Senaryosunu da, Jonathan Wakeham ile birlikte kaleme almasının yanı sıra İngilizce dilindeki ilk uzun metrajlı (debut) filmini de çeken Arjantinli sinemacı Damián Szifron'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Misanthrope / To Catch a Killer"; oldukça kanlı bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Szifron'un editörlüğünü de üstlendiği, düşük bütçe olanakları ile işlenen konuya hakim olanların hemen dikkatini celbedeceği, senaryosundaki teknik ve psikolojik aksaklıklara rağmen; kendini sonuna kadar izletebilen bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Baltimore'un kent merkezi Inner Harbour'daki yılbaşı akşamı kutlamalarında...
İnsanlar dans edip çılgınca eğlenirlerken...
Atılan havai fişeklerin patlamalarını, kendine ses perdesi olarak kullanan bir keskin nişancı...
Hedef aldığı insanları...
Rastgele vurarak öldürmekte...
***
Ve dolayısıyla...
Korkuyla iyice panikleyen insanlar da...
Sağa sola kaçışmaktadırlar...
***
Çok geçmez...
Kentte yaşanan silahlı saldırı haberi...
Polis merkezine ulaşır ulaşmaz...
Görevdeki memurlara yapılan G25 kodlu telsiz uyarısıyla...
Önemli olmayan işlere bakan tüm birimlerin, derhal Hopkins Plaza'ya gelmeleri istenir...
***
Zira...
O ana kadar vurulan 25 kurbandan 17'si hayatını kaybetmiştir...
***
İşte...
Fuzuli sayılabilecek olaylara müdahale etmekte olan bu memurlardan birisi de...
Alkol ruhsatı bulunmayan bir restorana, kesekağıdına koyduğu bir şişe içkiyi götürerek...
Sipariş ettiği yemeğin yanında kafaya diken kadın bir müşterinin (Laura Mitchell)...
Restorandan çıkartılması işlemiyle uğraşmakta olan Eleanor Falco'dur (Shailene Woodley)...
***
Anında talimata uyarak...
Söz konusu plazadaki...
Miller ailesinin (Karine Dion) dairesine koşup...
Onlara yardımcı olma gayreti içine düşen Eleanor...
***
Ardından da...
İçindeki dairelerden birinin havaya uçtuğunu gördüğü...
Ve...
Binadaki herkesin tahliye edilmekte olduğu...
Fairmont Residences'a koşturur...
***
Varır varmaz...
Binadan çıkanlardan birinin saldırgan olabileceği varsayımı ile tahliyeyi durdurmak girişiminde bulunsa da...
Diğer meslektaşı bu talebi reddettiği için...
O insanların suratlarını, cep telefonuna kaydetmekle yetinmek mecburiyetinde kalır...
***
Derken...
İtfaiye ile SWAT timleri de gelmiş...
Ve şimdi topluca herkes merdivenlerden koşarak...
An itibarıyla koridorlarını...
Nefes almayı zorlaştıracak kesiflikteki bir dumanın kapladığı binanın 17. katındaki...
Patlama ve yangının gerçekleştiği daireye yönelmiştir...
***
Neyse ki...
Maske takmayı akıl edemeyen Eleanor...
Dumandan zehirlenerek düşüp bayılsa da...
Bunca büyükçe bir felaketin ortasında...
Kapısı kırılarak içine girilen dairede kimseye rastlanılmaması...
Oldukça sevindirici olmuştur...
***
Aksi taktirde...
Kimsenin, o haldeki bir daireden...
Canlı olarak kurtulması...
Asla mümkün görünmemektedir...
***
Bina o vaziyette terk edilip...
Polis merkezine geçildiğinde...
Baltimore polisine...
FBI Özel Ajanlarından Geoffrey Lammark'da (Ben Mendelsohn) katılmış...
***
Ve...
Kendisini dinleyen polislere hitaben yaptığı...
"Tamam... Önümüzdeki birkaç saat içinde, masalarınız veriyle dolup taşacak... Bunların çoğu, kaçınılmaz olarak yanlış...
Ayrıca çok fazla fikir duyacaksınız... Ancak fikirlerle kimse yakalanmamıştır...
O yüzden delilleri sınıflandırırken, birtakım ön yargıları göz önünde bulundurmak gerek...
Bir: 'Toplu katliam gerçekleştirenler, yakalanmak ister...'
Ama bu istemiyor...
29 kurban... Her mermi hedefi vurmuş... Kovan yok, silah yok...
Bir tane saç teli veya parmak izi de yok...
Adam özenli...
Buraya ölmeye gelmemiş ve bulunmaya da niyeti yok...
Onu hayal kırıklığına uğratacağız...
İki: 'Bu adama terörist dediklerini duyacaksınız...'
Fakat bunu başarabilecek bir terör örgütü varsa... Bu olayı üstlenmek için yarışırdı... Zaten şimdiye kadar üstlenen de olmadı...
Üç: 'Bu adama manyak dediklerini işiteceksiniz...'
Evet, katılıyorum...
Ama kişilik bozuklukları o kadar geniş kapsamlı ki, hepsinden bizlerde de mevcut...
Bunalım, anksiyete, şizofreni, paranoya, narsizm, travma sonrası stres...
Sokaktaki tüm delileri toplasak, onlara polislik yapacak kimse kalmaz...
O sebeple...
Başarmak için açık fikirli olmamız gerek...
Gözünüzde bir ırkçı veya Nazi canlandırarak yola çıkmayın...
O, bir tip değil... O, bir insan...
Biri onu sevdi... Biri onu eğitti... Biri ona o silahı sattı...
Onları bulursak, adamı da buluruz...
Dört: Vali, size verebileceği tüm imkanları sundu... Ben bir federal ajanım..."
Şeklindeki konuşmasını sürdürürken...
Otoyolların kapatılması gerektiğini de vurgulamaktadır...
***
Bu uzun süren konuşma sonrasında...
Evine dönüp...
Dairesinin bulunduğu binanın kapalı havuzunda yüzerek dinlenen Eleanor'u...
Gecenin bir yarısı...
Şef Jackson'ın (Mark Camacho) çaldırdığı...
Ve kendisine yönelttiği...
"Lammark'ta bir sorun mu var Falco?" sorusu uyandırır...
***
Çünkü Lammark...
Nedenini belirtmese de...
Sabahın saat altısında kendisiyle buluşmak arzusundadır...
***
Böyle olunca da...
Yataktan fırlayarak hazırlanan Eleanor soluğu...
Bir araya gelecekleri Lindenblatt kafe de alacak...
Ve...
Dedektif Jack McKenzie'nin de (Jovan Adepo) kendilerine katılacağını öğrenecektir...
***
Yeri gelmişken...
"Doğrusu istenirse...
Aslında bu da demek oluyor ki...
Düşünme sırası artık...
29 insanın hayatına kıymış olan gizlenen katilin bizzat kendisindedir..."
Demeyi çok istesek de...
Ardına düşülen psikopatın hiç de bu mod da olmadığı yakında anlaşılacaktır...
Dakika 25...
***
Emniyet teşkilatındaki, kademeler arası klasik çatlak ve çelme takmalara da değinileceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; peşinde olunan manyağın kan dökmeye devam edeceği, ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran...
94 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,