Hesabım
    Cemil Şov
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Cemil Şov

    Hayaller Yeşilçam, peki ya gerçekler?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Prömiyerini 40. İstanbul Film Festivali’nin açık hava gösterimlerinde yapan ve Altın Lale için ulusal yarışma kategorisinde yarışan Cemil Şov, gezdiği festivaller ve aldığı ödüllerden sonra bu 5 Kasım Cuma günü vizyona giriyor. Adana Film Festivali’nde seyretme şansı bulduğum, bol Yeşilçam nostaljisi ile kara mizahın sınırlarını zorlayan yapım, yılın dramatik komedi türündeki birkaç en iyi işinden biri. Zaten bu kategoride hakkı verilerek kaç film üretiliyor ki…

    Yönetmenliğini ve senaristliğini Barış Sarhan’ın üstlendiği Cemil Şov, grafik tasarımı ve sanat yönetimi geçmişi olan Sarhan’ın ilk uzun metrajlı filmi. Yönetmenin özgeçmişi neredeyse filmin geneline sirayet etmiş diyebiliriz; zira bu yapımda biçim ve görsellik ana karakter Cemil ile başrolü paylaşıyor. Dikkatli sinefiller aslında bu filmi ilk kez de duymuyor. Yönetmenin 2015 tarihli ve 35. İstanbul Film Festivali’nden mansiyon ödülü alan aynı adlı kısa filmi Cemil Şov, uzun metraj için bir deneme-yanılma tahtası olmuş diyebiliriz. Sarhan, kısa metraj Cemil Şov ile senaryo akışında ne yapması gerektiğini, AVM’lerde yakaladığı o tezatlık ikilemini nasıl kullanması gerektiğini ve dahası Cemil’i ne kadar eğip bükebileceğini deneyimlemiş. Bu anlamda senaryo yazım sürecinin demlenmesi ve birden çok draft yazılması gayet makul olmuş.

    Cemil Şov adından da anlaşıldığı üzere, Ozan Çelik’in müthiş bir emekle ortaya koyduğu baş karakter Cemil’i merkezine alarak, karakter hikayeleri arası bir çatı kurguluyor. Oyuncu olma sevdasında başına gelen tüm talihsizlikleri, ‘başarıya giden her yol mubahtır’ düsturuna çeviren Cemil odaklı seyrettiğimiz hikaye, birden çok katmana sahip. Öncelikle Sarhan’ın çıkış noktası olarak bellediği renkli, cıvıl cıvıl AVM’lerin “sadece personel” yazan kapılarından girdiğimizde karşılaştığımız gri ve donuk bir dünya ile karşılıyor bizi film. Bu, AVM’de güvenlik elemanı olarak çalışan Cemil’in aslında gerçek dünyası. Kapının ardında ise aktör olmak için çabaladığı rengarenk bir hayat var. Tıpkı AVM’nin önü ve arkası gibi ikiye bölünmüş halde. Cemil’in kendisini bir deneme çekiminde beğendirme çabası, ilginç bir tesadüfle AVM’nin danışma masasında görevli olan havalı Burcu (Nesrin Cavadzade) karakteri ile kesişmesine vesile oluyor. Aslında aynı bina, aynı firma içinde çalışan ama yaşamları siyah-beyaz kadar zıt iki karakter Burcu ve Cemil.

    Cemil, ‘bir şekilde’ eski Yeşilçam aktörü Turgay Göral’a (Fuat Kökek) ulaşmaya ve onun filmleriyle oyunculuğunu geliştirmenin peşine düşünce, filmin ana örgüsü de ağlarını örüyor. Kendisini geliştirmek için çok çalışıyor Cemil ya da o öyle olduğunu sanarken, resmen ikinci bir kişilik yaratıyor kendisine. Bu sürecin seyirci açısından bonusu ise 1950’ler-60’lar sineması ile günümüz arasında bir zaman tüneline girmek. Filmin sanat ve görüntü yönetimi açısından zirveye oynadığı sahneler de Turgay Göral’ın gençliği (Başar Alemdar) öncülüğünde bir geçmişe ışınlanıp bir geri geldiğimiz akışta karşımıza çıkıyor. Yeşilçam parodisi yapmadan dönem filmlerini afişlerine kadar yeniden –ama farklı kopyalarla- canlandıran Cemil Şov kurgusal vs. gerçek ayrımını –final de dahil olmak üzere- seyirci nezdinde iyice flulaştırıyor. Bu becerinin 40. İstanbul Film Festivali’nde kurgu ödülüyle de desteklendiğini hatırlatalım.

    Öte yandan, hikaye örgüsü Burcu karakterinin de ciddi manada dönüşümüne aracılık ediyor. Bu anlamda benzerlerinden ayrıldığını dile getirebiliriz zira baş karakterin adıyla müsemma yapımlarda genellikle yan karakterler ana hikayeyi beslemek ve yüceltmek için ortada salınırlar, onların alt metinleri çoğunlukla göz ardı edilir. Fakat Sarhan hikayede bariz ağırlığı olan Burcu’yu da es geçmiyor, onun da altını iyi doldurarak eril ağırlıklı akan öykünün dengesini iyi kuruyor. Özetle kadın karakter bu filmde süs malzemesi değil, yaşayan bir insan.

    28. Uluslararası Adana Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ile taçlanan Ozan Çelik’in müthiş performansı tüm filmi sırtlıyor gibi görünse de aslında Turgay Göral’ın gençliğini canlandıran Başar Alemdar ve Burcu’nun yaşadığı tüm değişimi perdeye taşıyan Nesrin Cavadzade de filmin çıtasını bariz biçimde destekliyor. Alican Yücesoy’a da ‘kötü adam’ oynamak yakışıyor. Onun canlandırdığı Zafer karakterinin dahi finale doğru bir değişim döngüsü mevcut. Belki filmin tek olumsuz noktası olarak yan hikayelerin çeşitliliği filmin ana eksenini biraz kaydırıyor diyebiliriz; bazıları derinleşmese de sistemsel sorunlara birden çok eleştiri var zira senaryoda. Bu, Yeşilçam zaman tüneline seri biçimde girip çıkan seyircinin odağını biraz şaşırmasına neden olabilir.

    Yolunu gözlediğimiz yerli festival filmleri, kış sezonuyla beraber vizyon takviminde bir bir yerini alıyor. Biçimsel ve teknik açıdan tüm keyfini beyaz perdede alacağınız Cemil Şov filmini mutlaka sinemada seyredin; zira seyircilerin filmlere, salonların da seyircilere ihtiyacı var.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top