Bir de davet mi bekliyorsun?
Yazar: Duygu KocabaylıoğluYazı filme dair mecburi sürprizbozanlar içermektedir.
Eski ve Yeni Ahit’te yer alan gelmiş geçmiş tüm hikayelerden, gotik edebiyattan, fantastikten evrenin sonuna kadar beslenerek, gerilimi ve yer yer korkuyu harmanlayan Supernatural (Doğaüstü) dizisini bilinler bilir. Sam ve Dean kardeşlerin 15 yıllık macerası bu sonbaharda sonuna doğru yaklaşırken, dizinin de çevresine sıklıkla ilham verdiğini kimse inkâr edemez herhalde. Bu hafta korku-gerilim janrından vizyona giren Davetsiz (The Wrecthed), Winchester Kardeşlerin mizahından arındırılıp yerine bir Kavak Yelleri mevzusu iliştirilmiş ve süresi de ekstradan uzatılmış bir Supernatural bölümü gibi!
Elimizde ergen irisi bir genç olan Ben (John-Paul Howard) var. Ailevi sorunlar içinde bocalayan Ben, yaz tatilinde çalışmak için marinada görevli babasının Liam’ın (Jamison Jones) yanına gelir. Kırık kolunun hikayeye kattığı ‘bu yazı uslu geçireceğim’ motivasyonu ile Ben marinada ‘takılırken’, teknelerin arasında ‘kız başına’ gerçekten çalışan Mallory (Piper Curda) ile tanışır. Filmin Kavak Yelleri esintisi de burada başlar. Çok geçmeden yan komşularında bir tuhaflık sezen Ben, karşı evde yaşananların üzerine gider ve fakat başta Mallory de dahil olmak üzere kimseyi kendisine inandıramaz…
Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen Drew T. Pierce ve Brett Pierce kardeşlerin bir önceki uzun metraj filmi Deadheads’i (2011) açıkçası seyretmedim. Fakat ikilinin filmografisi, içinde animasyonun da olduğu bolca kamera arkası işe işaret ediyor. Filmin yapım tasarımında ve özellikle cadının (Madelynn Stuenkel) çizimden CGI’ya geçişinde bu deneyimi görmek mümkün. Girişte karşılaştırmayı Supernatural ile yaptıysak, illa ki filmi aşağıya çekmek için değil elbette. The Wretch’e kurulan dünya, en azından sinematografik açıdan türü sevenleri tatmin edebilir. Öte yandan eksik kalan, kadınların bedenlerini ele geçirerek, özellikle çocukları ve akabinde aileleri yok etmekten beslenen bu cadının kendi geçmiş hikâyesi. Zira henüz posterindeki geyik başı iskeletinden itibaren doğa ile bir ilişkisi olduğunu seziyoruz bu cadının. Zira Abbi’nin (Zarah Mahler) ailesine de ilk kez ormanda musallat olmaya başlıyor, ama neden? Feminist eleştiriyi gözyaşlarına boğan bu cadı tasvirinin nereden ve nasıl geldiğini bizlere gösterecek araştırmacı gazeteci Sam Winchester olmayınca, acar gencimiz Ben’in meraklı ruhunu takip ediyoruz mecburen! Keşke bir de lanetli cadının gözünden bir anlatı seyretsek günün birinde…
Bu noktada filme dair spoiler (sürprizbozan) verdiğimize inanarak yazıyı kınayanlara şu retorik soruyu yöneltmek isterim; sinema tarihinde gelmiş geçmiş hangi ‘cadı’ figürü bir kadının bedenini ele geçirip, masum çocuklara musallat olmamış ki Davetsiz filminde tersi olsun? Ya ne olacaktı, evin babasını mı ‘posses’ etseydi? Tabii ki, hayır. Aslında sevecen bir anne, dünya iyisi bir eş olan ruhun egale edildiği kadının bedeni ele geçirilir, evin ne olup bittiğini bir türlü anlamayan saftirik erkeği – mümkünse seksle– baştan çıkartılır; arada olan da en masumlara olur! Sonra o ele geçirilen kadın bedeni pek tabii bir fani olduğundan, mecburen içindeki gerçek kadınla beraber, muhtemelen ona en yakın olan erkek tarafından öldürülür, cadı sonsuza (!) kadar yok edilir ve senaryoda herkes huzura kavuşur… İş ki kastrasyonumuz erkeklere başka bir zeval gelmeden tamamlansın. Davetsiz (The Wrecthed) bu anlamda işlevini tamamen yerine getiriyor. Hatta senaryo, filmin güçlü kadın olarak çizilen tüm karakterlerini bir şekilde çembere alarak çıtayı bir üst seviyeye dahi çıkarıyor. Tüm bu saydığımız eleştirileri görmezden gelip bir tür meraklısı olarak seyrederseniz, iyi bir film bile diyebilirsiniz.
Oyunculuklar da doğal biçimde yukarıda çizdiğimiz şemayı besleyerek akıyor. Ergen Ben’imiz kendisine tanınan alanda başrolü elinden geldiğince sırtlıyor; fakat filmin esas performansı -cadı da dahil olmak üzere- aslında kadınlar. İçlerine cadı kaçan ‘femme fatal’ler Zarah Mahler ve Azie Tesfai tam da böyle bir filmde olması gerektiği gibi; Piper Curda ise bir başka tekrarlanan klişe olan erkek Fatma/hatun kanka kontenjanını layıkıyla dolduruyor. Bir salın artık şu stereotipleri, ne olur…
Uzun lafı kısası, fantastik cadımız da dahil karakter motivasyonlarının altı tam doldurulsa çok daha iyi işlenebilecek bir film olabilirdi Davetsiz. Kafada bıraktığı cevapsız sorulara rağmen sinema salonunda korku filmi seyretmeyi özleyenler açısından görselliği ve ses tasarımı için şans verilebilecek bir yapım. Hatta finale doğru, bir devam filmine dahi işaret ediyor olabilir...
Sinemayla ve sağlıkla kalın!