“Clemency”, senaryosunu da yazan Chinonye Chukwu’nun yönetmen koltuğunda oturduğu oldukça etkileyici bir drama…
Bünyesinde, normal bir insanın kolay kolay kaldıramayacağı türde bir final bölümünü de barındıran bu düşük bütçeli bağımsız (indie) film:
Sırf biri “açmazdaki” hapishane müdürü (Warden) Bernadine Williams ile diğeri de “çıkmazdaki” ölüme mahkûm hükümlü Anthony Woods’u canlandıran, Alfre Woodard ve Aldis Hodge’un “abartıya kaçmadan” sergiledikleri sıra dışı performansları nedeniyle izlenilmeyi fazlasıyla hak ediyor…
Muhtemelen, “iki gözü iki çeşme ağlayarak”, insanın içini burkan bu türden becerikli oyuncuları çok nadir görmüşsünüzdür… Genellikle, gerçek hayattaki ağlama işinin doğasına aykırı olarak, tek gözden süzülür damlalar çoğu filmde…
Öyle ki, oldukça ağır ilerleyen temposuna karşın, 112 dakikalık sürenin nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz bile bu şahane performanslar sayesinde “Clemency” de…
Tabii ki, “içtenlikli bir film önerisi” mahiyetinde olan bu söylediklerimiz, “aksiyon” bağımlılarını kapsamıyor…
Tersine, kesinlikle uzak durmalılar bu filmden, o arkadaşlar…
Zira emin olun bu film onlara, yakıcı öğlen güneşinin altındaki nemli bir “Covid – 19” ortamında, maske takarak dolaşmak kadar “zor ve boğucu” gelecektir…
Peki, kimler mi izlemeli, Amerika’daki ölüm cezaları üzerinden, ciddi anlamda bir adalet sistemi eleştirisi de yapılan bu filmi?
Elbette, her zaman olduğu gibi yorumlarımıza güvenerek, kendilerine bir izleme listesi oluşturan sinemasever dostlarımız…
“Spoiler” olmasın diye konun ayrıntılarına yine girmiyoruz… Zaten yukarıdaki ikinci ve üçüncü satırlarda, “kısa fakat yeterince açık” bir özet yapmış olduğumuzu düşünüyoruz…
Bitirmeden ekleyeceğimiz son şey, Ralph Ellison’ın “Invisible Man” (1952) isimli kitabından yapılan alıntı ile Jonathan Williams (Wendell Pierce) karakterine okutulan, “Ben görünmezim anlıyorum, çünkü insanlar beni görmeyi reddediyor” ile başlayıp nefes kesercesine devam eden satırları, atlamamanız biçiminde olacak…
Neden mi?
Sadece bu filmin değil, yaşadığımız iyi kötü her şeyin gizli şifreleri o sözcüklerde saklı da ondan… Bu yüzden de, eğer fırsatınız olursa, bizzat söz konusu kitabın kendisini de öneriyoruz… Okuyun da görün bakın, neler neler anlatılmış…
Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…
Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Daha çok var ama Alfre Woodard, bu filmde çıkardığı işle, “En İyi Kadın Oyuncu” kategorisinde, Academy ve Golden Globes ödüllerine aday olursa asla şaşırmayacağız…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 27 Haziran 2020 günü saat 14.52’de yazılarak paylaşılmıştır...