Senaryosunu, Patricia Highsmith'in aynı isimli romanından (1957) uyarlayarak Zach Helm ile Sam Levinson'ın yazdıkları ve yönetmen koltuğunda "erotik gerilimin" usta simalarından Adrian Lyne'in oturduğu "Deep Water"; yirmi yıllık oldukça uzun bir aradan sonra formundan hiçbir şeyi yitirmediğini, dosta düşmana kanıtlayan Lyne'nin, şanına yaraşır bir dönüş projesi olarak yoluna devam ettiğini gösteren, "fazlasıyla çarpıcı" bir film olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, özellikle de, geliştirdiği drone çipinin telif hakları aracılığıyla zengin olup kendini ellili yaşlarındayken emekliye ayıran Vic ve kocasını kışkırtmak amacıyla kendine yepyeni genç sevgililer bulan alkolik Melinda Van Allen karakterlerini canlandıran Ben Affleck ile Ana de Armas'ın performansları ile yıldızlaştıkları; 48,9 milyon dolarlık bir bütçeyle çekildiği tahmin edilen ABD'de Hulu, Türkiye dahil diğer ülkelerdeki dağıtımı ise, Amazon Prime platformunca yapılan bu filme biraz daha yakından bakalım...
Odalarını ayırmış olan Vic ve Melinda Van Allen çifti, Jess ve Grant'in (Lil Rel Howery) partisine giderlerken; evde bıraktıkları altı yaşındaki, son derece zeki olduğu hemen fark edilen kızları Trixie'ye de (Grace Jenkins), çocuk bakıcısı Chelsea (Juliet Brett) göz kulak olacaktır...
Melinda, bizzat kendisinin yaptırdığı organizasyon üzerine aynı partiye katılması sağlanan Joel Dash (Brendan Miller) ile dans edip "Bay Sıkıcı" olarak hitap ettiği kocası Vic'in; kendilerini takip ettiğini biliyor olmasına rağmen, herkesin gözleri önünde ateşli bir biçimde öpüşmekte hatta neredeyse ayak üstü seks yapmaktadır...
Ki, olayın farkına varanlardan biri olan Mary Washington (Devyn A. Tyler) Vic'e; Melinda ile Joel'in yatıp yatmadıklarını bile sorar...
Pek aldırmazmış gibi görünen ama gerçekte için için kendini yediği her halinden belli olan Vic, karısı ile arkadaş olmasına izin verdiği için kendisine teşekkür eden Joel'a; daha önce aynı şekilde karısıyla yakın arkadaş olan ve aniden ortalıktan kaybolan Martin McRea örneğinden bahseder...
Yetmez...
Bir de onu, kafasına çekiçle vurarak öldürdüğünü itiraf ederek Joel'ı açıkça tehdit eder...
Bunun sonrasın da Joel partiyi, kaçarcasına terk eder...
Elbette bu haber, Melinda'nın da kulağına ulaşacak tarzda, zaten küçük de olan kasaba da etrafa yayılıverince; iş bulması nedeniyle Cumartesi günü Little Wesley'den ayrılarak New Mexico'ya geçeceğini belirten Joel'i, Cuma akşamı yemeğe davet eder...
Melinda'nın niyeti de aslında, Vic'in Joel'dan özür dilemesini sağlamaktır...
Ancak bir ara yalnız kaldıklarında Vic Joel'a, Martin McRea olayını bir kez daha anımsatıp hemen toz olmasını söyler...
Neyse...
Yine bir partideyiz...
Küçük Trixie'nin de getirildiği, çocuklarında katıldığı bu bahçe partisinde; Vic, Melinda, Grant, Jonas (Dash Mihok) ve Jen Fernandez (Jade Fernandez) ile Jeff (Michael Braun) ve Kristin Peterson'ın (Rachel Blanchard) yanı sıra yazar olduğunu belirten Don Wilson (Tracy Letts) ile karısı Kelly (Kristen Connolly) ve kızları Goldie'de (Goldie Lowe) hazır bulunmaktadır...
Üstelik kasabaya yeni taşınan Wilson ailesinin babası Don Vic'i, Martin McRea'yi öldüren adam olarak da tanımaktadır...
Fakat orada bulunan Vic'in dostları, bu hikayenin; bir şakadan ibaret olduğunu belirtirler hep bir ağızdan...
Ve...
Vic, Don'un karısı Kelly'i dansa kaldırır...
Bu kez kıskanan Melinda'dır...
Derken...
Vic, bankacısından gelen bir telefon sayesinde karısının; üç bin dolar ödeyerek piyano dersi aldığı yeni sevgilisi Charlie De Lisle'dan da (Jacob Elordi) haberdar olur...
Aynı esnada TV'de, silahla vurularak öldürülmüş olan Martin McRea'nin cesedinin bulunduğuna dair "son dakika haberi" de verilmektedir...
Bunu duymasının ardından bütün geceyi Charlie'nin evinde, onunla sevişerek geçiren Melinda, ertesi sabaha sarhoş bir vaziyette kendi evine döner...
Bu yaptığı ile de tatmin olmayan Melinda; hem kendini ve hem de Vic'i rezil etmek pahasına Charlie'yi, Fernandez'lerin yüzme havuzlu malikanesindeki partiye davet ettirir...
Dakika 53...
Geride sizleri, Vic ile Melinda'nın aralarındaki, kedinin fareyle oynadığına benzer bir psikolojik hesaplaşmanın hız kesmeden devam edeceği; akıl ile akıldışılık arasındaki sınırların yavaş yavaş ortadan kalkmasının yol açacağı, yeni cinayetleri de içeren 62 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Bitirmeden:
"Lütfen takılmayın kendilerini, akıp giden olağan hayatın sanki 'ahlak zabıtalarıymışçasına' niteleyen tiplerin yaptıkları olumsuz yorum ve verdikleri düşük puanlara" diyerek son noktayı koyuyoruz; sinemanın kültleri arasına dahil olacağından kesinlikle emin olduğumuz bu filme...
Keyifli seyirler,