Son dönem alman sinemasından güzel ve bir o kadar da ilginç bir çalışmaya, tanıklık etmiş bulunuyorum. Film gerek konusuyla gerekse de, bu konuya kaynaklık eden materyallerle oturtulduğu düzlemden sıyrılarak, yarı deneysel ve eleştirel bir tutumu yansıtmakta, bir o kadar da merkezine aldığı insanı sadece, yönetim amaçlı bir baskıya maruz bırakmamakta aynı zamanda da, dış etkenlerin belirleyiciliğindeki bir ortam da kapalı bırakmak suretiyle insanlardaki; evrelere ayrılan ve gözle görülen başkalaşım sürecini de tüm sertliği ile yansıtarak, insan zihninin algısal sınırının zorlanmasının yarattığı körlük ile olaylar ya da karşılaşılan durumlar karşısında gösterilen tepkilerin ne denli, tahmini ve telafisi zor bir bilinmezliği ihtiva ettiğini ortaya koymaya çalışıyor. Bu ortaya koyuş, yönetmen ?oliver hrischbiege'nin önderliğinde ve ?moritz bleibtreu'nunda eşliğinde gerçekleştirilerek, somut ve gerçekçi bir yapıda karşımızda beliriyorBir bilim adamının düzenlediği ve tamamı erkeklerden oluşan denekler toplam 20 kişidir ve hapishane ortamına dönüştürülen deney sahasında iki hafta boyunca, ?yönetenler ve yönetilenler? olarak iki gruba ayrılarak yaşamak durumunda bırakılmayı kabul etmişlerdir. Kimi evli olan bu denekler, ya verilecek olan para için yada yaşamlarına farklı bir deneyim katmak amacıyla bu deneye katılmışlardır. Kahramanımız ?tarek? ise; bu işin iç yüzünü belgelemek ve yaşanılacak olası olaylara tanıklık etmek amacıyla orada bulunmaktadır. Deneyin amacı ise bilinenden çok farklı bir gayeyi taşımaktadır oda; insanlara giydirilen roller ve bu rollerin, bireyi ne kadar zamanda gerçek benliğini ele geçirerek yabancılaştıracağı ve bu süreçte kişinin, bu yabancılaşmaya ve kendisine biçilen role, ne denli uyum sağlama ya da kendi benliğini muhafaza etme iradesine haiz olup almadığının belirlenmesine çalışılmakta ve denekler kapalı bir ortamda tutularak, gerek ruhsal dayanaklarının sağlamlığının anlaşılması amaçlanmakta, gerekse de baskısal anlamda çeşitli kısıtlamalar ve manevra alanını daraltıcı engeller ortaya konularak dayanıklılık ve bireyin, kendisine hakim olma yatkınlığı sınanmaktadır.İlk başlarda her şey yolunda gibi görünmektedir. Ancak belirlenen koşulların ?yönetenleri?, uygulamak zorunluluğuyla yükümlü kıldığı yaklaşımsal koşutların hayata geçirilmesine mecbur bırakmasıyla, ilk çatışmanın kıvılcımı çakılmakta ve bireylerin, üstlerine giydirilen bu rollere düşünülenden önce yatkınlık gösterip, o rollerin gerektirdiği davranışsal yönlenmelerin benimsenerek açığa vurulması; öznesi insan olan, gerek fiziki gerekse de ruhsal ve psikolojik etkenlerin koşullara göre ayarlanması neticesinde, kişilik ile davranışlardaki evrilmeyi ve bu evrilmenin açığa çıkardığı yapının kontrolsüzlüğüne tanıklık edilmesinin amaçlandığı bu deneyi; koşullardaki öngörülemeyen muğlaklığın ve kişilerin davranışlarındaki oynaklığın önceden tahmin edilememesi neticesinde, açığa çıkan travma ve bunun akabinde gelen şiddet ve öfkenin dışavurumu gerçeğiyle baş başa bırakarak, insan denen bilinmezliğin karanlık ve tehlikeli coğrafyasıyla, bizleri ve filmde de bu deneyi gerçekleştirenleri yüzleşmek durumunda bırakmıştır. Bu yüzleşme, yönetmen tarafından ustaca bir yönlendirmeyle gerçekleşerek etkisini arttırmış ve insanın, ?kontrolsüz? bir ortamda kendi başına bırakılması neticesinde sahip olduğu irade ve mantıktan sıyrılarak başkalaşıp farklı bir kimliğe bürünmesinin gelişim süreci, yeri geldiğinde rahatsızlık veren karelerle betimlenerek gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Deney esnasında, yönetenlerden ?bures'ile yönetilenlerden ? tarek'in karşılıklı girdiği psikolojik yıpratma mücadelesi ve birbirlerine üstünlük sağlama uğraşısı aynı zamanda, gerçek hayattaki üst alt ayrımına ve bu yönlü ifadeden kaynaklık alan insan ilişkilerine de ışık tutar ve iğne batırır bir niteliğe haiz olmaktadır. Yönetmenin eleştirel üslubundan sadece, kurulu düzenin dikta ettiği ve kalıp içine soktuğu insan ilişkileri nasibini almamaktadır aynı zamanda, bilim dünyasında yaşanılan ve tamamıyla hırsı ve ünü merkezine alarak kaynaklık bulan, meslek ahlakı yönünden yaşanılan sapmaya da göndermede bulunmak suretiyle film, alt metni ve dayanakları sağlam bir temele de oturmaktadır. İnsanın içine düştüğü çaresizliğin ve kapana kısılıp kalmışlığın, bilinç altında yarattığı saklı yaraları gün yüzüne çıkarması ve geçmişle hesaplaşılmasına vesile olması, ?tarek? karakterinin beraberliğinde sunulmakta ve bu neticede de kişinin, yüzleşmek durumundan kaçındığı gerçeklerle hesaplaşmasına zemin hazırlamaktadır.Film sonlara gelindiğinde artık her şey rayından çıkmış ve belirlenen sınırlar yıkılarak; adaletin ve bireyin yaşam hakkının olmadığı bir anarşi ortamına ve çıldırışsal davranışın açığa çıkarıldığı kontrolsüz bir yapıya dönüşmesiyle deney, artık insanların canını kurtarmak için verdiği yaşam mücadelesi şeklini almıştır. Bu mücadele şiddetli ve bir o kadarda kanlı bir sonla noktalanarak, sonu trajedi olan bir deneyimi bizlere yaşatmıştır. Filmde yaratılan mekan ve atmosfer ile senaryonun özgünlüğü ve kurgulamanın başarılı uygulanışı, filmi seyredile bilinir kılmıştır. Yalnız bir noktanın oda; kahramanımızla kız arkadaşının tanışma şeklinin ve bunun akabinde de aralarındaki yakınlaşmanın sunumu, biraz aceleye getirilmiş bir ?sevgili oldurma? izlenimi yansıtıyor. Ama bu sadece gülün dikeni mahiyetindedir ve bu kadar kusur, filmin bütünü göz önünde alındığında önemli görülmeye bilinir. Bunun yanında, oyunculuklardaki ortaya konulan performans ve bazı karelerin ( ki bunlar ? filmin geneline yayılan çıplak bırakmak suretiyle cezalandırma ve başa yapılan işeme eylemi?) canlandırılmasında ki güçlüklere karşın yapılan rol, beğeniye ve taktire şayan bir niteliye haiz olmaktadır. Ve neticede bu film, benden size hiddetle tavsiye olunmaktadır8/10