Senaryosu, Alan B. McElroy tarafından yazılan “Fractured”, yönetmen koltuğunda Brad Anderson’ın oturduğu psikolojik bir gerilim filmi…
Prömiyeri, 22 Eylül 2019’da Fantastic Fest’de yapılan ve 11 Ekim 2019 tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, gerçekte neler yaşandığını ve kimin haklı (iyi), kimin haksız (kötü) olduğunu anlayabilmeniz için 99 dakika boyunca sabrederek final bölümünü beklemeniz gereken bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, adını duyurduğu Christian Bale’li “The Machinist” in (2004) ve (haydi ayıp olmasın diye eklemiş olalım) Woody Harrelson’lı “Transsiberian” ın (2008) ardından aynı başarıyı bir kez daha tekrarlayamayan Brad Anderson’ın bu son filmine ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Indiewire’da David Ehrlich (24 Eylül 2019), Roger Ebert’de Brian Tallerico (11 Ekim 2019) ve daha pek çok profesyonel sinema eleştirmeninin yorumlarında isabetle vurguladıkları gibi Alfred Hitchcock’un ünlü “The Lady Vanishes” ının (1938) (elbette birebir aynı olmayan bir biçimde), Amerikan sağlık sistemine yönelik güncel eleştirileri de içeren bir kurgu ile hastane ortamına uyarlanmış hali olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Hatta eleştirilerinde daha da ileri giden Frank Scheck, The Hollywood Reporter’daki 9 Ekim 2019 tarihli yorumunda filmi, Cumhuriyetçilerin “Obamacare” olarak adlandırdıkları Demokrat Başkan Obama’nın ”Patient Protection and Affordable Care Act (Hasta Koruma ve Ekonomik Sağlık Bakımı Yasası)” başlıklı sağlık sistemindeki reformlarına yönelik eleştirilerinden daha az korkutucu bulduğunu yazmış…
Yani bu film, Amerikan siyasetini ve içinde Hitchcock’un da bulunduğu korku – gerilim sinemasını yakından takip edenlerin penceresinden bakılarak yorumlandığında, kesinlikle tek paragraf iki cümlelik “çok çok iyiydi ya” yahut da “inanılmaz berbattı be” tarzındaki "ergen" ifadeler de içeren mesajlarla tanımlanacak durumda değil…
Zira bizimde belli aralıklarla sık sık belirttiğimiz gibi sinema, günlük politika, ekonomi, tarih ve sanatın diğer dalları ile de sıkı bir etkileşim içinde olan (ve yeri geldiğinde çok etkili bir propaganda aracı görevi de üstlenen) bir anlatım türüdür…
O sebeple, bütün bunları dikkate almadan sadece o an izlenilen görüntülere ait duyguları paylaşmak amacıyla yazılan mesajlar, (yazanlar öyle zannetse de) dünyanın hiçbir yerinde film yorumu olarak kabul edilmez ve ciddiye alınmazlar…
Şimdi yeniden filme dönecek olursak…
Tamamıyla, perişan bir vaziyette hastane koridorlarında koşuşturarak karısını ve kızını arayan Ray Monroe karakterini canlandıran Sam Worthington’un performansına bağlı kalınan ve hikâyesi onun etrafında şekillendirilen filmde, göze batan bir diğer önemli isim de, Dr. Berthram rolündeki Stephen Tobolowsky…
Zaten kadavralardaki özel efektler ve makyaj uygulamaları dışında da sözünü etmeye değer pek de fazla bir şey yoktu filmde…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; illa da Netflix ve illa da korku – gerilim kategorisi olsun diyorsanız, (yorumlarımız da bulunan) yakın tarihli “Eli” (2019) ile “In the Tall Grass” (2019) isimli filmlere de bir göz atın diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde (2,5’i fazla 2’yi de az bulmamıza rağmen) puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, yeni ve orijinal bir şeyler beklemeden (uykusuz bir gecenin) sabaha karşı film kuşağında “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Bütün bu paylaşımlara karşın merak ederek izleyeceklere keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 1 Kasım 2019 günü saat 03.15’de yazılarak paylaşılmıştır...