Hesabım
    Ve Sonra Dans Ettik
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ve Sonra Dans Ettik

    Beni Dansınla Çağır

    Yazar: Ali Ercivan

    Ve Sonra Dans Ettik (And Then We Danced), son günlerde en çok Gürcistan’daki muhafazakar ve aşırı sağcı kesimler tarafından galasına yapılan saldırı, vizyona girmesini engelleme çabaları ile gündemde. Tam bir “gerçek hayat, sanatı taklit ediyor” durumu. Veya filmin ele aldığı mevzuda ne kadar doğru noktalara temas ettiğinin ispatı.

    Gürcistan halk dansları eğitimi verilen bir okul ve gençliğinde bu alanda başarılı bir isim olan babasının izinden gidip dans etmek isteyen Merab adlı gencin öyküsü bu. Başka bir şehirden gelip gruba yeni katılan Irakli ile arasındaki yakınlaşma, Merab’ın hep bastırmaya çalıştığı eşcinselliğini ilk kez yaşamasına yol açıyor. Fakat gencin karşısında sarsılmaz, yıkılmaz bir duvar var. Muhafazakar, gelenekçi bir çevre. Merab’ın dans hocalarının gözünde yeterince sert, yeterince “erkek” olmaması, bunun dansına yansıması, arzu ettiği kariyerle arasına girmeye başlıyor.  

    Film bütün derdini halk dansları ve onların yorumlanış biçimi üzerinden aktarıyor. Köklü geleneklerde reform yapılabilir mi? Kadim bir anlayışı, değişen dünyaya uyarlamak mümkün mü? Bu açılardan filmin sadece LGBTİ+ temasının ötesinde bir meselesi var. Zenginliği burada. Fakat tabii öyküsü bir gencin eşcinselliğiyle barışması, hislerinden ve içgüdülerinden korkmaması, kimliğinden kaçmaması, sevdiğinin peşinden koşması ve bunun için herkesle savaşacak cesareti kendinde bulabilmesi hakkında. Yönetmen Levan Akin’in dinamik sinema dili ve başrol oyuncusu Levan Gelbakhiani’nin doğal performansı birleşince, seyircinin yüreğine dokunmayı başarıyor da…

    Ancak şunu görmezden gelmek zor. Senaryo, olay örgüsü ve karakterler, bazen sahne sahne yakın tarihli bir diğer eşcinsel aşk filmini hatırlatıyor. Luca Guadagnino’nun Beni Adınla Çağır’ı (Call Me by Your Name) ile öylesine gözardı edilemez paralellikler var ki, o film hafızanızda yer etmişse, burada seyir zevkiniz ister istemez baltalanıyor.

    Aslında Ve Sonra Dans Ettik, hemen her açıdan daha kuvvetli çatışmalar üzerine kurmuş metnini. Çünkü Beni Adınla Çağır gibi aşık çiftin çevresinin koşulsuzca destekleyici ve açık görüşlü olduğu bir ortamda geçmiyor öykü. Kimliklerinin afişe olması demek, sadece okuldan atılmak değil, fiziksel şiddet hatta belki ölüm demek. Yine de benzerlikler, üstüne final bloğunda Billy Elliot’ı da hatırlamak, acaba bu film Batı’nın festival ve ödül çevrelerinde başarılı olmak gayesiyle hesaplanarak mı yaratılmış huzursuzluğu, en azından şahsi görüşüme göre, etkiyi zedeliyor.

    Kişisel olarak üzerimdeki bu etkisi bir yana, Ve Sonra Dans Ettik gerçekten de Batı’nın festivallerinde ve ödül çevrelerinde güçlü adımlarla ilerliyor. İlerlediği son nokta da yeni adıyla “En İyi Uluslararası Film” Oscar adaylığı olsa gerek. Gürcistan, beklendiği gibi tutucu bir tavır sergiledi ve eşcinsellik temasından dolayı filmi Oscar’a göndermemeyi seçti. Bunun ülkelerini “kötü gösteren” bir durum olduğuna inanan köhne bir nefret zihniyeti hala yaygın orada da. Gala gecesi yaşanan olayların da ispatladığı gibi… Filmin finansmanında büyük pay sahibi yapımcı taraf İsveç’ten olunca, bizdeki Mustang örneği misali, Ve Sonra Dans Ettik bir Akademi Ödülü adaylığı için İsveç adına yarışacak. Şu durumda, filmde sık sık yüksek sesle dile getirilen “Bu ülkeden kaçıp kurtulmalıyız!” yakarışını, gelecek umudunun hep yurtdışında aranışını haksız bulabilir misiniz?

    En azından şunu bilmek güzel… Ve Sonra Dans Ettik bütün engelleme ve saldırı girişimlerine rağmen, nihayet kendi ülkesinde de vizyona girmeyi başardı! Merab’ın dansı belki kendi halkına da dokunabilir artık.  

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top