“And Then We Danced”, hikâyesini de yazan Levan Akın’ın yönetmen koltuğunda oturduğu İsveç – Gürcistan ortak yapımı bir drama…
Prömiyeri, 16 Mayıs 2019’da Cannes Film Festivalinin “Directors' Fortnight” bölümünde yapılan ve 13 Eylül 2019 tarihinde İsveç’te vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, “En İyi Uluslararası Film” kategorisinde Academy ödülü için İsveç adına “Giriş” de yarışan ancak aday olamayan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce Gürcistan Ulusal Dans Topluluğunda, birlikte dans ederek seçmelere hazırlanan iki eşcinsel erkek arasındaki bir aşk hikâyesine odaklandığı için Gürcistan’daki gösterimi esnasında ciddi protestolar ile de karşılaşan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, sırf yapımcı iki ülkeden biri (İsveç) tarafından Academy Ödülüne aday gösterildiği, diğerinde de (Gürcistan) din ve geleneksel değerler gibi nedenlerle zor kullanarak gösterimi engellenmeye çalışıldığı için izlenilmeyi fazlasıyla hak eden bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki böylelikle, aynı dünyanın değil de sanki farklı gezegenlerin parçalarıymış gibi davranan iki coğrafya arasındaki, kapanmasının neredeyse imkânsız olduğunu düşündüğümüz kültür uçurumunu da görmüş oluyorsunuz…
Gürcü asıllı Türk ebeveynlerin çocuğu olarak Stockholm’de dünyaya gelen Levan Akın’ın bu filmi bize, “genel tema olarak”, soyadı ve Türk kökenli olması dışında ortak hiçbir geçmişleri bulunmayan Fatih Akın’ın filmlerini anımsattı…
Tamam, biz de biliyoruz, Fatih Akın’ın henüz LGBT içerikli bir filme imza atmadığını…
Zaten o yüzden de yukarıda, “genel tema olarak” deyimini kullandık…
Bizim sözünü ettiğimiz benzerlik, geleneksel kalıplar içindeki “Gürcü” ve “Türk” tiplemelerine dair analize yönelik…
Nasıl Fatih Akın, bu işi Türkler için çok iyi yapıyorsa, çekimleri Tiflis’te gerçekleştirilen bu filmde, Levan Akın’da aynı derinliği Gürcüler için yakalamış gibi görünüyor…
Örneğin, Irakli’nin (Bachi Valishvili) kulağındaki küpe, Merab’ın da (Levan Gelbakhiani) dans ederken yeterince sert (masculinity) görünmemesi nedeniyle maruz kaldıkları tepkiler gibi…
Elbette (her ne kadar o güzelim Gürcü şaraplarını ortalıkta sıklıkla göremesek de) alkolden müziğe, evlenme töreninden gastronomiye kadar daha pek çok “yerel ögenin” belirleyici faktörler olarak kullanıldığı filmin diğer ayrıntılarını keşfetme işini de yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izleyecek olanlara bırakalım dedik…
Bitirmeden, başta bütün dikkatleri üzerinde toplayan Levan Gelbakhiani olmak üzere, çoğunun ilk filmi olan “And Then We Danced” deki performansları ile bütün genç oyuncuların göz doldurduklarını da belirtelim istiyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; dünya sinemasındaki farklı renkleri izleme listelerine almaya çalışan sinemasever dostlara, “Üçüncü filminde turnayı gözünden vuran Levan Akın’ın filmlerini de takibe almayı unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de “homofobik” ön yargılara kapılmadan “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler