“Auggie”; senaryosunu da, “The Visitor” (2016) ve “Moving In” (2016) isimli iki kısa filmin ardından yine sinema macerasındaki yoldaşı Marc Underhill ile birlikte yazan Matt Kane’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Prömiyeri, 9 Mart 2019’da Cinequest Film Festivalinde (ABD) yapılan ve 20 Eylül 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren bu “indie”nin yani bağımsız filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, emeklilik sonrasında içine düştüğü “Tükenmişlik” sendromundan kurtulmak için bir çıkış yolu arayan Felix’in (Richard Kind), kendisine hediye edilen bir gözlük sayesinde yaşadıklarının anlatıldığı bilim – kurgu tarzında kurgulanmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, çok düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Kiko Martinez’in San Antonio Current’daki 20 Eylül 2019 tarihli makalesinde isabetle vurguladığı gibi Matt Kane ve Marc Underhill ikilisinin, teknoloji devlerinin de gündeminde olan “yapay zekâ” uygulamalarının ileride neden olabileceği (muhtemel) “etik” sorunları tartışmaya açtıkları ancak konuya kendi bakış açılarını yansıtmaktan özenle kaçındıkları, izlenilmesi kolay bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki zaten, Felix’in Auggie ile deneyimledikleri çerçevesinde, yapay bir varlık (veya nesne) ile yaşanacak olan "duygusal ve fiziksel" bir yakınlaşmanın etik olup olmadığı hususunu gündeme getirmeyi bizde düşünmüyoruz…
Zira bu konuyu tartışmak, hem spoiler vermemeyi ilke edinmiş olduğumuz yorum tarzımıza hem de kimsenin, kimseye kendi sosyo – kültürel kodlarından kaynaklanan “dar ahlakını” dayatma hakkının bulunmadığına dair olan kişisel görüşlerimize ters düşmektedir…
Yani bizde, Kane ve Underhill'in yaptığı gibi (aslında "klasik" bir cehalet ve az gelişmişlik yahut da bayağı bir ilkellik göstergesi olan) çok bilmiş bir eda ile insanlara "parmak sallayarak" ahkâm kesmek (ve hatta had bildirmeye çalışmak) yerine tarafsız kalarak bu konudaki yorumu bizzat izleyicinin kendisine bırakıyoruz…
Yeniden filme dönecek olursak…
Yılların oyuncusu Richard Kind ile genç Christen Harper’ın canlandırdıkları Felix ve Auggie karakterlerinde, aralarındaki ciddi yaş ve oyunculuk deneyimi farklılıklarına karşın kimyasal bir uyum içinde olduklarını söylemek pekâlâ mümkün… Gerçi bunun tersi olsaydı, neredeyse yarısına yakın bölümü, bu ikilinin karşılıklı iç geçirerek yaptığı bakışmalar ile dolu olan 81 dakikalık bir film de kolay kolay izlenilemezdi…
Son bir bilgi notu olarak, filmin hikâyesini Matt Kane ile birlikte yazmış olan Marc Underhill’in filmin editörlüğünü de üstlendiğini belirtmiş olalım…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; “Girl on the Third Floor” (2019) filmi için yazdıklarımızın bir kısmını tekrarlamış olmak pahasına, “gelecek vadeden” sinemacıların “ilk uzun metrajlı filmlerini” arşivleme hobisine sahip olan sinemasever dostlara, “Bu filmi arşivlerinize, bugüne kadar pek tanımadığımız Matt Kane ve Marc Underhill’in isimlerini de takip listelerinize eklemeyi unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 3 Aralık 2019 günü saat 00.38’de yazılarak paylaşılmıştır...