Hesabım
    Baba
    Ortalama puan
    3,8
    yayın
    • Hurriyet
    • Habertürk
    • T24

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    ‘Baba’ya dönersek; Zeller’ın yapıtı ilk elde ‘yaşlılık’ üzerine bir çalışma gibi görünse de aslında derdi ‘demans’ı anlatmak. Sinema elbette bu patikadan daha önce geçti ama bu hikâyenin özgünlüğü, yaşananları, gidip gelen zihni, bulanan dimağı, hafızanın (ya da aklın) kişiye dayattığı ‘oyun’ları karakterin cephesinden sunması. Biz seyirciyi bu girift denklemin bir parçası haline getirme yolunda gösterdiği sinematik güç de, filmin bir başka erdemi... Mesela Haneke’nin ‘Aşk’ı (Amour), demans bataklığında kaybolan eşinin ardından geride kalan bir adamın hem yaşlılıkla hem de yitip giden parçasının yokluğuyla başa çık(a)ma(ma) çabasını anlatıyordu. ‘Baba’ ise çizginin öte tarafından bakıyor meseleye ve bataklığın içinden manzaralar sunuyor seyircisine...

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Florian Zeller’in senaryo yazarı olarak tasarladığı hikâye kurgusu çok iyi işliyor. Yönetmenliğine baktığınızda bir ilk film olduğuna inanmak kolay değil. ‘Baba’ plan bağlantıları, mekân kullanımı, kadrajları ve her şeyiyle sağlam bir film. Görüntü yönetmeni Ben Smithard’ın iç mekânlarda çıkardığı iş de gayet iyi. Ne var ki, ‘Baba’ estetik olarak verdiği keyiften ziyade, demansın ne kadar ağır ve zor yaşandığını içimde hissetmemi sağlayan bir film olarak kalacak hafızamda. Film boyunca, en sevdiğiniz insanların hafıza kaybına yol açan hastalıkların pençesine düşmemesi için dua ediyorsunuz ister istemez... Öte yandan, demansın hasta yakınları için ne kadar ağır ve zor bir süreç olduğunu bir kez daha kavrıyor, onlara sabır diliyorsunuz. Tam da burada, Olivia Colman’ın duyarlı performansını anmak gerek. Ama hepimiz biliyoruz ki ‘Baba’ asıl olarak Anthony Hopkins’in mükemmel oyunculuğuyla anılacak… Hopkins, sadece öfkeyi, acıyı, şaşkınlığı değil, karakterin düştüğü her çıkmazda tutunacak bir dal arama duygusunu da çok iyi anlatıyor. Finalde tutunacak hiçbir dalı kalmadığında düştüğü hali gördüğümüzde, yaşadığı çaresizliği daha iyi anlıyoruz.

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Ve elbette usta oyuncu Anthony Hopkins, bizlere tam 84 yaşında görkemli bir kompozisyon sunuyor. Büyük yeteneğini bir kez daha kanıtlayarak...Ve böylece 1992 yılında unutulmaz Silence of the Lambs- Kuzuların Sessizliği adlı ünlü filmle aldığı Oscar’dan 30 yıl sonra bir ikincisini alıyor. Böylece ana oyuncu dallarında kazanan en yaşlı kişi olarak Oscar tarihine de geçiyor. Kızı Anne’da yine Oscar’lı Olivia Colman, diğer rollerde özellikle Imogen Poots ve Rufus Sewell da çok iyiler. Ludovico Einaudi imzalı müzik de çok iyi. Ama beni asıl şaşırtan iki kez dinletilen İngilizce bir şarkı oldu. Melodiyi çok iyi hatırlıyordum, ama ne olduğunu çıkaramadım. En son jeneriklere kadar: orada bunun Carmen operasını da besteleyen ünlü Fransız Georges Bizet’nin Les Pecheurs de Perle- İnci Avcıları operasının tanınmış melodisi olduğunu hatırladım. Müzikseverler kaçırmasın!...

    Eleştirinin tamamı için: T24
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top