En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.064 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
25 Kasım 2020 tarihinde eklendi
“Little Joe”, senaryosunu da Géraldine Bajard ile birlikte yazan Jessica Hausner’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Eğer Cannes Film Festival’inde, büyük ödül “Altın Palmiye” için yarışan ve sadece Alice Woodard karakterini canlandıran Emily Beecham’ın kazandığı “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ile yetinmek zorunda kalan bu filmi:
“Covid 19” virüsünün neden olduğu salgın ve “paraya tapınan” kapitalizmin, bu salgının karşısındaki “anormal normalleşme” çaresizliği ile karşılaşmamış olsaydık, muhtemelen bizde, başka türlü bir değerlendirmeyle ele alırdık…
Ama artık bu neredeyse imkânsız…
Zira filmde, genetik yapısı değiştirilerek laboratuvar ortamında üretilen ve kimliği bir türlü tanımlanamayan bir virüsü yaydığından kuşkulanılan “Little Jo” isimli bir çiçek ile bütün bu olgulara kulaklarını tıkayarak, para kazanma hırsıyla, “Çiçek Fuarına” hazırlanan Planthouse Biotechnologies şirketindeki insanların etrafında dönen oldukça gerilimli bir hikâye var…
Elbette bu filmi:
İkisi de (henüz Dünya Sağlık Örgütünce, dünya çapında bir pandemi uyarısında bulunulmamış olan) 26 Şubat 2020 tarihinde olmak üzere The Observer’dan Mark Kermode ile Variety’den Owen Gleiberman gibi artık bir “korku klasiği” halini almış olan “Invasion of the Body Snatchers” a (1978) benzeterek yorumlayanlar da mevcut…
Ki, en azından “mevzuya giriş” yöntemi açısından, hiç de fena bir karşılaştırma değil bu…
Fakat bir süre sonra işin içine çil çil “Euro” ve “Dolar”ları da sokan Avusturyalı sinemacı Jessica Hausner, ilk kez tamamen İngilizce olarak çektiği bu filmde, “bilim – kurgu” görünümlü bir “toplumsal eleştiri” yapmayı da ihmal etmemiş…
Hatta amiyane tabirle, tam anlamıyla “dibine, dibine vurmuş” da…
Yani “Little Joe”yu, sıradan bir “çiçek – böcek” filmi olarak görmeye çalışmak, oldukça yanlış ve filmi halen izlememiş olanlar için de yanıltıcı bir yaklaşım olacaktır…
“Spoiler” vermiş olmamak adına Alice Woodard dışındaki diğer karakterlere ve aralarında yaşanan ilişkiler ağına hiç girmiyoruz…
Aynen “sürpriz” (ve zekice kurgulanmış) bir finali de olan hikâyesinin ayrıntılarına da değinmeyeceğimiz gibi…
Bitirmeden ekleyeceğimiz son husus, bu filmi izlerken “Little Shop of Horrors”u da (1986) akılınızın bir köşesinde bulundurmanız biçiminde olacak…
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.