Fırtınalı bir gecede Yunan dağlarında doğar doğmaz terk edilen Jon, babasını veya annesini tanımadan evlat edinilir. Genç bir adamken, ölümcül trajik bir kazadan sonra hapsedildiği hapishanede gardiyan olan Iro ile tanışır. Görünüşe göre onun varlığını arıyor, onunla ilgileniyor, onun için müzik kaydediyor. Bir süre sonra Jon'un görme yeteneği azalmaya başlar ve o andan itibaren yaşadığı her kaybın karşılığında bir şeyler kazanır. Böylece kör olmasına rağmen hayatını her zamankinden daha dolu yaşamaya başlar.