Senaryosunu da, Paul G. Tremblay'in (New Yok Merkezli, Horror Writers Association - Korku Yazarları Derneği'nin 2019 yılındaki "Bram Stoker Roman Ödülü'nü" de kazanmış olan) "The Cabin at the End of the World" (2018) isimli romanından uyarlayarak Steve Desmond ve Michael Sherman ile birlikte yazan M. Night Shyamalan'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Knock at the Cabin"; "kıyamet / mahşer" hikayesinin anlatıldığı, psikolojik bir korku - gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 20 milyon dolarlık bir bütçeyle, yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra; özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerinde koordinatörlüğünü Manny Siverio'nun üstlendiği, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen ve brüt 48.6 milyon dolarlık hasılat rakamıyla da gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Yakaladığı çekirgeleri, bir kavanoza hapseden yedi yaşındaki (henüz ilk uzun metrajlı "debut" sinema filminde oynuyor olmasına rağmen mükemmel bir performans sergileyen Kristen Cui'nin canlandırdığı) Wenling "Wen"; okuldaki arkadaşı Kerolien'in adını verdiği son yakaladığı çekirgeye seslenerek, "Sorun yok... Sakinleş... Sana zarar vermeyeceğim... Sadece senin hakkında birkaç şey öğrenmek istiyorum... Bunun mahzuru var mı?" diye de sormaktadır...
Bir de bu sözlerine Wen, gerçekte iyi birisi olsa ve inkara yeltense de; arkadaşı Kerolien'in sınıfta bazen gaz çıkarttığı bilgisini de ekleyerek, çekirge Kerolien'den bunu yapmamasını istemektedir...
Yoksa kavanoz kötü kokacak ve koktuğu için de, kavanozdaki diğer çekirgeler kendisini sevmeyeceklerdir...
***
İşte Wen, her birine farklı isimler de vererek; renkli kalemlerle defterine kaydettiği çekirgelerle ilgilenirken, tanımadığı bir adam da yürüyerek kendisine doğru yaklaşmaktadır...
Yanına vardığında da, "Merhaba... Ben buralardan değilim ama arkadaş edinmek istiyorum... Seninle biraz konuşabilir miyim?" diyen adama Wen'in yanıtı; "Yabancılarla konuşmamalıyım" şeklinde olur...
Her ne kadar Wen'in bu davranışını büsbütün doğru bulsa da, adının Leonard (Dave Bautista) olduğunu söyleyen adam; Wen ile tanışıp, arkadaş olmakta da kararlıdır...
***
İlk işbirlikleri de, çekirge yakalamak konusunda olacaktır...
Ardından da sohbete başlamak suretiyle Leonard; babaları Eric (Jonathan Groff) ve Andrew (Ben Aldridge) dahil, Wen'in ağzından evdekilere dair bilgileri alacaktır...
Derken...
Leonard'ın üç iş ortağı da çıkıp gelir...
***
Kazma, kürek, çekiç, balta, tırpan vs. benzeri ellerindeki ilkel silah yahut da kendilerinin iddia ettikleri gibi kullanılmaları gerekli olacak el aletleriyle yaklaşmakta olan Sabrina (Nikki Amuka-Bird), Redmond (Rupert Grint) ve Adriane (Abby Quinn) ile Leonard'ın gittikçe garipleşmeye başlayan konuşma tarzı; kötü bir şeylerin olacağını anlayan Wen'in, hızlıca eve yönelerek kaçmasına sebep olur...
Ve...
Evin arka bahçesindeki veranda da oturmakta olan Eric ile Andrew'u uyararak; içeriye geçmelerini sağlayarak, onları tehlikeye karşı uyarır...
***
Çok geçmez...
Eric ve Andrew'a, "İnsanları kurtarmak için buraya geldik ama sizin yardımınıza ihtiyacımız var" biçiminde seslenen Leonard ile üç arkadaşı da; evin kapısına dayanırlar...
Pencereden evin dışına bakıp, ellerindeki silahları gördüklerinde Andrew; polisi aramak üzere telefona yönelse de, ev telefonu hattına müdahale edilerek kesilmiş olduğu için telefon çalışmamaktadır...
Zaten bölgede, cep telefonu da çekmemektedir...
***
Böyle olunca da...
İçeri girerek Eric ve Andrew ile konuşmakta ısrarcı olan Leonard ve arkadaşlarıyla onları içeriye almamakta direnç gösteren Eric ve Andrew arasındaki gerilimin dozu, gittikçe yükselmeye başlar...
Eric, Andrew ve Wen, evdeki kapı ve pencereleri teker teker kapatarak kilitleyip, özellikle de kapı önlerine sandalye, koltuk, dolap ve benzeri ağırlıktaki eşyaları yığarlarken; dışarıdakiler de, bir yolunu bularak içeriye girmenin peşindedirler...
***
Derken...
Kapıları ve pencereleri kırılarak parçalanmış olan eve ilk giren Sabrina ile ailesini, şömine maşasıyla korumaya hazırlanan Eric arasında çıkan arbede de; yere düştüğü anda kafasını zemine çarpan Eric, ciddi anlamda bir beyin sarsıntısı geçirir...
***
Saldırganlardan, beş yıldır hemşire de olan Sabrina'nın ilgilendiği eşcinsel çiften Eric'in yavaş yavaş kendine gelmesi sağlanırken; gerek Eric'in ve gerekse de Andrew'un elleri, oturtuldukları sandalyelerde arkadan bağlanmıştır...
Aynı esnada, evin içinde toplanmış olan Güney Kaliforniya'daki küçük bir kasabadan Sabrina, Chicago'lu bir ikinci sınıf öğretmeni ve barmen Leonard, Medford, Massachusetts'li bir gaz şirketi çalışanı Redmond ile Dupont Circle, Washington'daki bir Meksika restoranında aşçılık yapan Adriane; birer birer kendilerini tanıtırlar...
Sonrasında da sıra...
Eric, Andrew ve Wen'in, tatil için bulundukları; Pennyslvania kırsalındaki bu eve gelme amaçlarının ne olduğunun açıklanmasına gelecektir...
Dakika 26...
Gizemini ve buna bağlı aksiyon ile gerilimli atmosferini son anına kadar sürdüren filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; olumsuz eleştirilere aldırmadan muhakkak izlemelerini önereceğimiz, M. Night Shyamalan'ın "şanına yaraşır" ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 74 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,