Northman: Eggers’ten İhtişamlı ama Eksik Bir İntikam Hikayesi
Yazar: Onur KırşavoğluKorku türüne yaratıcı bir bakış getiren The Witch ve erkeklerin iktidar meselesi üzerine bir şaheser olan The Lighthouse gibi iki önemli filme imza atan, vizyoner yönetmen Robert Eggers’in yeni filmi Northman (Kuzeyli), sinemalardaki yerini aldı. İskandinav mitinden yola çıkan ve zamanında Shakespeare’in Hamlet’iyle akrabalık bağı olan hikaye, bu kez Eggers yönetimindeki Alexander Skarsgard, Nicole Kidman, Anya Taylor Joy, Claes Bang, Ethan Hawke, Björk ve Willem Dafoe gibi yıldız oyuncularla birlikte temsil ediliyor. Yönetmenin sinemasına hakim olan izleyicilerle, epik filmleri seven genel izleyicileri buluşturabilecek bir yapıya sahip olan Northman’de, babası, amcası tarafından gözlerinin önünde öldürülen Amleth adlı karaktere ve onun intikam yolculuğuna şahit oluyoruz.
Eggers’in filmini, birçok film özelinde yaptığımız gibi biçim-içerik bakımından keskin bir şekilde ikiye ayırabiliriz. Biçimsel anlamda, bir Eggers - Blaschke ortaklığı daha karşımızda ve yine kusursuz. Blaschke, üç Eggers filmiyle yeni dönemin en önemli görüntü yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlamış vaziyette. Onun muhteşem kadrajlarına ve işçiliğine, Eggers’in de güçlü sahneleri ve özverili detayları eklenince görsel bir şölen izleyiciyi bekliyor. Hatta, yıllar sonra benzer listelere girebilecek kadar etkileyici bazı sahnelerin kotarıldığını da söylemek mümkün. Hal böyle olunca da arthouse izleyici kadar, sinemada epik/fantastik ve hatta savaş filmlerini sevenlerin de Northman’i beğeneceğini, fısıltı gazetesiyle birbirlerine önereceğini düşünmek yanlış olmaz. Zaten, filmin her şeyden önce bir aksiyon filmi olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır. Film, bir Eggers filmi gibi değil ama keyif veren bir yanı var. Ancak, biçim ne kadar iyiyse, içeriğin de o kadar zayıf olduğunu söylemek mümkün. Tabii bu tarz filmlerde içeriği çok önemsemeyenler için pek sorun olmayacaktır.
İçerik meselesine gelecek olursak; Eggers’in önceki iki filmine göre, yakın bir derinlikten söz etmek bile mümkün değil. Son filmi The Lightouse’taki güç, iktidar, erkeklik, cinsel gerilim ve mitolojinin tekinsiz kullanımını bu filmde bulmak mümkün değil. Buradaki güç gösterisi ve erkeklik üzerinden ilerleyen hikaye, He-Man benzeri bir “kahraman”la birleşiyor ve daha çok epik bir güç gösterisine dönüşüyor. Amleth karakteri, intikamdan başka bir şey düşünmeyen, taşıdığı nefret yüzünden iri cüssesine rağmen kamburu çıkmış ve hedefi net olan bir savaşçı. Her mitte olduğu gibi, burada da aşk ve ihtiras kararlarını etkiliyor. Yani tipik bir aksiyon karakteri de diyebiliriz. Manevraların hemen hepsi de tahmin edilebilir noktada duruyor. Yaklaşık 100 milyon dolara çekilen filmde Eggers, kendi sinemasıyla, gösterişli bir aksiyon filmi arasında sıkışıp kalmış ve keskin bir şekilde ikisi de olamamış.
Tüm bunlara rağmen filme kötü demek ya da vasat bulmak güç, zira olumsuz yanlarına rağmen keyif almamak da bir o kadar zor. Sonuçta iyi çekilmiş ve temposu iyi ayarlanmış bir film var önümüzde. Eggers, her ne kadar stüdyo müdahalelerinden yakınsa ve aksiyona kayan bir sonuç ortaya çıkarsa da yazının başında bahsettiğim sahnelerde tüm yeteneğini sergilemeyi başarmış. Filmin, hiç sarkmayan ve ağdalı olmayan bir anlatımı var, bu açıdan da filme kendini en uzak hisseden izleyici bile belli bir keyifle salondan ayrılacaktır. Bu noktada oyuncuların performanslarının ya da role uygun olmalarının da etkisi büyük. Anya Taylor Joy, kısa süresine rağmen Björk ve Claes Bang çok iyi performanslar segilemişler. Alexander Skarsgard ise rolüne tam oturmuş. Kötü oynama şansı bile kalmayacak derece bir Amleth olmuş. Bu özelliklerin neticesinde, Eggers sinemasını değil de türü sevenleri fazlasıyla memnun edecek bir yapım var ortada.
Son tahlilde, Northman’in Robert Eggers’in en erişilebilir filmi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hem sinemasını seven insanların, biraz hayal kırıklığına uğrayacak olsalar bile bağırlarına basabilecekleri, hem de genel izleyicinin ihtişamın etkisiyle kendinden geçebileceği bir film var önümüzde. Film, muhtemeldir ki The Green Knight'la karşılaştırılacak. The Northman duygusal bir düzlemden ilerliyor ve biraz daha Hollywood’a yakın. Bu filmde, karakterin hırsı ve ahlaki açıdan yaşadığı ikilemler daha genel bir çerçeveden veriliyor. Eggers, erkek kırılganlığı ve iktidar hırsı üzerine daha içgüdüsel yaklaşıyor. Bu noktada ise yine içerik anlamındaki sorunlarla yüzleşiyor ama yönetmenin vizyonu ve gittiği yol için umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Eggers, sinema dilini emin adımlarla geleceğe taşıyor.