Senaryosunu da, aynı isimli kendi kısa metrajlı filminin (2018) senaryosundan uyarlayarak yazan Jeremiah Kipp'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Slapface (Woher Commen Monster)”; gizemini son sahnesine kadar koruyan, oldukça kanlı bir "slasher" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olmasına karşın; "Cannes 7. Sanat Ödüllü" görüntü yönetmeni Dominick Sivilli ile özellikle de protez makyaj uygulanası ve Lucas karakterini canlandıran August Maturo'nun performansının damgalarını vurdukları, "göz dolduran" bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Babalarıyla yaşadıkları aile içi şiddet sonrasında, kendilerini ondan kurtaran anneleriyle birlikte ormanın içindeki metruk bir evde yaşayan Lucas ve ağabeyi Tom'dan (Mike Manning) büyük olanı, çalışarak para kazanmak için evden ayrıldığında; Lucas'ta soluğu, halk kütüphanesindeki bilgisayarın başında almakta ve "Fishkill Wakefield House" adındaki...
İçinde:
"Kurum kapandığında hiçbir yerde bulunamadı... Yetkililer yıllar sonra onu aramak için geri geldiler ama ne onu ne de cesedini bulamadılar...
Virago fanatikleri, onun yaşadığını ve bugüne kadar binada yaşadığını iddia ediyor... Ormanlık alanda oynayan çocuklar, tesisin pencerelerinden kendilerine bakan ürkütücü bir gölgenin olduğunu iddia ettiler..."
Şeklindeki bilgileri de içeren, Virago Cadısı'nın evine dair bilgileri incelemekte...
***
Ardından da...
O evin bahçesine giderek, yakın zaman önce ölen annesi Nora (Maha Maturo) ile beraberce çekilmiş bir fotoğrafını; toprak zeminde açtığı küçük bir çukura koyup üzerini de, bir cam parçasıyla kestiği elinden akan kanla sulayarak, kendince büyü yapmaktadır...
***
Bir barda takılmakta olan ağabeyi Tom ise; an itibarıyla barmene (John Backstrom) sprite - tekila karışımı sipariş eden Anna'ya (Libe Barer), kur yapmakla meşguldür...
İşi daha da ileriye götüren Tom; Anna'nın Tayland'dayken bileğine yaptırdığı fil dövmesine de ilgi göstererek, Anna'nın dikkatini çekmeye çalışır...
***
Derken...
İçeriye giren Şerif John Thurston (Dan Hedaya), konuşmak için Tom'u dışarıya çağırır...
Zira...
Sokaklardan topladığı Lucas, ekip arabasında oturmaktadır...
Şerife göre, durumun böyle devam etmesi halinde; Lucas'ın bir ıslah evine kapatılması, kaçınılmaz olacaktır...
***
Kardeşiyle evlerine dönen Tom, her zaman yaptıkları gibi; "Slapface" adını verdikleri, birbirlerini tokatlama oyununu başlatırlar...
Yalnız hemen belirtelim ki...
Lucas, şimdilik kardeşini Şerifin elinden kurtarabildiği gibi tavlamayı becerdiği Anna'yı eve atmayı da başarmıştır...
***
Neyse...
Lucas'ı bu kez de...
Moriah (Mirabelle Lee) ile kendisinden daha iri kıyım olan ve o yüzden de, kendisini bir güzel pataklayan ikiz kız kardeşler Donna (Bianca D'Ambrosio) ve Rose (Chiara D'Ambrosio) ile kavga ederken görürüz...
Çünkü Lucas, aşık olduğu ve o sebeple de peşinden koşturduğu Moriah'ın defteri ile kalemine el koymuştur...
***
Yine de...
Kendilerini "Gecenin Gölgeleri (Night Shades)" olarak tanımlayan bu üç kız, Lucas'ın önerisine uyarak; onunla birlikte, Wakefield'daki Virago cadısının evine kadar uzanırlar...
Ve...
Lucas'ı, kendilerine içerisinden hediye getirmeden dışarıya çıkmamasını isteyecekleri; binaya girmeye zorlarlar...
***
Aynı esnada...
Çırıl çıplak bir vaziyette yatakta uzanmakta olan Tom ile Anna, sigara keyfi yapmakta ve ormanın içindeki ücra bir köşede yaşamaktan korkup korkmadığını soran Anna'ya Tom; "Hayır" dedikten sonra, bu söylemini güçlendirmek amacıyla babasının kendisine verdiği silahı göstermektedir...
***
Biz yeniden Lucas'a dönecek olursak...
Eline geçirdiği bir sopa ile, gidiği binanın zemin katındaki duvarlara vurarak gürültü yapmaya başladığı anda karşısına; kendisini sıkıca kavrayarak susturacak olan, Cadı değilse de bir Canavar (Lukas Hassel) çıkıverir...
***
Binanın içinde olup bitenleri anlamlandıramayan Lucas, ormanda kendine gelerek uyandığında; kendisinden ayrılmak istemediğini ve birlikteliklerinin sır olarak aralarında kalmasını belirten Moriah'da, yanı başındadır...
Yani...
Nihayet Moriah ile ilgili emeline ulaşmış olan Lucas'ın keyfi gıcırdır...
***
Bir diğer gıcır keyif Tom'da, kütüklerin üzerine dizdiği boş içki şişelerini hedef yapmak suretiyle; Anna'ya, atış talimi yaptırmaktadır...
***
Ertesi gün...
Merakını gidermek peşindeki Lucas, bir kez daha; bir gün önce, hayal mi yoksa gerçek mi olduğunun ayırdına varamadığı Canavar ile yüz yüze geldiği binanın içine yeniden dalar...
Zaten...
Ormanın içinden bu yana, yol gösterircesine yerlere bırakılmış olup; içeriye adımını atacağı pencere girişine kadar uzanan süsler ile de Lucas, bir anlamda davet edilmiştir de...
Dakika 22...
Şu ana kadarki sükunetin, yerini sözlerle tarifi imkansız bir dehşete bırakacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran ve Barry J. Neely'nin müziklerinin, Kipp'in "akıl dolu" kurgusuna eşlik etmeye devam edeceği 63 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli üyeler,