Haçı çıkaran kadın!
Yazar: Banu BozdemirBir Makedon kasabasında geçen hikaye bir kadın üzerinden dinin, geleneklerin, erkeklerin kadına olan bakış açısını sorguluyor. Olaylar 32 yaşındaki Petrunya’nın başından geçiyor ama etkisiyle tüm dünyadaki sorunlu bakış açılarına bir mesaj yollamayı ihmal etmiyor. Aslında olay bir hayli komik ve ironik. Ama hem Petrunya hem de onu yargılayan sistem tarafından bir varoluş sorunu haline dönüşüyor.
Petrunya, yaşadığı kasabanın ve annesinin desteğini hissedemeyen ve hayattan ilahi olmasa da bir işaret bekleyen bir kadın. Denk geldiği bir haç töreni sırasında erkekleri geride bırakarak haçı nehirden çıkarıyor ve o güne kadar tıkır tıkır işleyen sistemin çökmesine, sorgulanıp yargılanmasına neden oluyor. Kurallara göre bir kadın asla haçı çıkaramaz. Ama kuralların ne zaman, kime göre ve nasıl çıkarıldığı muamma! Polis, suçlu muamelesiyle gözaltına alıyor ama resmi olarak suçlu değil, yazılı bir kanunu çiğnemiş değil, sadece o güne kadar süregelen işleyişe kendince çomak sokmuş oluyor! Ve izleyiciyi de işin içine sokmaktan çekinmiyor!
Onun Adı Petrunya, kemikleşmiş sistemlerin kilidini çözecek olan şeyin dik duruş, dayanışma ve kararlılık olduğunu gösteriyor. Çünkü sorgulanan ve yargılanan şey bir kadının nasıl olup da bir erkeğin önüne geçtiği! Aslında Petrunya’nın derdi bir mücadele başlatmak değil, yani aklının ucundan geçen o değil. O kendi dünyasının sularına dalıp, hayatına bir amaç, akış sağlamaya çalışmak ama eline alıp çıkardığı haç, onu çıkmaya çalıştığı duvarların içine yeniden hapsediyor.
Filmin ikinci yarısı o yüzden neredeyse tek mekanda, Petrunya’yı hapseden sistemin kontrolünde geçiyor! Din olgusu kadını yaşamın dışına itmiş ve onun yapmak istediklerine dair yoğun yargılamalar ve cezalar içeren bir sistem. Bu sadece Makedonya’da değil dünyanın birçok yerinde böyle. Fetvaların çoğunluğu da kadının erkeğin arkasında durması, fazla gülmemesi, öne çıkmaması, kendisini kapatması ve toplum içinde de edepli bir şekilde var olması yönünde! Filmde muhabir, yıl olmuş 2018, hala bu karanlık uygulamalar, kararlar devam ediyor diye demeç veriyor. Abartılı gelebilir ama sanırım böyle.. Dünya tekrar dinsel bir dönüşümün içine girmek istermiş gibi görünüyor ve yine en büyük zararı kadınlar görüyor! Oysa eşitlik, birliktelik duygusu bu kadar yıpratıcı olmamalı!
Teona Strugar Mitevska, neredeyse 12 yıl sonra çektiği ikinci filmi Onun Adı Petrunya’da bir gazete haberinden yola çıkıyor ve suya atlayıp haç çıkarmanın kadının konumu, devletin bakış açısı, dinin sorgusu ve bireyin mücadelesi açısından iyi bir domino taşı etkisi yaratacağını hesaplıyor. Gerçekten de öyle olmuş, Petrunya annesinin kendisini hapsettiği dünyanın sınırlarını da kırmaya çalışan bir genç kadın aynı zamanda. Anne de zamanında kendisine uygulananları belki bilinçli belki bilinçsizce kızı için yapıyor ve sonuç bu! Herkesi karşısına alan bir kadın! Bir röportajda sorulduğu gibi yaşadıklarından sonra koyunken kurda dönüşen bir kadın!