Hesabım
    Minari
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Minari

    Deneyim ve saygının gücü!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Minari; filmin senaristi ve yönetmeni Lee Isaac Chung’un çocukluk anılarından bir derleme olarak karşımıza çıkan, birçok olguyu başarılı bir şekilde harmanlayan, dönemin ekonomisinin bir ailenin üzerindeki etkisini sorgulayan bir film. Seksenli yıllarda geçen hikayede, Koreli bir ailenin Amerika’da var olma, oraya ait olmaya çalışma çabalarını izliyoruz. Babanın isteği üzerine Kaliforniya’dan Arkansas kırsalına göçen ailenin kaygıları, büyüme sancıları içindeki minik David’in gözünden aktarılıyor. Babanın düşüncelerinin hakim olduğu bu taşınma sonrasındaki yaşam savaşında, baba genelde kendisini aileden bir adım ötede görüyor. Bunu aile taşınırken de görüyoruz; anne iki çocukla arkadaki arabadayken, Jacob öndeki arabada tek başınadır. Aldığı kararlara bütün ailenin uymasını bekleyen, babalık olgusunu da genelde küçük David üzerindeki öğretileriyle sağlamlaştıran bir karakter!

    Anne Monica’nın dertleri ise daha duygusal. Kalbinde delik bulunan küçük Jacob’un şehrin konforundan ve hastaneden uzak bir yerde büyümesi, başına bir şey geldiğinde onu çabucak bir hastaneye yetiştiremeyecek olmaları gibi... Bu dertler içerisinde Jacob ve Monica’nın işi ise; civciv yavrularını dişi ve erkek olarak ayırmaktır. Erkek civcivlerin yararsız olduğu gerekçesiyle çürüğe çıkarılması, baba ve David arasında geçen konuşmayla da  erkeklik olgusunu açığa çıkar. Baba yıllarca erkek civcivleri yararsız olduğu için ayırdığı bir işin ağırlığı altında yararlı olmaya, ailesi istemese dahi onları yararlı olduğunu düşündüğü kararlarına uymaya zorlar! David’e verdiği hayat derslerinden birisi de budur!

    Filmin asıl hamurunun karılıp, şekillendiği yer ise çocukların başında durması için Kore’den gelen anneanne oluyor. Burada hikayenin başka bir çatışmaya sürüklendiğini söyleyebiliriz. Kuşak çatışmasıyla birlikte, Kore’den gelen ninelerini Amerika’da yaşadıkları için beğenmeyen çocuklarla, nine ve çocuklar arasında geçen diyaloglar tadından yenmez oluyor. Ninenin doğal ve samimi tavırları, torunlarını bağrına basmak istemesi çocuklar tarafından durduruluyor, ama nine inatla çocuklara kendini sevdirme çalışmalarına devam ediyor. Filmin minari kısmı da ninenin getirdiği tohumları dere kenarındaki alana dikmesiyle başlıyor. Maydanoza benzeyen bitkinin tutması, çoğalması ailedeki ilişki sürecini de hızlandırıyor. Babanın çiftçilik çalışmaları ilk başta yolunda gitmese de, David’in son hastane kontrolündeki olumlu gelişmeden sonra ivme kazanan ikinci olumlu gelişme oluyor. Baba Amerika’da yaşayan Koreliler için Kore sebzeleri yetiştirmeyi, onların kendilerini anavatanlarında hissetmelerinin daha doğru olacağı yönünde bakıyor ve burada da hepsinin vatan özlemi bir şekilde ortaya konmuş oluyor.

    Yönetmen Chung, David ve nine arasında özel bir bağ kurmak istemiş gibi. David’in altını ıslatma sorunu, annesinin bunu rüya gerçek arası bir oyuna dönüştürmesi ve David’in bunu anlamak için yanaklarını sıkması vs… Bir gece ninesiyle birlikte yatan David, sanki tüm sorunlarını ninesine devrediyor. Belki de ninesi gönüllü olarak o sorunları almaya niyet ediyor. Orada küçücük ve o kadar tatlı mucizevi bir durum barındırıyor ki film, büyükannenin haline üzülmekten çok saygı duyuyoruz.

    Film doğaya karşı da bir duruş, bir saygı barındırıyor. Baba Jacob’un sadece ürün ve verim almak için hırsla ektiği tohumların ürün vermemesi, ninenin uygun bir yeri içgüdüsel olarak bulup ekmesi, minari tohumlarının büyüyüp serpilmesi doğaya bakışın temsiliyeti olarak filmdeki yerini alıyor. Filmin sonunda cana değil mala gelen büyük yangın sonucunda aile olarak bir bağları olduğunu hatırlayan bireyler, birlikte yaşamanın, karar almanın, sevgi ve saygı duymanın önemini bir kez daha hatırlıyor ve doğaya dönüş bu kez geleneksel yöntemlerin verdiği saygı ve tecrübeyle anlam kazanıyor.

    Minari başta da dediğim gibi beş kişilik, babanın yardımcısını da sayarsak altı kişilik bir aile kurumu üzerinden birçok konuya detaylı, tatmin edici bir anlatımla parmak basıyor ve David’in anılarının hepimize bir kez daha öğreti olması anlamında küçük ipuçları barındırıyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top