The Storied Life of A.J. Fikry eleştirileri

Senaryosunu...

Aynı isimli kendi romanından (2014) uyarlayarak Gabrielle Zevin'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Hans Canosa'nın oturmakta olduğu "The Storied Life of A.J. Fikry"; romantik bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

"Otörist (auteurist)" bir dokunuşla...

Sağlam filmlerden hoşlananlara değil de...

Daha çok...

Sulu gözlü sıradan tiplerin ruhuna hitap etmek amacıyla kurgulanılmış olan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Knightley Yayınevi'nin yeni satış temsilcisi Amelia Loman (Lucy Hale)...

Gidiş - dönüş bilet aldığı feribot ile Alice Adası'na vardığında soluğu...

***

Üst katını...

İçinde...

Bir Bostonlı'nın yazmış olduğu "Tamerlane ve Diğer Şiirler" (1827) adlı...

Nadir bulunan bir kitabı...

Bir camekanın ardında gözü gibi koruyup sakladığı...

Evi olarak da kullanmakta olan A.J. Fikry'nin (Kunal Nayyar) işletmekte olduğu Ada Kitapçısı'n da alır...

***

Ama...

Kendisini bir türlü ikna edemeyen...

Daha doğrusu...

Elindeki...

Leon Friedman'ın (Joe Penczak) "The Late Boomer" adlı romanını beğendiremeyen Amelia...

Fikry'e...

Tek bir nüsha kitap satışı dahi gerçekleştiremeden...

Adayı terk etmek mecburiyetinde kalır...

***

Sağlam bir içici de olan Fikry...

Ertesi sabah...

Akşamdan kalma olarak güne uyandığında...

Yatmadan önce şerefine kadeh de kaldırdığı...

Nadide kitabının yerinde...

Yeller esmekte olduğunu görür görmez...

Adanın polis merkezine kadar koşarak gider...

***

Zira...

Henüz 18 yaşındayken Boston'lı mahlasını kullanarak yazmasına karşın...

Aslında Edgar Allen Poe'ya ait olan 650 bin dolar değerindeki bu ilk baskı kitabı Fikry...

Açık artırmayla satıp...

Ömür boyu geçindirecek geliriyle kendini emekliye ayırmayı planlamakta...

***

Fakat...

Sorunundan kendisine söz ettiği eski dostu Baş Komiser Nick Lambiase (David Arquette)...

Bu hırsızlığa bir çare üretemeyince...

Aniden bir panik atak geçiren Fikry...

Adanın Acil Sağlık Servisi'ne kaldırılır...

***

Ve...

Kendisini teselli etmek üzere...

Ölen karısının kız kardeşi Ismay Evans'ın (Christina Hendricks)...

Roman yazarı kocası Daniel Evans (Scott Foley) çıkıp gelir...

***

Neyse...

Bütün bunlar olup biter...

Ve Fikry...

Acil Sağlık Servisi'ndeki doktorunun önerisiyle...

Çıktığı akşam koşularından birinde...

Dükkanına geri döndüğünde içeride...

***

Bu kez çalınmış değil de...

Tam tersine...

Bakımını üstlenemeyen...

22 yaşındaki Harvard öğrencisi annesi...

Marian Wallace (Lizzy Brooks) tarafından terk edilerek kendisine bırakılmış...

2 yaşındaki Maya (Charlotte Thanh Theresin) adlı bir kız çocuğunu bulur...

***

Ki çok geçmez...

Hemen herkes...

Çocuğunun yokluğuna dayanamayan annesinin tekrardan çıkıp geleceğini düşünürken...

Ada polisi de...

Boğularak ölmüş vaziyetteki genç kadının cansız bedenine ulaşır...

***

Bu durumda artık...

Çocuk Esirgeme Kurumu görevlisi Jenny'nin de (Alicia Kelley) desteğiyle Fikry...

Maya'yı evlat edinerek...

Ona da Fikry soyadını verir...

***

Derken...

Birkaç yıl önce...

Kendisine pek de kibar ve dostane olmayan bir biçimde davranan Fikry ile Amelia arasındaki buzların eridiğini...

Hatta Fikry'nin...

Amelia'yı yemeğe davet ettiğini de görürüz...

***

Ki...

Aralarında ortak bir nokta bulunmaması sebebiyle...

Nişanlısından ayrılan Amelia'da Fikry'i...

Kendi evinde ağırlayacak...

***

Ve böylece de...

İkisi arasında...

Maya'yı da (Jordyn McIntosh, Blaire Brown) derinden etkileyecek tarzdaki...

Yepyeni bir dönem başlayacak...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 41...

***

Maya'nın gerçek kökeni ile Fikry'nin evinden çalınan kitabının hikayesinin de yer alacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Fikry'nin beklenmedik sağlık problemine de değinileceği, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,