Senaryosunu da, Tobias Lindholm ile birlikte yazan Thomas Vinterberg'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Druk / Another Round”; sosyal içicilik ile küfelik oluncaya kadar içmek arasındaki farkın gözler önüne serildiği, son derece çarpıcı bir "kara mizah (dark comedy)" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 5.2 milyon dolar gibi oldukça düşük bir bütçeyle çekilmesine karşın; Danimarka adına yarıştığı Academy Ödülleri gecesinde "En İyi Uluslararası Film" ve aynı yılın muhteşem bir BAFTA galası akşamında da "İngilizce Olmayan En İyi Film" kategorilerindeki ödülleri kazanmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film, Danimarkalı filozof ve teolog Søren Kierkegaard'ın, aşağıdaki dörtlüğü ile başlar:
"Gençlik nedir?
Bir rüya
Aşk nedir?
O rüyada gördüğün şey"
***
Tarih öğretmeni Martin (Mads Mikkelsen), beden eğitimi öğretmeni Tommy (Thomas Bo Larsen), müzik öğretmeni Peter (Lars Ranthe) ve psikoloji öğretmeni Nikolaj (Magnus Millang); aynı lisede, birlikte görev yapan dört yakın arkadaştır...
***
Bunlardan Anika (Maria Bonnevie) ile evli olan Martin'in, kendini yaşlanmış ve sıkıcı bir koca haline gelmiş olmasını hissetmesinin yanı sıra üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencileriyle onlarının velileri olan ebeveyneleri de; bu sınavlar öncesinde yetersiz buldukları Martin'den, yerini bir başka öğretmene terk etmesini istemektedirler...
***
İşte tam da bu karamsar ruh haliyle Martin, Nikolaj'ın 40. doğum günü kutlamasına gitmeye hazırlanırken; hastanedeki gece nöbetini tutacak olacak olan Anika, oğulları Jonas (Magnus Sjørup) ile Kasper'e (Silas Cornelius Van) dolaptaki pizzayı yemelerini tembihlemektedir...
***
Derken...
Tüm müşterilerinin gülüp oynadıkları bir restoranda biraraya gelen dört kafadardan, doğum günü çocuğu Nikolaj; Norveçli psikiyatrist ve psikoterapist Finn Skårderud'un, alkollü içki içmenin hassas bir davranış şekli olduğunu ifade ettiğini belirtir...
Zira aynı Skårderud:
İnsanın kanındaki alkol oranının, olması gerekenden %0,05 daha az olduğunu iddia etmektedir...
Ki bu da, söz konusu alkol oranının hep aynı seviyede tutulması gayesiyle:
Süreklilik kazanan düzenli bir devri daimle tüketilmesi gereken, bir iki bardak şaraba tekabül etmekte olup; insanın kendini, daha rahat, özgüvenli, neşeli, daha açık ve cesur hissetmesini de sağlamaktadır...
***
Tam da bu nokta da, masadaki mevzu dönüp dolaşıp Martin'in; okulda, kendisini istemeyen öğrencileri karşısında düştüğü can sıkıcı durumuna gelir...
Nikolaj'a göre heyecanını yitirmiş olan Martin, özgüven eksikliği de çekmektedir...
***
Bütün bu konuşmalar, araç kullanması sebebiyle o ana kadar ağzına tek bir damla içki dahi koymamış olan Martin'in; aperatif olarak masaya getirilen havyarın yanında servis edilen Imperium marka Rus votkasıyla başlayıp, ana yemekteki (şarap cennetlerinden biri olarak kabul edilen) Burgonya şarabıyla devam etmesiyle sonuçlanır...
Elbette bu içki faslı Martin'in, dilinin çözülerek karısı Anika ile artık yaşayamadıkları birlikteliklerini anlatmasına da neden olurken; Tommy'de, gençliğinde yakışıklı bir delikanlı olan Martin'in, caz dansı dersleri aldığı günleri anımsatmasının önünü de açacaktır...
***
Ertesi sabah...
Okula gider gitmez tuvalete dalan Martin, çantasından çıkardığı küçük bir şişe Smirnoff'u, kafasına dikerek birkaç yudum almasının ardından; tarzı olmamasına rağmen koridorda selamladığı Müdür'ün (Susse Wold) şaşkın bakışları arasında öğrencilerinin beklediği dersliğine / sınıfına doğru yola koyulur...
Ders saatleri bitimindeyse, otomobil kullanamayacak derecede alkollü olan Martin'i de aracına alan Nikolaj; yolda telefonla aradıkları, Tommy'nin evine doğru uzanıverirler...
Zaten toplanma haberini duyan Peter'da, kendilerine katılmıştır...
***
Finn Skårderud'un, %0,05 lik alkol oranı hipotezini test eden dört kafadar; Ernst Hemingway örneğinden yola çıkarak, gündüzleri içme kararı alırlar...
Çünkü sözünü ettikleri Hemingway'de, ertesi gün "ayıklık ile çakırkeyiflik" arasındaki bir kafayla roman yazabilmek amacıyla; akşam saat sekiz olduğunda, demlenmeye bir son verirmiş...
***
Aralarında kesin bir mütekabata varan bizimkiler de, Hemingway'in izlediği yöntemi kabullenerek esas almak suretiyle sadece mesai saatleri içinde alkol kullanacaklardır...
Yani akşam saatleriyle hafta sonları, test süresinin dışında kalacak...
Ve...
Böylelikle de, alkolün; psikololoji, psiko - retorik ve konuşma üzerindeki etkileriyle artırdığı düşünülen sosyal ve profesyonel performans da incelenmiş olacaktır...
***
Kahvaltı sonrasında alkolle içiçe olunan ilk günün sonuçları, herkes açısından son derece mükemmel hatta neredeyse etkileyici düzeydedir...
Mesela Peter'ın piyanosunu çalış tarzı dahi tamamen değişmiştir...
Her ne kadar, Tommy'nin okulun deposuna sakladığı bir içki şişesi, okuldaki görevli tarafından tespit edilerek yakalanmış olsa da; hiç kimse, tavırlarında göze batacak düzeyde bir değişiklik olmaması nedeniyle onlardan şüphelenmemiştir...
O yüzden de Martin, alkolün dozajını daha da artırmayı önerince; diğer üçü de, bu teklife balıklama atlamışlardır...
Öyle olunca da şimdi, kişiye göre değişen seviyedeki günlük promil alkol tüketim seviyesinin; mesleki ve sosyal performansın en üst seviyesine ulaşmak ve alkolün psikolojik, psiko - retorik etkileri hakkında kanıt toplamak için başlanılmış olan testin, ikinci aşamasına geçilmiştir...
Dakika 46...
Vizyona girdiği yıl, Covid - 19 salgınının olmazsa olmazlarından "maske - mesafe - hijyen ve mRNA kökenli aşı" önlemleri bağlamında sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanında sizleri, finaline Mads Mikkelsen'in dansının damgasını vuracağı; 71 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,