Yang çay ustası olursa!
Yazar: Banu BozdemirAfter Yang / Yang’dan Sonra’da Colin Farrell ve Jodie Turner-Smith, çok uzak olmayan bir gelecekte belirsiz bir yer ve zamanda yaşayan Jake ve Kyra çiftini canlandırıyor.
Kızları Mika’yı evlat edinen çift, ailelerine daha sonra bir üye daha ekliyorlar. Yang bir android ve kardeşi Mika için endişeli bir ağabey. Ebeveynlerinin kardeşi Mika’ya kültürel bilgi ve kimlik duygusunu veremediğini düşündüğü için devreye giren biraz agresif bir abi… Filmin gerçek anlamlı akışı Yang’ın arızalanmasıyla çıkmaza giren bir ailenin fütüristik hikayesini anlatmasıyla başlıyor. Jake, Yang’ı tamir etmeyi dener ama onun ikinci el olduğunu anlar ve garantisi geçersizdir. Mika ise bakıcısının bozulmasından son derece huzursuz!
Film, insan olmanın ne anlama geldiğini de sorguluyor, tabii Yang’ın öğretileriyle. Filmin uzak, mesafeli duran bir yanı var ve son dönemlerin moda deyimiyle pek de seyirci dostu değil. Filmi, belki de anlattığı duygunun esiri olmuş biçimde aşırı robotik buldum.
Bir yandan da yönetmen Kogonada’nın 2017 yılında çektiği Columbus filmine referans olacak sahneler de yok değil. Dikkatli izleyicilerin, detaycı yönetmenin yavaş ve kasıtlı ilerleme tarzını burada da yakalayacakları aşikar. Ve tabii Kogonada’nın çerçeveleme ve kompozisyon yaratma konusundaki ustalığını görecekler ama anlatım hususunda aynı çerçeveye gireceklerini pek sanmıyorum. Yine de filmde kayıp ve kederin aynı anda hissettirildiğini söylemek mümkün.
Alexander Weinstein’in "Saying Goodby to Yang" adlı kısa öyküsünden uyarlanan film, ileri bir zaman teknolojisinde geçiyor. Robot bile olsa hayatta kalmanın ne anlama geldiğine dair hareketli bir anlatım içeriyor. Film bir yandan da bir arama hikayesi içinde sorular sorduruyor. Mika’nın kırık kalbini onarmaya çalışan Yang’ın hikayesinin bir anda kendini bulma hikâyesine dönüşmesi aynı zamanda Jake’i de kapsıyor, o da kendisi hakkında bilmediği yönleri keşfediyor.
Çay satan, yani çay dükkanı bulunan Jake’in çayın tadını sevmemesi, ama demleme sürecinden keyif aldığını söylemesi sonucu Yang çayın tarihi ilgili bilgilerini ortaya döker ama o da işin duygusal kısmından bihaberdir. Çünkü bilgilerden oluşan bir programlanmaya sahiptir. İkisi arasındaki etkileşim film boyunca böyle böyle genişliyor. O yüzden ileri bir zaman teknolojisinde geçse dahi, aslında bir yandan da kendime yakın bulduğum yanları yok diyemem. Mesela daha çok tabiata dönen bir algoritması var, teknolojinin peşine değil de doğanın peşine takılmış olması benim için artı değerlerden.
Film için son cümleleri söylersek; Yang’ın programlanmasının temelinde inançsızlık var yani bir nevi hiçlik. Varoluşun katmanları değişkendir, boyut değiştirebilir ve Yang bile iyi bir çay ustası haline gelebilir!
twitter.com/banubozdemir