Senaryosunu da, Frank Herbert'ın aynı isimli romanının (1965) ikinci kısmını, "İkinci Bölüm" olarak uyarlayarak, Jon Spaihts ile birlikte kaleme alan, "Sicario" (2015), "Arrival" (2016) ve "Blade Runner 2049" (2017) gibi filmlerden de tanıdığımız Kanadalı sinemacı Denis Villeneuve'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Dune: Part Two"; destansı bir bilim kurgu draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 190 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı avantajın da yardımıyla...
Kullanılan görsel efekt ve yeşil perde teknolojileriyle, başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra; koordinatörlüklerini, Joseph Beddelem, Henry Kingi Jr., Lee Morrison, Lilla Nemeth, Domonkos Pardanyi, Vi-Dan Tran, Leonie Wilkinson ve Roger Yuan'nın üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen...
Ve...
Brüt 660.7 milyon dolarlık bir gişe hasılatı rakamına da ulaşılan, ilki için de kapsamlı bir yorumu yine bu mecrada paylaştığımız bu devam filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
"Baharatı kontrol eden, her şeyi kontrol eder..."
Şeklindeki, ana temaya hakim unsurun hatırlatılması...
Ve...
Prenses Irulan'ın (Florence Pugh)...
"İmparatorluk günlüğü... Sene 10191, üçüncü yorum...
Arrakis savaşı, herkesi hazırlıksız yakaladı... Böylelikle de ortalıkta, hiçbir tanık bırakılmadı...
Harkonnen Operasyonu; ne bir uyarı ne de bir savaş ilanı olmadan, bir gecede başladı...
Sabah olduğunda, Atreidesler tamamen yok olmuş... Hepsi karanlıkta ölmüştü...
Ve İmpartor (Christopher Walken)...
Hiç bir şey söylemedi...
O geceden beri babam aynı değil... Ben de değilim...
Hareketsizliğini kabullenmek, benim için zordu... Çünkü Dük Leto Atreides'i (Oscar Isaac) kendi oğlu gibi sevdiğini biliyordum...
Ama benim babam, hep güçlü olandan yana olmaya meyletmiştir...
Ki Harkonnenlere, pis işlerini yaptırdığı ilk sefer de değildi bu...
Arrakis'in gölgelerinde birçok sır yatıyor... Ama en karanlık olanı, halen Atreides Hanesi'nin sonudur..."
Biçimindeki ilk filmin, kısa özetiyle başlarken...
***
Söz konusu Arrakis'in çöllerinde...
Savaşçıları arasında, Atreides Hanesi'nin sürgündeki yeni Dükü Paul Atreides (Timothée Chalamet) ile onun hamile annesi Leydi Jessica'nın da (Rebecca Ferguson) bulunduğu...
Stilgar (Javier Bardem) komutasındaki Fremen kabilesinin askerleri, Paul ile annesinin peşindeki...
Bir Harkonnen devriyesini...
İmha eder etmez...
Yeniden yola koyulunur...
***
Bu arada...
Kuzey Arrakis'in Başkenti, Arraken'deki...
Baron Vladimir Harkonnen'in (Stellan Skarsgård) yeğeni ve Harkonnen Hanesi'nin varisi de olan Feyd-Rautha'nın (Austin Butler) ağabeyi "Canavar" lakaplı Lord Rabban (Dave Bautista)...
Askerlerinin...
Fareler olarak nitelendirdikleri Fremenler tarafından, çöllerde öldürülüyor olması karşısında...
Öfkesinden adeta çıldırmış durumdadır...
***
Derken...
Stilgar ve askerlerinin himayesindeki Paul ile annesi Jessica, Tabr Sietch'e vardıklarında...
Fremenlerin bir kısmı, onların casus olduklarından şüphelenirken...
Stilgar ve onun, Chani (Zendaya) ile Shishakli (Souheila Yacoub) gibi yakınında olanlar...
Tersine...
Onların kendilerine, bolluk ve bereket getireceğine inanmaktadırlar...
***
Üstelik bununla da yetinmeyen Stilgar...
Jessica'dan, ölmekte olan yaşlı Rahibe Ramallo'nun (Giusi Merli) yerine...
Yeni Rahibe Anaları Bene Gesserit olmasını da istemektedir...
***
Ki...
İçinde bulundukları durum itibarıyla...
Jessica da...
Stilgar'ın bu talebini, geri çevirecek hal ve ahval de değildir zaten...
***
O yüzden de...
Kendisine verilen, mavi renkteki kutsal zehri içip...
Hayat da kalmayı başarırken...
Oğlu Paul'de...
Chani ve Shishakli gibi Fremenlerin tüm itirazlarına rağmen...
Beklenen Mesih rolünü oynamak mecburiyetinde kalacaktır...
***
Halbuki...
Paul'ün niyeti...
Sıradan bir asker olarak kendileriyle beraber savaşıp, Fremen yöntemlerini öğrenmektir sadece...
***
Hem de...
Geleceklerinin selameti...
Ve...
Haince öldürülen Dük Leto Atreides için almaya yemin ettikleri intikamları adına Jessica'da...
Paul'ün bizzat kendisini ve onun Mesih olduğuna inanmayanları...
Bu fikre ikna etmeyi, tam da kafasına koymuş olduğu bir esnada...
Dakika 36...
***
Büyük bir intikam serüvenine uzanan yolun aşamalarının, gözler önüne serileceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; türün meraklıları kadar tatmin olacaklarını umduğumuz, post-prodüksiyon harikası bir görsel temaşanın devam ettirildiği...
130 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Dikkatli izleyicilerin gözlerinin, hemen fark etmiş olduklarını tahmin ediyoruz ki...
Yapımcıları açısından, artık neredeyse "altın yumurtlayan bir tavuğa" dönüşmüş olan "Dune" serisinin bitmediği...
Filmin finalindeki son sahneden hemencecik anlaşılıyor...
Elbette...
Bu da demek oluyor ki...
An itibarıyla...
Üçüncü devam filmi için gün sayma aşamasına geçmiş bulunuyoruz...