SİNEMA TARİHİNİN EN BÜYÜK SAVAŞ FİLMİ KÜLT BİR BAŞYAPIT 10/10
Fikirler, ancak onları savunan birileri varsa hayatta kalır. Bu replik İçimdeki Yangın filminde duyduğum üstüne çok düşündüğüm bir replikti ve bu filmi izlerken kafamın bir yerinde sürekli dönüp durdu , kelimelerin gücünü kavradığım zaman ve filmin neyi ifade etmeye çalıştığını öğrendiğim zaman ister istemez bir anlam kargaşası içine sürükleniyorsunuz. Yorumum Spoiler içerecek . Öncelikle film hakkında bir kaç bilgi vermek istiyorum bunlar belkide film hakkında kafamızda beliren bir takım sorulara cevap olabilir diye umud ediyorum. Film 1979 yılında Joseph Conrad'ın Heart of Darkness (Karanlığın Yüreği) isimli kitaptan uyarlanarak sinemaya aktarılıyor , film'in yönetmen koltuğunda sinemanın en iyi filmlerine imza atan Francis Ford Coppola bulunmakta , kendisi aynı zamanda filmin senarist koltuğunda sinemaya uyarlanması aşamasında büyük bir emek sarf etmiş ve bu şahaser'in ortaya çıkmasında en büyük rolü oynamıştır. Film hakkında yazılan yorumlara bakıldığında genel anlamda film'in anlaşılır olmadığını , sıkıcı olduğunu söyleyen bir takım yorumlar gördüm ve bu yorumu bu filme yazmaya karar verdim , zira ben filmde farklı şeyler gördüm, bunlar yanlış olabilir ama belkide birilerine bu filmi anlama konusunda yardımda edebilir. Film tam tamına 130 saat evet yanlış değil tam tamına 130 saatlik ham görüntüler elde edilmiş Francis Ford Coppola'nın eşsiz zekasıyla 3 saate indirilmiştir , anlayabiliyor musunuz ? . Bu film'i ortaya çıkarmak o kadar zorlu bir olaydır ki uğraşanlara saygı duymamak elde değil . Filmdeki diyalogların uzun tutulduğu söylenmekte buda filmi sıkıcı kılmakta diye yorumlarda okudum ve o yorumlara da şöyle cevap vermek isterim . Film bir psikolojik , savaş , dram filmi olmasından dolayı savaş zamanında asker'in yaşamış olduğu psikolojiyi ön plana sunmak için diyaloglara ve uzatılmış sahnelere başvurulmuş , savaş zamanında elde ettikleri ve ilerlemeleri gereken uzun bir yolu olmalarına rağmen yakıtlarını bir kaç kadınla beraber olmak için heba eden askerleri gördüğünüzde aslında o sahnede bile neleri görebileceğinizi anlayabilirsiniz , en ufak bir hareketle insanları öldüren askerlerden birinin savaş zamanında bir köpeği yanına alması , yanında vurulan arkadaşı varken arkadaşına yardım etmek yerine köpeği araması aslında çökmüş veya çökmekte olan bir sinir sistemini bizlere göstermek için konulmuştur. Dönemin teknolojisini üst sınırlara kadar kullandıklarını her sahnesinde fark edebilirsiniz , filmdeki yüzbaşının takibine kendinizi kaptırır ve hareket edemez hale gelirsiniz. Son dakikalara kadar aslında verilmek istenen mesajlar çok açıktır , sergilenen savaş karşıtı tutum ise hayranlık uyandıracak cinstendir , Coppola'nın sinemada bıraktığı enlerden biridir bu film. Son sahnede Albayla karşı karşıya gelen Willard onu imparatorluğunu yıkarken Albay'ın ağzında tek bir kelime vardır ''Dehşet'' işte film bu kelime üzerine şekilleniyor , Willard dışarı çıktığında üzerine kan vardır , bu kan dehşet kelimesinin neden kullanıldığını anlatmaktadır , dışarıdaki insanların onun önünde diz çökmesine ve silahları bırakmasına rağmen bu duyguya yenilmeyen Willard arkadaşınıda alıp o bölgeden uzaklaşırken Dehşet kelimesi tekrarlanır burada belkide o duygudan kaçamayacağı vurgulanmaktadır , ama o Albay Kurtz gibi o duyguya yenilmemiş ve savaş karşıtlığı bölgeden uzaklaşmasıyla perçinlenmiştir , gemi uzaklaşırken ortamdan çıkan insanlar üzerinden verilmek istenen mesaj belkide buydu. Son olarak filmde son kırk dakikada görünmesine rağmen dünyanın belkide en iyi oyunculuk performanslarından birine imza atmış olan Marlon Brando'ya bir parentez açmak istiyorum , kendisi üzerine şekillenen filmde son anlarda ortaya çıkması ve dehşet ve karanlığı bizlere en iyi şekilde aktardığı için en büyük saygıyı belkide kendisi hak etmiştir. Yoruma İçimdeki Yangın filminden bir replikle başlamıştım belkide ondan bir replikle bitirmek daha iyi olacaktır. Ölüm asla hikayenin sonu değildir, her zaman bir iz kalır.