Hesabım
    The Kingmaker
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    The Kingmaker hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.050 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    “The Kingmaker”, senaryosunu da yazan Lauren Greenfield’in yönetmen koltuğunda oturduğu oldukça “çarpıcı” bir belgesel…

    Öyle ki, Greenfield’ın, 1965 – 1986 arasındaki 21 yıllık iktidarı boyunca:

    Ülke kaynaklarının en az 5 ile 10 milyar dolarlık bir kısmını, devlet denilen şeyin “seçilmiş lider” olma hasebiyle bizzat kendisi olduğunu düşündüğü için zimmetine geçirmekte hiçbir sakınca görmeyen Filipinler diktatörü Ferdinand Marcos’un ipliğini pazara çıkarmak üzere muhaliflerinin açıklamalarını kullanmasına pek de gerek kalmamış…

    Zira “eğitimsiz”, (kendi ifadesiyle) “taşralı” ve “sonradan görme” First Leydi Imelda Marcos, “yolsuzluklar” ve sekiz yıl süren “sıkıyönetim dönemindeki baskı ve acılar” nedeniyle yerle bir olmuş olan “Marcos” ailesinin imajını düzelteyim derken, özellikle de yaptıkları “nitelikli soygun” ve “israfı” itiraf eder bir konuma düşüvermiş…

    Nasıl mı?

    Örneğin siz, kaç devrik devlet başkanının dul karısının evinin duvarında paha biçilemeyecek değerdeki Picasso ve Michelangelo tablolarının bulunduğunu gördünüz…

    Yahut kaç tanesinin karısı, eşinin iktidarda olduğu dönemde New York’ta 57. ve 5. caddelerinin kesiştiği bölgedeki Crown Plaza ve benzeri diğer dört muhteşem binanın tapularını, Paris’teki kuyumcu dükkânını satın alır gibi üzerine geçirebilmiştir…

    Gerçi eski First Lady bütün bunları, aynen “şaka yapar gibi”, kocasının o dönemde “çok iyi para kazanıyor olması” ve kendisinin “alışverişteki becerisine” bağlıyor ama etrafında bu “ucuz palavraları” yiyebilecek “aklı başında kimseyi” de bulamıyor…

    Hele kendini yalnızca Filipinler’in değil tüm dünyanın annesi olarak gören Imelda’nın, ülkeyi terk edip Hawaii’ye kaçarken Saray’da bırakmak zorunda kaldığı yaklaşık 2.700 çiftten oluşan bir ayakkabı koleksiyonu var ki…

    Onun için de sadece, “Bunlar da bir şey mi, siz bir de bine yakın çanta ile vizon mantoları görseydiniz” dercesine gülümseyebiliyor…

    Ne yazık ki, bu türden “asalaklara” inanmanın yanı sıra “mutlak güce tapındıkları” için onları iktidara taşıyan ve sürekli olarak da destekleyen açlıktan boğazı kokan “baldırı çıplak” kitleler de her zaman mevcut olmuştur yeryüzünde…

    Zaten bu görüntüleri ve “Stockholm Sendromu” nu anımsatan bu “vurguyu” da atlamamış Greenfield belgeselinde…

    Elbette, böylesi diktatörlüklerin “olmazsa olmazlarından” olan rakip politikacılar ile muhalif gazetecileri zindanlara atarak susturmaktan tutunda, sistemli işkenceden siyasi suikast ve seçim hilelerine kadar pek çok ayrıntıya da yer vermiş Greenfield…

    Üstelik sürekli olarak bir darbe beklentisi içinde olması sebebiyle Filipinler dışına çıkamayan ve Imelda’yı “yardımcısı – temsilcisi” gibi R. Nixon, R. Reagan, (Baba) G. Bush, F. Castro, M. Kaddafi, Mao Zedung ve Saddam Hüseyin gibi dönemin önemli liderleriyle tanıştığı yurtdışı gezilere yollayan Marcos’un, bu ayrılıkları “fırsata dönüştürerek” bir ABD’li ile yaşadığı “kaçamak gönül ilişkisi” de tam anlamıyla “bonus” olmuş…

    Tabii Imelda’nın, oğlu Ferdinand “Bongbong” Marcos Jr. aracılığıyla “Marcos ailesini” yeniden iktidar ve Saray’a taşıma gayretleri de işin cabası…

    Ancak biz bu son sıraladıklarımızın hiçbirine girmeyerek, sizlerin de bu belgeselin tadına varmanızı sağlayacağız…

    Eminiz, bırakın diğer her şeyi sadece bir Monet tablosunu 32 milyon dolara sattığı iddia edilen ve “170 banka hesabıma bloke konuldu” diyen:

    Halk arasında “görgüsüzlük”, “savurganlık”, “şatafat”, “kibir” ve “arsızlığı” tanımlamak için adının sonuna İngilizce olarak “-ific” eklenerek türetilen bir Filipinler tabiri olan “Imeldific” ile Imelda’nın, kişisel asistanı Shirley’den isteyerek sokaklarda çocuklara para dağıttığı sahneler bile fazlasıyla ilginizi çekecektir…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top