Klon olmak kolay değil!
Yazar: Duygu KocabaylıoğluTyrone’u Klonlamışlar, Juel Taylor’ın yönettiği ve senaryosunu Tony Rettenmaier ile birlikte kaleme aldığı bir bilim kurgu-komedi filmi. ABD’de sınırlı dağıtımla, kısa süreliğine sinemada salonlarında gösterime giren film, geçtiğimiz hafta Cuma günü (21 Temmuz 2023) dijital platform Netflix’te yayınlandı ve bir haftada en çok seyredilen yapımlar arasına adını yazdırmayı başardı.
Başrollerinde yakın dönem siyahi oyuncuların hızlı yükselen ismi John Boyega ve Oscarlı oyuncu Jamie Foxx’un yanı sıra WandaVision’ın Geraldine’i olarak seyrettiğimiz Teyonah Parris’in yer aldığı film, tipik bir Amerikan siyahi mahallesinde uyuşturucu, fahişelik ve mafya ekseninde kurgulanan bir senaryo ile başlıyormuş izlenimi veriyor.
Uyuşturucu satıcısı Fontaine her gün hemen hemen hep aynı şeyleri yapıp, ‘tahsilat’ peşinde koşarken, bir akşam saldırıya uğrar ve öldürülür. Ya da çevresindekiler öyle sanır; çünkü, Fontaine hiçbir şey olmamış gibi ertesi sabah yatağında uyanır ve hayatına kendi bıraktığı yerden devam eder. Hikayesi tam da bu noktada başlayan yapım, Fontaine ile birlikte, Yo-Yo ve Slick Charles’ın kafa kafaya verip yaşadıkları Glen kasabasındaki sıra dışı olaylar silsilesini araştırma serüvenine dönüşür. Burunlarını soktukları her yerde Glen kasabası üzerinde ‘oynanan oyunlara’ dair yeni bir ipucuyla karşılaşan ekibimiz, kendilerinin de bu oyunun bir parçası olduklarını keşfettiklerinde kafalarda deli soru işaretleri de belirir pek tabiii.
Ölüme rağmen ertesi güne yeni baştan / ya da aynı yerden başlama temasıyla efsanevi Groundhog Day’den mevzuyu alıp, “Nasıl yani biz de mi klonmuşuz?” klişesine uzatan film, tam da bu noktada benzerlerine nazaran seyirciyi sıkmadan, eğlendirici bir yapım olmayı başarıyor. Tanıdık bilim kurgu öğeleri ile harmanlanmış komedi ve aksiyon sahneleri filmi seyirlik kılarken, Juel Taylor’ın 1970’lere gönderme yapan bir Blaxploitation (siyah istismar/sömürü sineması) tarzı, filmin esas özgünlüğünü ortaya koyuyor. Oyunculuklarda özellikle Jamie Foxx’un canlandırdığı mahallenin ödüllü ‘pezevengi’ Slick Charles karakteri, filmdeki en renkli ve eğlendirici figür olarak öne çıkıyor. John Boyega’nın başrol Fontaine rolünde gösterdiği performans da takdire şayan; Fontaine’nin gerçekleri keşfettikçe yaşadığı bocalamalar Boyega’nın oyunculuğu ile seyirciye geçiyor. Teyonah Parris ise Yo-Yo karakter ile, emekli olmaya çalıştığı mesleği bir yana bu dedektiflik hikayesinde hem güçlü hem de zeki bir kadın portresi çiziyor. Öte yandan Kiefer Sutherland tadımlık Nixon karakteri ile seyircinin ağzına bir parmak bal çalmayı da ihmal etmiyor.
Finale doğru ağırlığı iyice hissedilen klonlanma teması ile senaryo, seyirciye insanlığın doğasını ve etik sınırlarını yeniden sorgulatmayı hedefliyor. Birtakım gizli deneyler sonucu ortaya çıkan Tyrone klonlarıyla, daha önce onlarca örneğini biriktirdiğimiz “klonlanma temalı filmler” listesine “They Cloned Tyrone” da rahatlıkla ekleniyor.
Teknik anlamda ekran seyirliğinde bekleneni veren yapımın müzikleri de siyahi kültür atmosferini destekleyen rap ve hip hop şarkılarından seçilmiş; tür sinemasını sevenleri bu anlamda da tatmin edecektir. Bu noktada sanat yönetiminin de hakkını teslim edelim; kostümler, dekorlar tam bir bütün olarak tasarlanmış.
120 dakikalık süresi ile Tyrone’u Klonlamışlar, hafta sonu bilim kurgu ve komedi türünde keyifli bir seyirlik arayanlar için, ekranlardaki ideal bir seçenek. Alt janrası itibariyle bir külte evrilebilecekken, bunu başka bir bahara ve denemeye kaptırmış bir yapım olarak Netflix'te yayında. En azından platformun yakın dönemdeki orijinal işlerinin ne kadar çöpe dönüştüğünü göz önüne alırsak, bu manada çıtanın bir tık üstünde bile diyebiliriz.
İyi seyirler!