt olarak devasa bi solucan var o kadar. Bunu yüzüklerin efendisi ile nasıl karşılaştırmışlar alamadım. Bazılarının gazına gelip izledim. Ama ileriye sarmaya başladım artık. Gereksiz uzun konu çok kopuk. Savaş sahneleri bir iki patlama bir iki kişinin zıplayıp bir iki kişiyi bıçaklaması. Bu mu savaş sahnesi..

FİLMİN HERTARAFI KUSURLU
Uzun uzun çok uzun zamandır bu kadar boş bir film izlememiştim sinemada. Yani nereden başlasam bilemiyorum. Film baştan sona klişelerle dolu. Daha ilk sahnesinde sonunda ne olacağını tahmin ediyorsunuz. (Evet iyiler kazanır) Tamam kazansın da kardeşim bir zorluk, bir şaşırtma, bir problem çıkmaz mı hiç karşılarına? Ne izliyoruz 2,5 saat boyunca: Çöl bedevilerinin düşmanlarını kılıçla döve döve ilerleyişini. Bu ilerleyişte ne izleyicinin aklını kurcalayacak, onu acabalara itecek bir gelişme oluyor, ne de estetik, sinema çekim tekniklerinde bir çığır açacak veya göz dolduracak bir sahne oluyor. Patlama sahneleri dışında da bir şey yok zaten. Mantıksızlıklar diz boyu. Bu adamların ışın silahları yok mu? Niye kılıçla dövüşüyorlar? (kitapta öyle geçiyor demeyin kitabı yorumlayıp değiştirebilirsin zaten yapman lazım ki göze hitap etsin) Karşı taraf da o kadar salak ki 100 lerce yıldır bedevilerle savaşıyorlar ama baş edecek hiçbir şey geliştirememişler. Bedevilerin saniyeler içinde karşı tarafın devasa iş makinelerini patlatacak silahı olmasına rağmen kılıçla dövüşmeleri de ayrı bir salaklık. Sanki karadeniz oyun havası ekibi; çatal kaşık bıçakla gelişmiş uzaylı bir milleti öldürmenin sinema tarihinin neresine koyacağımı bilemiyorum. Keltoş genç yeğenin perdeye çıktığı o arena sahnesine ne demeli? Bu kadar gereksiz ve göz kanatıcı bir sahne görmedim. Arenaya çıkıyorlar ben de bir şey izleyeceğiz sandım. Aşırı basit bir dövüş sahnesi. Arka fondaki izleyici sıraları belediyenin bilgisayar kursunda yapılmış gibi buram buram bilgisayar efekti kokan siyah beyaz tonlar... Sebebi neydi ki diye soruyor insan. Sonra keltoş yiğeni ordunun başına geçince gidip bedevilerin yerleşim yerini patlatması… Amcası da çok dahiane diyor ya... Sinemada olmasam filmi kapatırdım o sahnede. Ulan sen bedevilerin yerleşim yerini patlatmayı akıl edemeyecek kadar salaksan tabi ki dahiane gelir. Mal herif! Madem bedevilerin yerini biliyordunuz neden baştan beri patlatmıyorsunuz? Bu kötü adamlar bu becerisizlikleri, salaklıkları ve yeteneksizlikleri ile nasıl başka gezegenleri sömürebiliyor anlamış değilim. Diğer iri keltoşa ise lafım yok??? Sinema tarihinin en yeteneksiz en karizmatiksiz kötü adamı. Adamın film boyunca yaptığı tek kötülük yardımcısının suratını patlatmak. Onun dışında sürekli Eyy Amerika diye fos fos bağırıp duruyor. Sonra dayak yiyip ayak öpüyor. İntikam almak hak getire, öbür sahnede bir de tek fiskede öldürülüyor. Ulan bu ne? Dart Vedır mezarında ters takla atmıştır. Bu kadar kabiliyetsiz kötü adam mı olur? Gelelim özel kolej mezunu tipli gencimizin kendini mehdi ilan ettiği sahneye. Baş karakterin özel koleji yeni bitirmiş genç havası filmin yetersiz senaryosuna bir de karizma noksanlığı katarak tuz biber ekiyor zaten. Ulan kıytırık bir iki cümle söyleyerek kendini önder seçmen bu kadar kolay mıydı... Bu kadar kolay olmak zorunda mıydı? Akp seçmeni bile bu kadar kolay yemez yaaaa. Yapmayın. Bari o sahnede son bir umut dedim şimdi bu kolej bebesini yere yıkıp tutuklayacaklar bir şey yapacaklar biz de diyeceğiz ki aah ah bak, genç yaşta başını yaktı açık lise mezunum ne olacak şimdi? Neredeeeee, Akp seçmeni gibi çocuğun peşine takılıp gidiyor koyunlar. İşin özü, filmin ne hikayesini sevdim, ne basit ve ahmakça dövüş sahnelerini, ne sonunu, ne baş karakterini, ne kötü adamlarını, her şeyiyle tam bir kabustu benim için. İlk film bile çok yetersiz olmasına rağmen bundan iyiydi. Tanrı üçüncüsünden korusun beni.

This is a Fucking Cinema!

Fırsat varken kesinlikle Beyazperde de izlenilmeli.

ileride Lotr/Potter dünyalarına aday olacağı aşikar.

A very big thanks to H A C K M A V E N S CREDIT SPECIALIST for the great job they are doing. I am still surprised how they were able to erase all the negative items on my credit and raise my score to 780 plus across all 3 credit bureaus in less than 8 days. You can reach out to them on EMAIL: H A C K M A V E N S 5 @ G M A I L. C O M or Call/Text/WhatsApp: [+ 1 (2 0 9) 4 1 7 – 1 9 5 7] for any kind of credit fix.

Hayatımda izlediğim en iyi devam filmi diyebilirim, kendi içine bu denli çeken farklı bir film hatırlamıyorum, evde Lisan al Gaib diye geziyorum.

Gerçekten çok sıkıldığımız berbat bir filmdi insanlar nasıl beğeniyor anlamıyorum. Öncelikle filmin renkleri inanılmaz boğuktu ve çok karanlıktı, sahneler tahmin edilebilirdi özellikle 1v1 savaşlarda kimin kazanacağını daha savaş başlamadan biliyorsuz. Çekim için aylarca uğraşılan sahneler toz topraktan görünmüyor.

İlk seriden daha güzel ve anlaşılır olmuş. Biraz kafa karıştırsada gittikçe sizi içine sürüklüyor. Muhteşem bir film. Belli bir yerden sonra olaylar hızlanmaya ve akmaya başlıyor film asıl o zaman başlıyor daha çok seri gelir.

Bu, 2 yılı aşkın süredir katılmaya çalıştığım ancak dolandırıcıların benden birkaç kez para aldığı yeni dünya düzeni Illuminati'ye nihayet nasıl katıldığıma dair tanıklığımdır. Uzun zamandır Illuminati'ye katılmayı araştırıyordum ama dolandırıcılar bu yılın başlarında Lord Felix Morgan ile internette buluştuğumda paramı almaya devam etti. Onunla temasa geçtim ve ona her şeyi anlattım ve o da kullanılan kaydı önerdi ve ben de paramı ödedim. başlamam için büyük bir üyeye ihtiyacım var ve Dünya Düzeni'ne inisiye oldum ve inisiyasyonum tamamlandıktan sonra toplam 1.000.000 ABD doları alıyorum. Çok mutluyum! Ve Lord Felix Morgan'ın iyi işlerini yayacağına söz ver. Bugün yeni dünya düzeni Illuminati'ye katılmakla ilgileniyorsanız, bugün Lord Felix Morgan ile iletişime geçin; bu, her zaman arzu ettiğiniz İlluminati üyeliğini kazanmak için en iyi şansınızdır. Lord Felix Morgan ile iletişime geçin E-posta: Illuminatiofficial565@gmail.com veya WhatsApp +2348055459757

Berbat bir film hiç bir bok anlamadık.sakın paranızı veripte rezil olmayın derim.filimdeki karekterler olsun ,görsel olsun çok kötüydü