Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
“Kraliçe Lear”, “Oyun”dan bağımsız düşünülemeyecek gibi dursa da kendi başına da anlamlı durmayı başarıyor çoğu zaman. İlk filmde bir grup köylü kadının hayatlarını değiştirecek bir ısrarın peşinden gidişlerini izliyor, cesaret ve dönüşümlerine hayran oluyorduk. Burada ise mesele oyundan çok karakterlerle, onların çevresiyle ve hayatla kurdukları ilişkiyle ilgili sanki. Sıklıkla kameraya dönüp konuşmaları bu ilişkiyi izleyiciye geçirme isteğinden belki de. İlk filmde bir ‘göz’ tarafından takip edilenlerin, söyleyeceklerini bu kez aracısız iletme telaşı kim bilir.
Eleştirinin tamamı için: Evrensel
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Aslında elbette edebiyatın en hasıyla Toros köylülerinin jargonunu buluşturmak kolay iş değil. Ama imkansız da değil. Pelin'in o söyleşide verdiği örnekler, bunu gayet iyi biçimde kanıtlıyor. Ve kadınlar hala formda. O ilk filmin Behiye Yanık, Cennet Güneş, Ümmü Kurt, Fatma Fatih, Zeynep Fatih gibi ‘oyuncuları' yine karşımızda....Gerçi gençler yaşlanmış, küçük kızlar kadın olmuş. Bu ve de erkeklerin yokluğu kimi fanteziler yaratmış: örneğin Kral Lear'i yer yer takma bıyıkla oynamak... Ya da kız evladın annesinden daha yaşlı durması gibi.... Ama ne gam!...Toros açık havasına taşınmış bu Orta Çağ İngiliz saray dramı, sanki bu deplasmandan kazançlı çıkıyor. Ve yeni açılımlar kazanıyor, yeni hınzırlıklara kanat açıyor. Özellikle belgeseli, özgün ve özgür girişimleri sevenler için. Ama koşulsuz Shakespeare hayranları ne der, bilemem!..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Evrensel
“Kraliçe Lear”, “Oyun”dan bağımsız düşünülemeyecek gibi dursa da kendi başına da anlamlı durmayı başarıyor çoğu zaman. İlk filmde bir grup köylü kadının hayatlarını değiştirecek bir ısrarın peşinden gidişlerini izliyor, cesaret ve dönüşümlerine hayran oluyorduk. Burada ise mesele oyundan çok karakterlerle, onların çevresiyle ve hayatla kurdukları ilişkiyle ilgili sanki. Sıklıkla kameraya dönüp konuşmaları bu ilişkiyi izleyiciye geçirme isteğinden belki de. İlk filmde bir ‘göz’ tarafından takip edilenlerin, söyleyeceklerini bu kez aracısız iletme telaşı kim bilir.
T24
Aslında elbette edebiyatın en hasıyla Toros köylülerinin jargonunu buluşturmak kolay iş değil. Ama imkansız da değil. Pelin'in o söyleşide verdiği örnekler, bunu gayet iyi biçimde kanıtlıyor. Ve kadınlar hala formda. O ilk filmin Behiye Yanık, Cennet Güneş, Ümmü Kurt, Fatma Fatih, Zeynep Fatih gibi ‘oyuncuları' yine karşımızda....Gerçi gençler yaşlanmış, küçük kızlar kadın olmuş. Bu ve de erkeklerin yokluğu kimi fanteziler yaratmış: örneğin Kral Lear'i yer yer takma bıyıkla oynamak... Ya da kız evladın annesinden daha yaşlı durması gibi.... Ama ne gam!...Toros açık havasına taşınmış bu Orta Çağ İngiliz saray dramı, sanki bu deplasmandan kazançlı çıkıyor. Ve yeni açılımlar kazanıyor, yeni hınzırlıklara kanat açıyor. Özellikle belgeseli, özgün ve özgür girişimleri sevenler için. Ama koşulsuz Shakespeare hayranları ne der, bilemem!..