“Rattlesnake”, senaryosunu da yazan Zak Hilditch’in yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 24 Ekim 2019’da Austin Film Festivalinde (ABD) yapılan ve 25 Ekim 2019 tarihinde Netflix Platformunda yayın akışını dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, yönetmen ve senarist olarak filmografisinde “1922” (2017) gibi nispeten daha başarılı bir başka Netflix gerilimi de bulunan Zak Hilditch’in bu filmini, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, 60’lı ve 80’li yılların en uzun soluklu TV dizilerinden “The Twilight Zone” yani nam-ı diğer “Alacakaranlık Kuşağı” serisinin (pek çok bilinmez içeren) uzatılmış bölümlerinden biri tadında bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
TRT’nin tek kanallı siyah beyaz olduğu yıllarda bu diziyi izlemiş olanlar hemen anımsayacaklardır:
Yönetmenleri arasında Wes Craven, Joe Dante ve Atom Egoyan gibi isimlerinde bulunduğu bütün bölümlerini, bir sonraki haftayı iple çekerek merakla izler ve bazı bölümler sonrasında da ertesi gün birbirimize, “Neydi dün akşamki bölüm öyle?” diye şaşkınlıkla sorardık ya, işte bu filmde bize göre insan da böylesine bir duygu uyandırıyor…
Evet, “Ne oldu şimdi bu filmde?”
Aslında doğusunu isterseniz, bütün filmler de illa da bir mesaj verilmesi yahut da hikâyenin (giriş – gelişme – sonuç gibi klasik bir yapı içinde) herkesin aynı biçimde algılayacağı bir sonuca bağlanması gerekmiyor…
Ki, özellikle de “korku” ve “gerilim” sineması buna benzer yüzlerce örnekle doluyken… Zira bu kategorilerde önemli olan, izleyiciyi sürekli uyanık tutabilmeyi becerebilmek… Olmadı, tam dalacakken gafil avlayıp yerinden zıplatmaktır…
Nihayetinde Zak Hilditch’de, yazdığı değişik hikâyenin yanı sıra “Selma” 2014, “It Comes at Night” (2017), “Alien: Covenant” (2017) ve “Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald” (2018) gibi filmlerden de tanıdığımız Carmen Ejogo’nun performansını esas alan ve 85 dakikalık süresi boyunca ilgiyle izlenen gizemli bir gerilim çıkartmış ortaya…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, bizim gibi korku – gerilim kategorilerindeki filmlere gönül vermiş sinemasever dostlara, “ ‘These Final Hours’ dan (2013) bu yana kendine özgü bir tarz oluşturmaya çalışan Zak Hilditch’i takibe almayı unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 11 Aralık 2019 günü saat 18.59’da yazılarak paylaşılmıştır...