“The Drone”, senaryosunu Al ve Jon Kaplan ile birlikte yazan Jordan Rubin’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 28 Ocak 2019’da Slamdance Film Festivalinde yapılan ve 15 Ekim 2019 tarihinde DVD ve VOD (video on demand) olarak internet üzerinden vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, içeriğine aşağıda bir kez daha değineceğimiz ve insana, “Bu kadar da olmaz ki” dedirten “iki önemli mantık hatası” bulunmasa çok daha farklı bir hazla izlenebilecek olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, övgüler düzebilmek için bilimden kopuk bir hayal dünyasında yaşamanın ötesinde aynı zamanda yapımcısı da olan Jordan Rubin ile yakın ahbap olunması gereken bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zira drone denilen şey nihayetinde, eli kolu olmayan ve pervaneleri aracılığı ile hareket ederek uçan elektronik bir cihaz olduğu için bu haliyle onu, bazılarının yapmaya çalıştığı gibi elini ve kolunu kullanabilen yeni nesil robotlara veya “Child's Play”in (1988) Chucky bebeğine yahut da “It” (1990) filminin palyaçosuna benzeterek yorumlamak kesinlikle mümkün değil…
Tabii böyle olunca da, bizim dört pervaneli drone’un, Tarkan’ın “Gül Döktüm Yollarına” şarkısının video klibinin ve elde yanan mumlarla oynanan Elazığ yöresinin o meşhur “Çayda Çıra” oyununun set tasarımcısı gibi davranması, bırakın mantıksızlığı fazlasıyla saçma kaçıyor…
Ki, zaten yukarıda da işaret ettiğimiz gibi bu “iki fahiş hata” filmin bütün büyüsünün kaybolmasına da neden oluyor…
Yoksa filmin, Chris ve Rachel isimli iki başkarakterini canlandıran John Brotherton ve yılın bombası olacağını düşündüğümüz Mike Flanagan imzalı “Doctor Sleep” (2019) filminde Wendy Torrance’i oynayan Alex Essoe’li kadrosu hiç de fena değil…
Eğer hikâyede, o iki büyük saçmalığa yer verilmeseydi, konu sinemaya gönül vermiş olanlara, yeni nesil bir "Christine" (1983) mişçesine ilginç de gelebilirdi… Ancak vizyon sınırlı olunca ortaya çıkan iş de, maalesef bu kadar olabiliyor…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Artık ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, filmografisinden de anlaşıldığı üzere umutsuz bir vaka olan Jordan Rubin’in 82 dakikalık bir zaman kaybından başka hiçbir şey ifade etmeyen bu filminden uzak durmaya çalışın şeklinde olacak,
Son iki not:
1. Yorumlarımızın takipçileri, sinemanın kendisi aslında bir hayal satma işi olduğu için sinemada yapılan mantık hatalarına pek takılmadığımızı ve hatta takılarak film yorumu yazanları ciddi biçimde eleştirdiğimizi bilirler… Fakat bu filmde yapılan o “gül” ve “mum” hataları ne yazık ki, mantıksızlık sınırlarını da aşmış durumda… Eminiz filmi bizden sonra izleyecek olanlar, demek istediğimizi, “spoiler” vermiş olmamak için ayrıntısına girmediğimiz ilgili sahne geldiğinde anlayacak ve bize hak vereceklerdir…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 25 Ekim 2019 günü saat 03.51’de yazılarak paylaşılmıştır...