BARSELONA’YI BİLE YENEBİLİRSİN; BARSELONA SAHADA YOKKEN…
Başrollerini Özgür Çevik, Tuba Ünsal ve İlayda Akdoğan’ın oynadığı “Masallardan Geriye Kalan” klasik bir aşk öyküsü olarak yola çıkan, ancak devamında psişik olayların içine dâhil olduğu bir hikayeyi içeriyor. Evren (Özgür Çevik) bir üniversitede doçenttir. Bir gün alt kat komşusunun kapısının önünde tanıştığı Hece (İlayda Akdoğan) ile aşk yaşamaya başlar. Hece, Evren’den yaşça küçüktür ve aynı üniversitede yüksek lisans öğrencisidir. Hece, oldukça bilmiş, gizemli tavırda bir kadın olarak Evren’in dikkatini çeker. Nitekim Evren, daha evvel Canan adlı bir kadınla ilişki yaşamış, ancak onu aldattığı için ilişkilere karşı önyargı edinmiş biridir.
Filme bir bütün olarak baktığımızda aslında aşk hikâyesi gibi gözükse de bir adamın, özellikle mesleğine karşı oldukça titiz davranan bir adamın deneysel çalışmalarının hayat karşısındaki başarısızlığını sorguladığı bir film olduğu görülmektedir. Evren, nöropsikoloji alanında çalışmakta ve her şeyin, aşk da dâhil, beyinde yaşanıp şekillendiğine inanmaktadır. Evren’in bu inanışı ilişkilere bakışına da yön vermiştir. Aldatmanın da insan beyninde bittiğine inandığı için çok sevdiği Canan’ı aldatmıştır. Dolayısıyla Hece’ye de bakışı ilk etapta aynıdır. Ancak Hece, filmde yer alan diyaloglarında da görüldüğü üzere oldukça zeki ve hazırcevap bir kadın olarak Evren’i şaşırtır. Evren gitgide Hece’ye âşık olur, hatta inanmadığı evlilik kurumuna dahi inanmaya başlar. Hece’nin de Evren’e yaklaşımı bu şekilde iken bir gün ansızın ayrılmak ister. Aradan geçen bir ay sonra Evren, Hece’nin başka biri ile ilişkisi olduğunu öğrenir. Bu kısım aslında filmde gerçek aşkın da sorgulandığı kısımdır.
Filmde sorgulama noktasında klasik Türk filmlerinin Ramiz dayısı modundaki akil kişisi görevini ise Asya (Tuba Ünsal) üstlenir. Asya cinsiyetsizdir. Evren’in lisanstan arkadaşı olan Asya hayat konusunda birçok şeyi aşmış, insanların akıl danıştığı türde biridir. Nitekim bu hikâyede de gerçekleri gösterme rolü kendisine verilmiştir.
Filmin sonunda her şeyin aslında Evren’in aklına olup biten, gerçekliğin bir yanılgısı halinde yaşandığı gibi şaşırtıcı bir sonuca ulaşılır. Aşk aslında Evren’in Canan’da yaşadığı travma olarak Hece’de ortaya çıkmıştır. Aslında Hece diye biri hiç yoktur, Hece Evren’in aklında yarattığı bir yanılsama, bir roman kahramanıdır.
Filmde en beğendiğim husus replikler oldu. Gerçekten nokta atışı, hayata dair güzel çıkarımların olduğu replikler vardı. Bunlardan en iyisi “Barselona’yı bile yenebilirsin, Barselona sahada yokken” repliğiydi. Bunun yanında Eskişehir’de çekilen filmin ortamı ve mekânları oldukça güzeldi.
Filmde oyunculuklar konusunda tek başarılı bulduğum isim Özgür Çevik’ti. Özellikle son sahnedeki şizofreni halleri başarılıydı. Tuba Ünsal’ın nezdinde Asya karakteri ise oldukça zorlama ve ses tonuyla arada kalmışlığın kötü bir kopyası gibiydi.
Filmin en önemli mesajı ise sanırım, filmde de geçtiği gibi; “gerçekliğin hiçbir zaman vasat olmadığı” fikriydi…