Senaryosunu, Annie Ernaux'nun aynı isimli romanından (2000) uyarlayarak yönetmen koltuğunda oturan Audrey Diwan ile birlikte Marcia Romano ve Anne Berest'in yazdıkları "L'événement / Happening"; kimi sahnelerinde, aynen Cristian Mungiu'nun 1980'li yılların Romanya'sından sıra dışı bir kesit sergilediği "4 luni, 3 saptamâni si 2 zile / 4 Months, 3 Weeks & 2 Days" deki (2007) kadar "irkilerek" dehşete kapılacağınızı tahmin ettiğimiz şahane bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, dünya prömiyeri 6 Eylül 2021 tarihinde Venedik Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve görüntü yönetmeni Laurent Tangy'nin:
Her ne kadar "siyah - beyaz" olmasa da; 95 yıldır Oscar Ödüllerini dağıtan Academy'nin (Academy of Motion Picture Arts and Sciences / Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi) 1932 yılında standart haline getirdiği 1.37 : 1 (aspect ratio) oranlarındaki görüntü teknolojisiyle, 35 mm film kullanmak suretiyle çekerek damgasını vurduğu ve kamerasıyla başrol karakteri Anne'ı canlandıran Romanya kökenli "ümit vadeden" Fransız oyuncu Anamaria Vartolomei'yi sürekli olarak yakın takibe aldığı bu Fransız filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- 1963 Fransa -
Yirmi üç yaşındaki Anne Duchesne, Hélène (Luàna Bajrami) ve Brigitte (Louise Orry-Diquéro) isimli üç genç kız; erkeklerin kız tavlamak amacıyla takıldıkları, akşamki dansa giderler...
Ki, edebiyat fakültesinde sınıf arkadaşı olup sıklıkla aralarına Jean'ı da (Kacey Mottet Klein) alan bu üç kafadar; derslerin yanı sıra üniversitedeki boş saatlerinde de birbirlerinden ayrılmamaktadırlar...
Ancak "adet / regl" olup olmadığını anlamak amacıyla külotunun içini kontrol edip 3. hafta da ajandasına, "halen bir şey yok" yazması sebebiyle; geçmişini ve ilişkilerini bilmesek de, Anne'in başının dertte olduğunu anlayıveriyoruz...
***
Derken...
Geçen dakikalar içinde biz, annesi Gabrielle (Sandrine Bonnaire) ile babası Jacques'ın (Eric Verdin), küçük bir restoran bar işlettiklerini öğrenirken; Anne'da Dr. Ravinsky'nin (Fabrizio Rongione) ağzından, hamile olduğunu duyacak ve ondan kendisine yardımcı olmasını isteyecektir...
Ama o yıllarda bu, yasal olarak imkansızdır...
Zira Fransa'da kürtaj yasak olup hem yapan hem de yaptıran direkt hapishaneyi boylamaktadır...
***
Daha sıklıkla acıkmaya ve kaldığı öğrenci yurdundaki kızların yemeklerini de gizlice aşırmaya başlayan Anne, 4. hafta da; telefon rehberinden adresine ulaştığı, Dr. Guimet'ye (François Loriquet) başvurur...
Kürtaj yapmayı reddeden doktor reçeteye, adet görmesini sağlayacak bir ilaç yazarak Anne'i gönderir...
Böylelikle de; aslında kendisi de, fanatik bir kürtaj karşıtı olan bu doktor, Anne'i kandırmıştır...
Neden mi?
İzlemeye devam ettiğiniz de, "doğruymuş" diyeceksiniz...
***
Neyse...
Diğer kızlar, özellikle de Brigitte, erkeklerle fantastik ilişki hayalleri kurup (Anne'in içinde bulunduğu duruma düşmemek gayesiyle) mecburen mastürbasyon ile yetinmek zorunda kalırken; hamileliğinin 5. haftasında, çaresizlikten eli kolu bağlı olan Anne'ın kusma nöbetleri de başlamıştır...
***
Nihayetinde yardım için Jean'a başvuran ve kimden hamile kaldığını da ona anlatan Anne'ın aldığı karşılık, "Nasılsa hamilesin, bir de ben kullanayım..." dercesine olur...
Yani işler hiç de Anne'ın istediği biçimde yürümemektedir...
***
7. hafta...
Edebiyat eğitmeni Profesör Bornec'i (Pio Marmaï) hayal kırıklığına uğratan Anne, artık derslerinde de başarısız olmaktadır...
***
Çok geçmez...
Hélène ile Brigitte'de Anne'ın hamile olduğunu öğrenirler...
Fakat onların da elinden hiçbir şey gelmez...
***
Uzatmayalım...
Günler ilerledikçe sinirleri iyice bozulmakta olan Anne durumunu; kendisini hamile bırakan Bordeaux'lu siyaset bilimi öğrencisi Maxime'e de (Julien Frison) telefonla bildirir ve ardından da çakmakla kızdırdığı bir örgü şişinin yardımıyla düşük yapmaya çalışır...
Dakika 51...
Geride sizleri, Fransa örneği üzerinden, kürtaj yasağı aracılığıyla, kadınların kendi bedenlerine sahip çıkmalarının engellenmesinin yol açtığı sorunların, düşük olduğu her halinden belli olan bütçesine rağmen çarpıcı bir kurgu ile gözler önüne serildiği; ilgi çekici temposunun önünü açtığı, gittikçe kabarmaya devam eden hararetin, tek bir saniyede dahi azalmayacağı, 49 dakikalık doyurucu bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,