Hesabım
    Kumarbaz
    Ortalama puan
    3,0
    3 Puanlama
    Kumarbaz hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da kaleme alan, usta sinemacı Paul Schrader'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Card Counter"; gizemini sonuna kadar koruyan, bir drama olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 2 Eylül 2021 tarihindeki dünya prömiyeri...

    78. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapılırken; yapımcılarının arasında, Martin Scorcese'nin de yer aldığı bu Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Film...

    Sıra dışı bir performans sergileyen Oscar Isaac'in canlandırdığı baş rol karakteri William Tell'in...

    "Kendimi hiçbir zaman, hapsedilmiş bir hayata ait hissetmedim... Çocukken, kapalı yerlerden hep ürktüm... Asansörlerden korktum... Yeterince büyüdüğümde de, sadece arabaya binip, camları da açıp; gözlerimin götürdüğü yerlere, hep sürmek...

    Hep sürmek istedim...

    Amerikalı bir çocuktum ben... Hapsedilmiş olma hissi, beni bitiriyordu resmen...


    Hiç ummadığım, ama 10 yıl cezaya çarptırıldığımda da; şaşırtıcı bir şekilde, oraya uyum sağlamıştım...


    Zira...

    Rutini sevdim... Rejimi sevdim...

    Her gün, aynı saatteki aynı aktiviteler...

    Aynı diş fırçası, aynı kıyafetler, aynı tuvalet... Aynı bayat ter, bayat duman kokusu, bayat vücutlar... Bayat yemek, bayat osurmalar...

    Hep aynı diyaloglar... Değişmeyen suratlar...

    Başka seçeneğin de yoktu zaten...


    Kitap okumayı sevdiğimi de fark ettim... Daha önce hiç kitap okumamıştım... Tamamen yani...

    Kendimi, hayal edeceğimin bile ötesinde; bir hayatın içinde buldum...


    Hapiste, kart saymayı öğrendim...

    BlackJack'i, diğer oyunlardan ayıran tek şey; birbirine bağlı olaylara dayalı olmasıdır...


    Kasa daima % 1.5 avantajlıdır...

    Eğer bir oyuncu, dağıtıcıdaki kartların doğasını biliyorsa; Kasa'nın avantajını, kendine çevirebilir...

    Bunu yapabilmenin tek yolu da, oynanan her bir kartı sektirmeden takip etmesidir...


    Sayma işlemi, yüksek ve düşük sistemine bağlıdır...


    Yüksek kartlar...

    10'lu, (J) Vale, (Q) Kupa Kızı ve (K) Papaz... -1 değere sahiptirler...

    Masada biterlerse eğer, oyuncunun avantajı azalır...


    Düşük kartlar...

    2,3,4,5 ve 6... +1 değere sahiptirler...

    7,8 ve 9'un değeri yoktur...


    Oyuncu, her kartı takip eder ve akan toplamı hesaplar...

    Akan toplam, destelere bölünür... Sonra da oyuncu, gerçek sayıma ulaşır...


    Örneğin, akan toplam +9 ise; kalan yarım deste, dört buçuk... Dokuzu da, dört buçuğa böldüğünde; gerçek sayı iki olur...

    Gerçek sayı arttıkça, oyuncunun avantajı da artar...

    Ana fikir, avantajın azsa küçük artırmaktır... Fazlaysa da, ne zaman istersen..."


    Biçimindeki, genel tanıtım girişiyle başlar...

    ***

    Takıldığı kumarhanenin dikkatini çekmemek amacıyla...

    Günlük...

    750 Dolar gibi, küçük kazançlar ile yetinmeyi bilen ve aracının bagajındaki iki çanta dolusu eşyasıyla dolaşan William...

    Geceliği...

    50-60 Dolar tutarındaki, mütevazı otellerde...

    Günübirlik konaklamayı tercih etmekte...

    ***

    Otel odasına girdiğinde de...

    Duvarlardaki tabloları...

    Asılı oldukları yerlerden çıkartıp, bir köşeye koyarken...

    Yatağın yanındaki, dolabın üzerinde duran saat ile telefonun fişlerini de çekip...

    Göz önünden kaldırmakta...

    ***

    Sonra da...

    Çantasından çıkardığı beyaz çarşaflar ile...

    Odadaki tüm eşyaları, sarıp sarmalamaktadır...

    ***

    Ertesi gün...

    Kansas City'deki kumarhanelerden birine geçen William...

    Kendisine, kene gibi yapışacak olan...

    Eski tanıdıklarından, Kaypak Joe (Bobby C. King) ile karşılaşır...

    ***

    Ve onunla beraber...

    Oturup oynayarak para kazanabilecekleri, müsait bir masa bulmak umuduyla...

    Birkaç kumarhanede daha dolaşırlar...

    ***

    Bu arada...

    Joe ile yaptığı sohbet esnasında, William'ın sonraki durağının...

    Küresel Güvenlik Konferans'ının yapılacak olduğu Atlantic City olduğunu öğreniriz...

    ***

    Derken...

    Öylesine oturup, oyun oynanan diğer masalara bakınmakta olan Joe ile William'ın masasına...

    William'ın, dördüncü kez karşılaşacağı...

    La Linda (Tiffany Haddish), çıkıp gelerek otururken...

    Beklemekten sıkılmış olan Joe, zar atmak için kalktığında...

    Onları da, baş başa bırakmış olacaktır...

    ***

    Ki...

    Joe'nun bu davranışı...

    William'a, kendisine katılıp...

    Bulacağı para babası sponsorlar sayesinde...

    Büyük oynayarak, büyük kazanmasını önerecek olan La Linda'ya...

    Önemli bir fırsat da yaratırken...

    ***

    Göze batmamayı yeğlemeye devam eden William'a...

    La Linda, "O zaman ne diye oynuyorsun?" diye sorduğunda da...

    Filme damgasını vuran...

    "Zaman geçirtiyor..." veciz sözcüğünü ettirtecek...

    ***

    Ardından da...


    "Oyuncu, Kasa'ya karşı oynamaz... Öteki rakiplerine karşı oynar... Kasa da sadece payını alırken...

    Şu iki şey de gereklidir...

    Matematiksel oranlar bilgisi ve rakiplerini tanıyor olman...


    En önemli husus da beklemektir...

    Saatler geçer... Günler geçer...

    El değişir durur... Her el, bir önceki el gibidir..."


    Şeklinde betimleyeceği ve günün kazananı olacağı poker masasına geçerlerken....

    ***

    Akşam olup da...

    Otel odasına çekildiğinde...

    Elindeki, içi viski dolu su bardağı ile William...

    La Linda'nın teklifini...


    "Finansal destek almayı kabul eden kumarbazın, sırtında yük oluşur... Artık borç içinde yüzersin... Ve bu yük, büyüdükçe büyür...

    Ayrıca insanda, ahlaki bir yük de oluşur...

    Ki...

    Bu yük, geçmişte yaşadıklarından kaynaklanır...

    Öyle bir yük ki, asla üzerinden atamazsın..."


    Türündeki bir iç muhasebesi ile değerlendirir...

    ***

    Çok geçmez William...

    Küresel Güvenlik Konferansı'nın yapıldığı, Atlantic City'deki bir kumarhanededir...

    Ve...

    Günlük kumar hasılatını, tahsil eder etmez de...

    Emekli Binbaşı John Gordo'nun (Willem Dafoe), "Sorgulama ve Doğruluk Konusundaki Son Gelişmeler" konulu bir konuşma yaparak...

    Yalan makinalarının yerini almak üzere; yeni geliştirdikleri ve STABL adını verdikleri, teknolojik bir cihazı tanıtacağı...

    Konferansın düzenlendiği salona yönelmiştir...

    ***

    Fakat...

    Sunumun sonunu beklemeden kalktığında da...

    Kendisini dikkatle izleyen ve Gordo'yu kastederek...

    "Onu hatırladın mı?" diye soran bir delikanlı (Tye Sheridan), cebinden çıkarttığı...

    Telefon numarasının yazılı olduğu kağıdı...

    "Bu otelde kalıyorum..." diyerek William'a uzatır...

    ***

    O gece uykusunda William...

    Abu Ghraib'deki (Irak) askeri bir hapishanede yapılmakta olan...

    İşkence ve insanlık dışı kötü muamelelerin yer aldığı, sahneler toplamına dair bir rüya görecek...

    ***

    Böyle olunca da...

    Sonraki akşam...

    (C ile yazılıp K olarak okunan) Cirk Baufort adındaki delikanlının kaldığı otelin barına gidip oturarak...

    Kendine bir duble Johnny Walker söyler söylemez...

    Telefonuyla aradığı, delikanlıyı da aşağıya davet edecektir...

    ***

    Gelir gelmez...

    Kendisine yeniden...

    Binbaşı John Gordo'yu, hatırlayıp hatırlamadığını soracak olan Cirk...

    Bir de kendisine...

    Uzman asker William Tillich olarak hitap edecektir...

    ***

    Ki...

    Vakti zamanında...

    William'ın da yakından tanıdığı...

    Cirk'ün babası Roger Baufort'ta (Britton Webb); Binbaşı Gordo tarafından, gelişmiş sorgulama taktikleri hususunda eğitilmiş bir özel kuvvetler askeridir...

    Aynen...

    Bu yüzden 10 yıl hapis yatmış olan William gibi...

    ***

    Üstelik de...

    Abu Ghraib'deki insanlık suçlarının asıl sorumlusu...

    Gönül rahatlığıyla, tüm Amerika'yı fellik fellik dolanarak teknik sunumlar yapabilen...

    Binbaşı Gordo iken...

    ***

    Suçlanarak hapse yollanınca, kafayı yemiş ve dört sene önce de...

    İntihar ederek yaşamına son vermiş olan babası Roger ile onun dayaklarından bıkarak evi terk eden annesi Judy Baufort (Amye Gousset) ve elbette aynı dayaklara maruz kalarak hayatı kararan bizzat kendisinin...

    İntikamının peşindeki Cirk...

    Babasıyla birlikte çekilmiş fotoğraflarından tanıdığı William'a...

    O konferansta, kendisini gördüğü an içinden...

    "İşte, yapmak istediğim şeyin; bir parçası olmak isteyecek adam..."

    Düşüncesinin, geçtiğini belirtir...

    ***

    Yetmez...

    Daha da ileri gitmek suretiyle...

    "Seni mahvettiler dostum... Yakala onu, işkence et ve öldür..." de der...

    ***

    Ancak...

    William'ın, Cirk'e hitaben yanıtı...

    "Bu işin peşini bırak..." olur...

    ***

    Böylece oteline dönen ama vicdanen içi, bir türlü de rahat etmeyen William...

    Telefonuna sarılarak aradığı ve beraberinde götürmekte de zorlanmayacağı Cirk'e...

    "Benimle gelmek ister misin? Ben bir kart oyuncusuyum...

    Şehirden şehre, kumarhaneden kumarhaneye, kart odasından kart odasına gezerim...

    Genelde yalnız takılırım... Ama seni de yanıma alabilirim... Masraflar benden..." demeyi de ihmal etmez...

    Dakika 31...

    ***

    La Linda'nın organize edeceği, yüksek montanlı kumar ve William ile Cirk'ün dinmek bilmeyen intikam duygularının şekillendireceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; finaline kadar, merak içinde izlemeyi sürdürecekleri...

    80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top