Öldüren Oyun eleştirileri

Senaryosunu, uzun metrajlı bir sinema filmi için bu işe ilk kez yeltenen sinema çömezi Damien Ober'in yazdığı ve yönetmen koltuğunda da, ondan pek de farklı bir sinema geçmişi bulunmayan Scooter Corkle'nin oturmakta olduğu “The Friendship Game”; gizemini son anına kadar koruyarak, beklenmedik bir korku gerilim atmosferi oluşturulmaya çalışılmış enteresan bir drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçe ve aklı başındaki orta karar bir sinemacının vizyonundan büsbütün uzakta çekildiği her halinden belli olan; Kanada yapımı bu bağımsız (indie) filme biraz daha yakından bakalım...

***

Sokak boyunca uzanan evler arasında kalmış bir bahçede yapılan, kermesi andıran bir açık hava pazarında, alışveriş için eşyaların arasında dolanmakta olan Cotton Allen'a (Kaitlyn Santa Juana); "Arkadaşlarını iyi tanır mısın?" diye seslenen yaşlı bir kadın satıcı (Miriam Smith), "Bu bir oyun, bir dostluk oyunu... Arkadaşlarla, gerçek arkadaşlarla oynanır..." diye de konuşmasını sürdürür...

Bunun üzerine...

Cotton da, "Nasıl yani? Gerçek arkadaşlar derken?" diyerek söylenenleri anlamadığını belirtirken...

Aynı yaşlı kadın sözüne, işaret ettiği; "Objenin göstereceği şey budur... Dostluğunuzu sınar... Dostluğunuz biterse, hayatta kalamazsınız..." şeklinde devam eder...

Yetmez...

"Bu şey ne?" diye soran Zooza (Peyton List), yanlarına yaklaştığında da kadın:

"Etrafına oturun... Her biriniz parmak uçlarını üstüne koyun...

Her biriniz ona doğruyu söyleyin... En derin, en içten arzunuzu...

Dostluğunuz bundan sağ çıkarsa, sonsuza dek arkadaş kalırsınız..."biçiminde de sözlerini tamamlar...

***

Derken...

Bir evin salonunun ortasında, yerde oturmakta olan Zooza, Cotton Allen, Rob "Robbie" Plattier (Brendan Meyer) ve Courtney (Kelcey Mawema); satın alınan objenin başına geçmiş, parmaklarını da üzerine koymuşlardır...

Yaz tatilinde bir araya gelmiş olan bu dört gencin şimdi yapmaları gereken tek şey ise; "en derin ve en içten arzularını", birer birer sıralamalarıdır...

***

Artık her nedense, söz konusu oyunun oynanacağı evdeki odaya yerleştirilmiş aleni bir kamera sayesinde...

Bütün bu olan bitenleri, annesi Donna Means'e (Annette Reilly) göre aslında gündüz kampında bulunması gereken Kyle Jr. da (Dylan Schombing); bilgisayarında adım adım izleyebilmektedir...

***

Oyuna...

"Kendimizi kaptırdık gidiyoruz... Lise, üniversite, iş, aile hayatına... Bir gün uyanıp bir bakacağız ki, anne baba olmuşuz..."

Ve özellikle de...

"Umarım bu gerçeklikten kurtulabiliriz" diyen Cotton başlar...

***

Başlar başlamaz da kendilerini; insanların vur patlasın çal oynasın tarzda, çılgınca eğlenmekte oldukları bir parti de bulurlar...

Bir yanda, dışarıda park etmiş bir aracın içinde tesadüfen görerek aldığı, tütününe esrar ilave edilmiş sigarayı, çakmağı olmadığı için yakıp da içemeyen Courtney; diğer yanda da, endişeli gözlerle Robbie ile Zooza'yı arayan Cotton...

Courtney'in de, Robbie ile Zooza'nın nerede olduklarını bilmediğini anlayan Cotton; yeniden partinin yapılmakta olduğu iç mekana döner...

Ancak onları boş bir odaya çekilmiş, alt alta üst üste sevişirlerken gördüğünde de; hayal kırıklığına uğrayarak afallayan Cotton soluğu, kendini içene atacağı minibüste alır...

O andan itibaren de...

On yedi yaşındaki Cotton Allen, kayıplara karışarak ortalıktan yok olur...

***

Sıradaki "en derin ve en içten arzu", Zooza'nınkidir...

Onun ağzından herhangi bir şey duyulmadan, yeniden Cotton'ın kayıplara karıştığı parti ortamına geçilir...

Geçilir geçilmez de...

Zooza ile Robbie arasındaki, uzay, evren, sonsuzluk vs. gibi anlamsız bir sohbet sonrasında; Cotton'ın da tanıklık edip ardından da kaybolduğu, sevişme kısmına başlanılır...

Ama aniden...

Robbie'nin prezervatifinin yırtıldığını fark eden Zooza, panikle fırlayarak tuvalete doğru koşuşturur...

Dakika 20...

Şu ana kadar...

İnanılmaz oranda sabır göstererek seyredip, sizler için yorumlamaya çalışmış olsak da; bundan fazlasına katlanmak zorunda olmadığımızı düşünerek, anlatımımızı burada noktalıyoruz...

Kesinlikle zaman kaybı olduğunu gördüğümüz, kurgusundan kamera ve ışık kullanımına kadar her şeyin berbat olduğu çıplak gözle tespit edilebilen filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ilk 20 dakikası kadar gereksiz ve "Sakın yaklaşmayın!" şeklindeki bir cesaretle de uyaracağımız, dökülmeyi sürdürecek olan 67 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

hayatımda izlediğim en kötü filmlerden birisiydi. konu yok, kurgu yok, oyunculuk sıfır. 1 buçuk saatim çöp oldu. kesinlikle tavsiye etmiyorum.

Hayatim boyunca izledigim en kötü film aynı dejavu gibi bir sahneyi 50 kere izledik film boyunca sadece 1kere ekrana bir anda kiz geldi gerisi sevisme öpüşme bos zaman kaybı

Gidin evinizde Flash tv izleyin, sırlar dünyası izleyin, kısmetse olur izleyin daha iyi. Film çıkısı para iadesi talep edecektim, siz hiç mi sattığınız filmi izlemediniz diye hdjdskks😬

guzel bir film beyendim wowwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww nasi. ya voyle bu film yokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk