Hesabım
    Ordinary Love
    Ortalama puan
    3,1
    2 Puanlama
    Ordinary Love hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.062 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Owen McCafferty tarafından yazılan “Ordinary Love”, yönetmen koltuğunda Lisa Barros D'Sa ve Glenn Leyburn ikilisinin oturdukları bir drama…

    Bakmayın siz, filmin adının Türkçe anlamının, “Sıradan Aşk” olduğuna…

    Bu aslında ayrıntılarına birazdan değineceğimiz, Tom (Liam Neeson) ve Joan’in (Lesley Manville) , “vırvır” ile “dırdırı” da atlanılmadan anlatılan “gerçek bir evlilik” ve buna hastane koridorlarında tesadüfen bağlanılan Peter (David Wilmot) ve Steve (Amit Shah) isimli iki eşcinsel erkeğin:

    Hazin final ile noktalanan bir aşk hikâyesi…

    Filmde, bu dört karaktere ek olarak doktorlar, sağlık personeli ve hastalar (ile hasta yakınları) dışında kimse de yok…

    Yani bu, “Nerede hareket, orda bereket” mantığı ile ekran başına geçenlere pek uymadığı gibi, homofobikleri de fazlasıyla rahatsız edecek türde bir film…

    Bu giriş ve yaptığımız küçük uyarının ardından, isterseniz yavaş yavaş filme dair notlarımızı paylaşmaya başlayalım…

    Ve görelim bakalım neler anlatmış İrlandalı sinemacılar bizlere…

    Her şeyden önce, Lesley Manville ve Liam Neeson’ın canlandırdıkları orta sınıfa mensup bir karı koca olarak “ikinci baharlarını” Belfast’ta yaşayan ikilinin ilişkilerindeki en ince ayrıntıya kadar girildiğini görüyorsunuz…

    Öyle ki, birlikte yaptıkları, (bizim de vazgeçilmez tutkularımızdan biri olan) spor amaçlı günlük uzun yürüyüşlerden, market alışverişine, yeme içme alışkanlıklarından, bir evlilik klasiği olan ağız dalaşına kadar her şeye yer verilmiş…

    Fakat filmdeki asıl hikâye, Joan’in göğsündeki tümörü keşfedip, kanser tedavisi amacıyla her gün hastaneye taşınılması ile başlıyor…

    Ardından da Tom ve Joan çifti ile ilişkilerini derinden etkileyen oldukça sancılı bir kemoterapi süreci geliyor ki, emin olun o sahnelerde tam anlamıyla kopacaksınız…

    İşte bütün bu aşamalarında, “masalsı” yahut da “kurgusal” değil de ancak “gerçek” bir evlilik de olabilecek olaylar zinciri ile karşı karşıya kalıyor ve eğer uzun yıllardır evliyseniz, tebessüm etmekten de geri kalamıyorsunuz…

    Buna spoilersiz bir örnek verecek olursak, aktif çalışma hayatından uzaklaşarak evinde inzivaya çekilmiş olan Tom'un severek yaptığı şeylerin başında, yemekte ve TV’de futbol maçı izlerken (ve o da kesinlikle dağılıncaya kadar olmamak üzere) bira ve şarap içmek gelmektedir…

    Bu işe gerek market alışverişi sırasında ve gerekse de evde, (“Çok alma, çok içme” vs. türündeki sinir bozucu söylemleri ile) sürekli müdahil olarak Tom’un huzurunu kaçırmak da Joan’in vaz geçilmez alışkanlıklarından biri halini almış gibi duruyor…

    Tabii izlediğinizde göreceksiniz, oya gibi işlenmiş olan senaryoda, evlileri gülümseten, bekârlara da evlendiklerinde yaşayacaklarına dair ipuçları veren daha pek çok detay var…

    Hikâyeye sonradan, Tom ve Joan’in yaşamını yitirmiş kızları Debbie’in ölümcül kanser hastalığına yakalanmış olan ilkokul öğretmeni Peter ile Steve’in eşcinsel ilişkileri ve Tom ile Joan’in bu duruma verdikleri tepki, Batı ve Doğu toplumları arasındaki “başat” farklılıklardan birini sergiliyor olması açısından da oldukça önemli…

    Bitirmeden, özellikle de Liam Neeson ile Lesley Manville’in performanslarının da sıra dışı olduğunu belirtmiş olalım…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, "büyük bütçeli" Hollywood prodüksiyonlarına takılıp kalmadan Avrupa’dan (bu kez İrlanda’dan) nitelikli alternatifler arayan sinemasever dostlara ilaç gibi geleceğine inandığımız bu filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz yorum ve puanları dikkate almadan, izleyerek kendinize “şahane” bir iyilik yapın şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top