Hesabım
    Bilmemek
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Bilmemek

    Her şeyi bilmek zorunda mıyız?

    Yazar: Hande Kara

    Yazı film ile ilgili sürpriz bozan içerir!

    Geçtiğimiz yıl Antalya Film Festivali’nin yarışma seçkisinde izlediğimiz ve benim şahsi favorim olan Bilmemek filmi, bu kez İstanbul Film Festivali’nin yarışma seçkisinde. Hakkında hiçbir şey okumadan izlemeye başladığım Bilmemek, benim için o kadar güzel bir sürpriz olmuştu ki;  filmden çıkar çıkmaz röportaj için bağlantıya geçmiştik. Leyla Yılmaz imzalı LGBTİQ'nun Q'suna (questioning, yani kararsız ya da tercihini belirtmek istemeyen bireyler için kullanan kısaltma) odaklanan Bilmemek (filmin uluslararası arenadaki ismi "Not Knowing" keşke "Questioning" olsaymış), tam bir bilgi kirliliği yaşadığımız çağda, herkesin her şeyi bilme isteği üzerine yaşanan kaosu, kendini keşfetme çağında olan bir ergen ve onun ilişkileri kopuk ebeveynleri üzerinden anlatan bir hikayeye sahip.

    Umut, şehirli ve modern (öyle görünen) ebeveynlere sahip olan, lise çağında bir genç. Yaşının verdiği ergenlik sorunları ile boğuşurken, ailesi de ona çok yardımcı olamıyor. Çünkü herkesin başka bir derdi var. Anne doktor, bütün gün gelen giden hastanın haddi hesabı yok. Baba mühendis. İş yerinde beklediği terfiyi alıyor almasına da, diğer taraftan arkadaşları işten çıkarılırken sessiz kalmak zorunda kalıyor. İş yerinde sesler kısılırken, evde yükseliyor, sinir hali hep eve kalıyor. Umut su topu takımında oynayan, geleceği parlak bir öğrenci. Hayallerinde burs alıp, Amerika’da okumak var. Aslında bu hayal Umut’un mu, yoksa ailenin mi çok da kestirmesi kolay değil. Tüm bunlar yaşanırken, Umut’un takım arkadaşları Umut hakkında bir dedikodu çıkarıyor. Umut’un eşcinsel olduğu hakkında dedikodular dolaşıyor etrafta. Neden? Çünkü Umut'un kız arkadaşı yok, neden çünkü Umut vaktini hep kankası ile geçiriyor, neden çünkü Umut dayak yiyen bir çocuğa yardım etti. Mailler atılıyor, fotoğraflar paylaşılıyor. Tüm takım Umut’u dışlıyor, hatta sonunda çocukluk arkadaşı bile Umut'u sorgulamaya başlıyor. Oysa Umut henüz kendisinin bile farkında varmadığı bir arayış içinde olabilir, eşcinsel olduğunu itiraf etmeye hazır olmayabilir ya da eşcinsel olmayabilir.

    Çünkü tüm film boyunca bu sorunun cevabını bulamıyoruz. Film bize bu soruyu sorma hakkını vermiyor, diyor ki; herkesin kendi hayatı, sorgulamayı bırakın, insanları yargılamayın. Sadece Umut hakkında değil, anne Selma ve baba Selim hakkında da kesin yargılara varamıyoruz. Aldatıyorlar mı birbirlerini örneğin; bilmiyoruz. Çünkü hikaye bize bunu da vermiyor. Ve bir süre sonra bu gerçeği kabullenerek izlemeye devam ediyoruz. Tamam kabul, bu soruların cevabını öğrenemeyeceğiz. Kendimizle başbaşayız. Sonunda iş, takımın koçu ile Umut arasında bir dedikoduya kadar varınca; Umut'u kaybediyoruz. O dakikadan itibaren Umut geri dönecek mi, bulunacak mı diye beklerken final bize, elbette bu soruyu da cevaplamayacağını tokat gibi bir sahne ile vuruyor yüzümüze.

    Hem seçtiği hassas konu sebebiyle takdire şayan, hem de temasını sonuna kadar savunan bir film Bilmemek. Linç kültürü ve zorbalığın, ötekileştirmenin vardığı boyutları anlatırken, bütün bunların belki de bir hiç yüzünden yaşanmış olma ihtimali içimizi kemiriyor. Hoş, bir hiç olmasa da ne olur, kime ne?

    Sona doğru gelen medya eleştirisiyle de ben burdayım diyen filmin başrollerindeki Emir Özden, Senan Kara ve Yurdaer Okur, karakterleri için biçilmiş kaftan. Bugün bir kez daha izlediğim, Leyla Yılmaz’ın ikinci uzun metrajı olan Bilmemek hakkında aslında yazabileceğim daha çok şey var. Tüm oyuncu kadrosu ve yönetmeniyle de röportaj yapma şansım olduğu için, onlardan da bilmediklerimi öğrendim. Bir şey hariç, aslında o soruyu sormadım da. Bilmek istemedim. Çünkü bazen bilmemek en güzeliydi, bir umuttu yaşatan insanı.. 

    Hande Kara

    Röportaja şuradan ulaşabilirsiniz..

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top