Senaryosunu da, Dave Callaham ve Andrew Lanham ile birlikte yazan Destin Daniel Cretton'un oturduğu “Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings”, "Marvel Cinematic Universe (MCU) / Marvel Sinema Evreni"nin 25. filmi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 150 - 200 milyon dolar aralığındaki bütçesinin sağladığı rahatlık sayesinde, "yeşil perde" ve "görsel efekt" teknolojileri ile tüm tehlikeli aksiyon sahnelerinde, hayatını 2021 Ağustos'un da kaybeden ve o yüzden de "adına adanan" 48 yaşındaki Bradley James Allan'ın koordinatörlüğündeki "dublör oyuncuların" kullanıldığı bu filme biraz daha yakından bakalım...
"Haydi başlıyoruz" diyelim...
Ve izninizle:
"On Halka" efsanesi, her yeni gelen nesil de, hikayesi sürekli değişmek suretiyle binlerce yıldır anlatılmaktadır diyerek, mevzuya ilk adımımızı da atmış olalım...
Hikaye de değişmeyen tek unsur ise, elinde tuttuğu bu halkalar sayesinde tanrısal bir güç ile sonsuz bir yaşama ulaşmış olan Xu Wenwu'dur (Tony Chiu-Wai Leung) ve o bu kuvvetler bileşkesini, insanlara iyilik yapmak yerine kötülükten yana kullanarak para ve varlık istiflemeyi tercih etmektedir diyerek devam edelim...
Ancak bir türlü dizginleyemediği bu hırsının, herhangi bir sınırı da bulunmamaktadır...
O nedenle de, şimdiler de; içinde mistik yaratıklar ile antik sihirlerin de bulunduğu saklı bir köy olan Ta Lo efsanesinin peşine düşmüştür...
Öyle ki, bu köyün insanları, tanrılardan öğrendikleri dövüş sanatını kullanmaktadırlar...
Bu işi halletmek üzere yola koyulan Wenwu, birbirlerine yıldırım aşkı ile bağlanarak evlenecekleri, köyün koruyucusu ve ileride küçük Shang-Chi (Jayden Zhang) ile Xialing'in (Elodie Fong) anneleri de olacak olan Ying Li (Fala Chen) tarafından karşılanır...
Ki biz bütün bu olup bitenleri, oğlu Shang-Chi'ye anlatan Li sayesinde öğreniriz...
Derken...
Henüz on dört yaşındayken, kendisinden dört yaş küçük kardeşini de bir başına bırakarak babasının On Halka organizasyonunu terk ederek kaçan ve adını da Shaun olarak değiştiren Shang-Chi (Simu Liu) ile Berkeley mezunu Katy'nin (Awkwafina) valelik yaptıkları günümüzün San Francisco'sundayız...
Her ne kadar Shang-Chi, normal bir hayat sürdürmek üzere Amerika'ya gelmiş olsa da; bir sabah körüklü bir belediye otobüsü ile işine giderken boynundaki, "anne yadigarı kolyeyi" kendisinden gönüllü olarak vermesini isteyen ve vermeyince de zorla çekerek alan, aralarında Ustura Yumruk (Florian Munteanu) ve Ölüm Taciri (Andy Le) gibi önde gelen, babasının gönderdiği adamlarının yer aldığı profesyonel katillerin saldırısına uğrar...
Otobüste yaşanan her sahnesi aksiyon yüklü bu hengamenin, Klev'in (Zach Cherry) bakış açısı ile internette canlı yayınlanması sayesinde Shang-Chi, neredeyse tüm dünyada bir dövüş fenomenine dönüşmüştür...
Aynı tehlikenin, benzeri bir kolyeye sahip olan kız kardeşi Xialing (Meng'er Zhang) için de söz konusu olduğunu düşünen Shang-Chi, anında Macau'ya uçma kararı alır...
Elbette Katy ile beraber...
Shang-Chi'nin elindeki, kız kardeşinden geldiğini zannettiği kartpostal da yazan adres, kendilerini kapıda Jon Jon'un (Ronny Chieng) karşıladığı, dövüş üzerinden bahis oynanan ve aslında ağabeyi gibi babasını terk eden Xialing'in on altı yaşındayken kurarak işletmeye başladığı Altın Hançer Kulübüne götürür...
Gerçekte bu kartpostal, babalarınca çocuklarına önceden kurulmuş bir tuzak olup her ikisinin de, metazori bir biçimde On Halka organizasyonun merkezine dönmeleri ile sonuçlanacaktır...
Zira babaları Wenwu, anneleri Li'nin ölmediğini ve yaşamlarını Ta Lo'da sürdürmelerine izin vermeyen köyün yaşlılarınca bir geçidin ardında tutsak edildiğini, üstelik karısı Li'nin işaretler göndererek kurtarılmayı istediğini iddia etmekte olup çocuklarının boynundaki "ejderha gözü" kolyelerini de adamlarına, bu düşüncesini kanıtlamak için çaldırmıştır...
Yine Wenwu'ya göre, Ta Lo'ya giden yol haraketli bir labirent tarafından korunmakta olup yılda bir kere, o da sadece Qingming Ji gününde açılmaktadır...
Söz konusu o günü, birebir belirlediğini ifade eder Wenwu, her ne pahasına olursa olsun karısını kurtarmakta kararlıdır...
Gerekirse köyü yakacaktır...
İşte tam da bu noktada, baba ile çocuklarının aynı fikirde olmadıkları ortaya çıkar ve çocuklar, Katy ile Trevor Slattery (Ben Kingsley) isimli bir aktör ve vakti zamanında Ta Lo ormanından getirilmiş olan Morris'in de (seslendiren Dee Bradley Baker) kapatılmış olduğu bir zindana atılırlar...
Köyüne geri dönmeyi fazlasıyla arzulayan bu Morris, kaçabilmeleri halinde kendilerine, herhangi bir gün ayrımı yapmaksızın To Lo labirentinde klavuzluk edebilecektir...
Böylelikle, bir yanda Wenwu'nun eli silahlı savaşçı ekibi, diğer yanda da barışçıl amaçlara sahip olan çocukların başı çektiği grup, To Lo'ya doğru yola çıkarlar...
Dakika 62...
Geride sizleri:
Özellikle de Katy'nin, fazlasıyla absürt bulduğu, Wenwu'nun karısının esaret altında tutulduğuna ilişkin fikirlerinin gerçek olup olmadığının ve To Lo köyüne ilk kimin ulaşacağının anlaşılacağı, sürpriz bir final ile aynı final de, bir devam filminin de yolda olduğunun duyurulduğu, oldukça hareketli 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Bütün bu özel ayrıntıları kaçırmamak adına filmi, akmaya başlayan yazılar tamamlanıp bitene kadar yerlerinizi terk etmemenizi öneririz...
Zaten gerek fondaki müzik ve gerekse de görsel efektlerdeki etkinlik, son saniyeye kadar ilginizin sürmesini sağlayacaktır da...
Keyifli seyirler,