Hesabım
    Ma Rainey: Blues'un Annesi
    Ortalama puan
    3,2
    5 Puanlama
    Ma Rainey: Blues'un Annesi hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Kanun K.
    Kanun K.

    9 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    15 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    August Wilson sever misiniz? Belki oyunlarını izleme şansı bulamamış olabilirsiniz ama sinemaya uyarlanan iki hikayesinden biri olan Ma Rainey’s Black Bottom’ı izlerken zamanın nasıl geçtiğini fark edemeyeceksiniz. August Wilson dendiğinde Ma Rainey’s Black Bottom’ın yanısıra akla “Fences”, “Jitney”, “Joe Turner’s Come and Gone”, “Two Trains Running”, “Radio Golf”, “King Hedley II” oyunları gelir. Wilson’ın oyunlarının büyük bölümü bir tek sahnede geçer ve inanılmaz derin monologlar vardır. Dolayısıyla da büyük oyunculuk ister. 2017’de en iyi film dahil 4 dalda Oscar’a aday olup En İyi Kadın Oyuncu dalında Viola Davis’in akıllara kazınan Rose Maxson performansıyla bir adet de olsa Oscar eve götüren Fences ile August Wilson’a hak ettiği değer belki de sinema sayesinde verilmeye başlanmıştı. Bu sene de “Giving Voice” belgeseli ve “Ma Rainey’s Black Bottom” ile devam ediyor. Yalnızca ABD’den değil tüm dünyadan bahsediyorum bu arada.

    August Wilson’ın oyunlarına büyük oranda siyahilerin yaşadığı zulümler ve kadına verilmesi gereken değerler konu olurken bu oyunlarda bir yandan da küçük meselelerin nasıl büyük bir mevzu haline geldiğini görürüz. Tiyatrodan uyarlanan Ma Rainey’s Black Bottom’da blues müziğin annesi olarak bilinen –kraliçesi değil annesi dikkatinizi çekerim- Ma Rainey (Viola Davis), yeni bir albüm hazırlığındadır. Rainey, albüm hazırlığı için Chicago’daki bir kayıt stüdyosunda grubuyla bir araya gelir. Rainey, bu sırada menajeri ve yapımcısıyla kendi müziğinin ne şekilde olması gerektiği konusunda bir irade savaşına girer. Bu toplanma ve kayıt süresince Ma Rainey ve grup arasında konuşulanlar ve yaşananlar gerilimin gittikçe yükselmesine neden olur.

    Yönetmenliğini daha önce benzeri bir film yapmamış sürpriz bir isim olan George C. Wolfe üstleniyor. Wolfe’u “The Devil Wears Prada” ve “Nights in Rodante” gibi filmlerden tanıyoruz. Haliyle de bu filmi izleyince şaşırıyoruz. Ancak tamamen farklı, monologlara dayalı tiyatral bir tarzda da ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz ve alkışın en büyüğünü hak ediyor.

    Filmde komedi unsuru dozunda ve yer yer büyük drama görüyoruz ki, dediğim gibi monologlara dayalı bu filmde inanılmaz oyunculuklara şahit oluyoruz. Levee rolüyle Chadwick Boseman ve Ma rolüyle Viola Davis’e geçmeden önce Fear the Walking Dead ile ünlenen ve Cutler karakterine hayat veren Colman Domingo’dan biraz bahsetmek istiyorum. Domingo bu filmde Ma’nın arkasındaki blues grubunun sözü geçen üyesi trombon sanatçısı Cutler. Oldukça güler yüzlü, her türlü durumu alttan almayı bilen bir karaktere sahip gözüküyor ancak Levee’nin –geçmişte yaşadıklarının da etkisiyle- asi ve anarşist davranışları karşısında zaman geçtikçe dolduğunu görüyoruz ve Levee’nin din, tanrı hakkındaki sözleri ve “inançsız” tavırlarından sonra bir noktada kendini kontrol edemiyor. (Zombilere karşı bile bu kadar sinirlendiğini görmemiştik Domingo’nun.) Bu iki farklı tavrı izlerken gerilimi fazlasıyla hissediyoruz. Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ı için oldukça iyi bir aday.

    Viola Davis, blues sanatçısı Ma Rainey rolüne bürünmemiş, direkt öyle doğmuş resmen. Birçok filmini izleyen biri olarak kadın aktrisler arasında gördüğüm en iyi method oyuncusu olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ma Rainey siyahi olmasından dolayı beyazların aslında onu umursamadığını ve kayıt stüdyosunun da sadece sesi için onun kaprislerine katlandığının farkında ve bu durumu kullanıyor ancak onu suçlamak mümkün değil. Sadece bakışlarıyla bile emir verebilen bir kadın ve tek bir isteği dahi yerine getirilmezse ültimatom gücüne sahip. Beyazların stüdyosunda Siyahi bir kraliçe! Viola Davis bu filmle de şimdiden Oscar’a göz kırpıyor.

    Ve son olarak 28 Ağustos 2020’de hayatını kaybeden ve bütün dünyanın bu filmdeki rolü için zayıfladığını sandığı Chadwick Boseman. Levee rolünde hayatın kendisiyle bir savaş halinde. Geçmişinde ailesi ve kendisinin başına gelenleri bir türlü atlatamamış iyi bir trompet sanatçısı Levee asi bir kişiliğe sahip. Müzikte başarılı olmak ve kendi orkestrasını kurmak istiyor, Ma’nın egosunu hiçe sayıyor, onu umursamıyor hatta daha da ileri gidiyor... Chadwick Boseman son rolünde izleyiciyi ağlatacak bir oyunculuk sergilemiş. Onu “Black Panther” olarak sevdiniz belki ama “21 Bridges”, “Marshall”, “42” gibi filmlerde yalnızca bir süper kahraman olmadığını gösterdi bize. O iyi bir oyuncuydu ama her şeyden önce de iyi bir insandı. Bu son filmiyle de ona olan saygımızı bir kez daha gösteriyoruz; ayakta alkışlıyoruz.

    Huzur içinde yat Wakanda Kralı...

    Kanun Kalkan.
    selen
    selen

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    31 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Sanatsal değeri çok yüksek bir film. Oyunculuklar gerçekten çok başarılı. Özellikle Viola Davis'in ve Chadwick Boseman'ın oyunculukları filmi göklere çıkarmış. Film genellikle diyaloglardan oluşuyor ve vermek istediği mesajı gayet başarılı bir şekilde izleyiciye aktarabilmiş. Ama aksiyon ve macera arayanlar için çok uygun bir film değil. Ben beğendim. Bu yıl rahatlıkla oscar kazanabilecek bir film.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    26 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Ruben Santiago-Hudson tarafından August Wilson’ın “The Pittsburgh Cycle” olarak bilinen on oyunluk tiyatro serisinin aynı isimli olanından (1984) uyarlanarak yazılan “Ma Rainey's Black Bottom”, George C. Wolfe’nin yönetmen koltuğunda oturduğu “şaşırtıcı” bir drama…

    Yoruma geçmeden, filmin yapımcılarından Denzel Washington’ın yönettiği ve başrolünde de oynadığı “Fences” ın (2016) senaryosunun da aynı August Wilson tarafından kendi tiyatro oyunundan (1985) uyarlandığını da belirtmiş olalım…

    Yani Washington, gözleri kapalı atlamamış 30 milyon dolar bütçe ile çekilen ve eleştirmenlerce, en azından bir Academy Ödülüne aday olacağı düşünülen bu yeni projeye…

    Filme gelince…

    Ma’nın (1886 – 1939) öyküsünün çok kısa bir bölümünün gözler önüne serildiği film, “Blues’un Anası” unvanına sahip olan Gertrude "Ma" Rainey’in (Viola Davis):

    Aralarında trompet de Levee Green (Chadwick Boseman), trombon ve gitar da Cutler (Colman Domingo), piyano da Toledo (Glynn Turman) ve kontrbas da Slow Drag (Michael Potts) gibi müzisyenlerin bulunduğu orkestrasıyla birlikte Georgia’daki turnesinin Barnesville ayağındaki sahne şovu ile başlar…

    Tabii yıl 1927…

    Aynı ekip bir kez daha sahnede…

    Yalnız bu sefer Ma ile Levee’nin adı konulmamış “gizli çatışmalarına” açıktan tanıklık da edebiliyoruz…

    Ve derken Chicago’dayız…

    Dört şarkılık plak çalışmasının kayıtlarının yapılacağı stüdyoda, Ma’nın menajeri Irvin (Jeremy Shamos) yapılan hazırlıkları gözden geçirmektedir…

    Toledo, Cutler ve Slow Drag tam zamanında gelirler mekâna…

    Ardından elinde yeni aldığı pabuçları ile trompetçi Levee’de damlar…

    İcra edilecek şarkılar arasında, iki farklı versiyonu olan “Black Bottom” da bulunmakta olup bunlardan birisinin aranjörü, stüdyonun sahibi Mel Sturdyvant (Jonny Coyne) için hareketli şarkılar da besteleyen Levee’dir…

    Cutler ve Levee provada, çalacakları parçanın versiyonu üzerinde tartışırlar…

    Irvin’in de işaret ettiği gibi Levee, kendi versiyonunun daha iyi olduğunu söylerken Cutler, nihai kararı Ma’nın vereceğini, onun da asla kendisinin versiyonunun olamayacağını iddia eder…

    Stüdyoya, yeğeni Sylvester’ın (Dusan Brown) kullandığı özel aracı ile gitmekte olan Ma’nın yanında genç kız arkadaşı Dussie Mae’de (Taylour Paige) yer almaktadır…

    Tam vardıklarında, stüdyonun önünde talihsiz bir trafik kazası olur ve Ma ile bir polis memuru (Joshua Harto) arasında ciddi bir sürtüşme yaşanır…

    Neyse Irvin tam zamanında müdahale eder de olay büyümeden kapatılır…

    Fakat bu sahnelerde yaşananlar bile Ma’nın “dediğim dedik” kişilik yapısı hakkında izleyiciye yeterli bilgiyi vermektedir…

    Aynı şeyi Ma, Irvin’in tüm ısrarına rağmen Cutler’ı haklı çıkaracak bir biçimde “Black Bottom”ın versiyon tercihinde de yapar…

    Levee’den pek hazzetmeyen Ma şarkının, eski versiyonunu seslendirecektir…

    Ma, müzakereye de açık olmayan bu versiyon seçimi hususunu daha fazla uzatmadan son noktayı koyar…

    Sturdyvant’a, “Evet efendim” diye hitap ettiği için beyazlardan korkuyor diyerek kafa buldukları Levee, müzisyen arkadaşlarına henüz sekiz yaşındayken başına gelen ve herkesin ağzını açık bırakan bir vakayı anlatır…

    Hepsi bu kadar mı?

    Olur mu hiç…

    Film daha yeni başlıyor…

    Şu ana kadar sadece ana karakterleri tanıdık…

    Geride izleyenleri şaşkınlıktan şoka sokacak peş peşe gelen bomba gelişmeler, hazır sırasını bekliyor olacak…

    Özellikle de Chadwick Boseman’in sıra dışı performansının yanı sıra Levee üzerinden din ve tanrı ile yapılan hesaplaşmayı da kaçırmamanızı öneririz…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Sinefillere bu Netflix filminin, yine aynı platform da yayınlanan 31 dakikalık “Ma Rainey's Black Bottom: A Legacy Brought to Screen” isimli bir yapım belgeselinin olduğunu da hatırlatmak isteriz…
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top