Hesabım
    Lillian
    Ortalama puan
    3,1
    1 Puanlama
    Lillian hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.042 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    “Lillian”; gerçek işi, güzel sanatlar fotoğrafçılığı ve belgeseller yapmak olan Avusturyalı Andreas Horvath’ın, beş parmağında beş marifet bulunduğunu gösterdiği, tek kelime ile “muhteşem” bir film olarak geliyor karşımıza…

    Zira yönetmen olarak ilk kez uzun metrajlı bir (debut) sinema filmi çeken Hovarth, filmin senaryosunu, Lillian Alling’in gerçek öyküsünden “esinlenerek” yazmanın ve müziklerini de bestelemenin yanı sıra görüntü yönetmenliği ve Michael Palm ile birlikte editörlük görevini de üstlenmiş…

    Filmin 130 dakikalık süresini (rolü gereği İngilizce bilmediği için) ağzını açıp da tek bir kelime dahi etmeden tamamlayan Polonyalı yıldız Patrycja Płanik ise, aynı zamanda (Krzysztof Kieślowski ve Roman Polanski’nin de parçası oldukları PWSFTViT / Polonya Ulusal Film Okulu, Lodz) mektepli bir fotoğrafçı ve (dans gibi) görsel bir sanatçı…

    Gelin isterseniz, şimdi de bu “sıra dışı” ikilinin:

    Lillian’ın New York’ta başlayıp önce Alaska, ardından da Bering Boğazını geçerek anavatanı Rusya’da bitecek bir rota da planlanan “destansı” yolculuğunda, bizlere izlettirdikleri görüntüler aracılığı ile anlatmaya çalıştıklarına daha da yakından bakalım…

    Yalnız başlamadan, Horvath’ın kurguladığı hikâyenin, Lillian Alling’in 1926 (veya 1927) yılında yaşadıklarının bire bir tekrarı değil de, “Trump” Amerika’sına uyarlanmış modern bir versiyonu olduğunu da belirtmiş olalım…

    Elbette bunu yaparken, “vizesi bittiği” ve “sosyal güvenlik numarası” ile “sağlık raporları” da olmadığı için (öyle bir deneyimi ve tercihi de bulunmamasına rağmen, geriye yegâne çıkar yol olarak kalmış olan) “hard porno” sektöründe dahi iş bulamaması nedeniyle Amerika’yı terk edip ülkesi Rusya’ya dönmek zorunda kalan Lillian’ın yol hikâyesini, adım adım takip ederek yaşadıklarını burada tek tek sıralayacak değiliz…

    Onun yerine, önemli olduğunu düşündüğümüz notlarımızı sizlerle paylaşmakla yetineceğiz…

    Ki, Horvath daha işin en başındayken, göçmenler ile mültecilerin vize ve işsizlik sorunu, sosyal güvenlik numarası ve özellikle de ABD sağlık sektörünün içine düşürüldüğü duruma vurgu yapmak suretiyle Trump’a yönelik, “dakika bir, gol bir” biçimindeki ilk eleştirisini de gerçekleştirmiş ve “Ohh” dedirterek, olaylara aşina herkesin içini de serinletmiş…

    Eminiz bu konudaki asıl nihai sonuç, 3 Kasım 2020 tarihinde Demokrat aday Joe Biden’ın zaferiyle sonuçlanacağını düşündüğümüz ABD Başkanlık seçimlerinde alınacak…

    Bundan sonra neler mi var?

    Her şeyden önce beş parasız olan “Lillian”, hem “genç bir kadın” hem de herkesle aynı türden ihtiyaçları olan (göçmen kökenli) sıradan “bir insandır”…

    Yani “adet kanaması” durumu nasıl ki, bir abartı değil de biyolojik gerçekliğin bir sonucu ise, giderilmesi şart olan “yeme içme” gibi “tuvalet” ihtiyacı da tamamen insanidir…

    Ve Lillian, bunların hepsini, kimi zaman karda buzda, kimi zamanda 40 derece sıcaklıktaki güneşin altında oldukça doğal yollardan halleder…

    Aynen mevsimine uygun kılık kıyafetlerini, bazen “el çabukluğu”, bazen de “yardım / dayanışma kuruluşları” aracılığı ile temin ettiği ve sokaklarda yatıp, çer çöp yemek durumunda kaldığı gibi…

    Üstelik tamamen yaya olarak yapılan bu yolculukta, Amerika’nın her tarafının, Birleşmiş Milletler Merkez Binası ile NY Borsası ve NASDAQ’ın da bulunduğu Manhattan örneğinde olduğu gibi herkesin hayallerini süsleyen New York kadar renkli ve zengin olmadığını da görmüş oluyoruz…

    Filmde bize, 2007 yılında cesedi Gebze’de bulunan İtalyan Pippa Bacca olayını da anımsatan, kadınlara yönelik, “Aman otostop yapmayın, yoksa başınıza kötü işler gelebilir” uyarılarının yanı sıra iyi polis ve yardımsever Amerikalı tiplemelerine de yer verilmiş…

    Hele bir de, Amerika’nın kurucu babalarından George Washington, Thomas Jefferson, Theodore Roosevelt ve Abraham Lincoln’ün heykellerinin yer aldığı Rushmore Dağı Anıtından verilen bir enstantane ile topraklarını kaybettikleri “işgalci” Avrupa kökenli beyazların kültürel asimilasyonuna direnen (Kızılderili değil) Amerikan yerlilerinin, bu direnişi dile getirdikleri bir toplantı ortamı da var ki, tam anlamıyla evlere şenlik bir durum…

    Bununla da yetinmeyen Horvath, dakikalar boyunca, çevreyi kirletme işini ve Kyoto Protokolünü umursamayan ABD ve dev Amerikan şirketlerinin, atmosferde karbon dioksit ve sera etkisine yol açan gaz ve duman salınımlarını da gözlerimize sokmaktan çekinmemiş…

    Elbette, Alaska’daki balina avcıları da, “martılar ve köpeklere ziyafet” ile de sonuçlanan giriştikleri “insanlık dışı kanlı vahşet” yüzünden, kısmetlerine düşen haklı eleştiriyi almışlar, entelektüel kapasitesinin üst seviyelerde olduğunu anladığımız Horvath’dan…

    Resmen Alfonso Cuarón’un “Roma” (2018) da Meksika için yaptığını bu kez Andreas Horvath anlayana, “Lillian” ile ABD için yapmış…

    Ancak aslında iyi bir fotoğrafçı da olan Horvath, Rocky Dağlarından sunduğu manzaralar ve o inanılmaz “kutup ışıkları” ile de çok iyi bir kameraman olduğunu da göstermiş bize…

    Bitirmeden ilave edeceğimiz son şey:

    Bu filmi, Lillian Alling’in tarihi yürüyüşünün” bir yeniden canlandırılması” olarak değil de, o zavallı kadının anısına da hürmetle, “ABD’nin başı çektiği kapitalist Kuzey Amerika kıtasının 21. Yüzyıldaki çelişkilerinin panoraması” olarak izlemeniz gerektiği biçimindeki “çığlık atan” bir not olarak değerlendirmeniz…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 4 verdiğimiz bu “arşivlik” film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanları kafaya takmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 8 Temmuz 2020 günü saat 14.47’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top