Hesabım
    El Camino: Bir Breaking Bad Filmi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    El Camino: Bir Breaking Bad Filmi

    Eski bir dostla yeniden görüşmek

    Yazar: Fatih Yürür

    Robert Forster'ın Anısına...

    Saatlerimizi 11 yıl öncesine alalım... Pay Tv sistemlerinin esamesinin okunmadığı ve ülkemizde yabancı dizi izleme kültürünün cnbc-e ile birlikte farklı bir boyuta taşındığı o günlere... Öyle ki bugünün televizyon izleme "deneyiminin" öncüsü kabul edilebilecek, Hollywood sosundan eser miktarda nasibini almış bu yapımların, bugün bile kolektif hafızamızda inkar edilmesi imkansız bir etki bıraktıklarını söylemek hiç de yanlış olmaz.

    2000'li yıllarında başında X-Files'ı yeniden canlandırmayı başaran Vince Gilligan'ı kısa sürede beyaz camın rock yıldızlarından biri haline getiren Breaking Bad; hibrit kabul edilebilecek bir sinematografinin, televizyon tarihinin görüp görebileceği en kallavi hikayelerden biriyle evlenmesi sonucu ortaya çıkmış nur topu gibi bir çocuktu. Gilligan, yaratmış olduğu bu epey kalorili fenomen sebebiyle yükselmişti yükselmesine fakat yeniden zıplaması neredeyse imkansız bir çıtayla da karşı karşıya kalmıştı.

    Biraz da bu sebepledir ki, Battle Creek gibi temiz bir işçilik ürünü ya da Better Call Saul gibi projelerle, çok da haksız sayılmayacak olan beklentinin epey altında kalan -diğer yandan da kendine has kalitesini korumayı başardığı mahsuller ortaya koydu. Ta ki, çok uzun zamandır fanatiklerinin geri dönüş yolunu bekledikleri yeni Breaking Bad projesi ufukta beklenene kadar.

    Hayranları her ne kadar uzunca bir süredir yollarını gözlemiş olsa da El Camino: Bir Breaking Bad Filmi, çok kısa sürede hayatımıza karıştı. Henüz üç ay önce duyuruları yapılmış bir yapımın, testosteron yüklü bir kamyon gibi son sürat üzerimize doğru yaklaşmasını pek çoğumuz beklemiyordu. Fakat yine Gilligan'ın başı çektiği ekip, muhtemelen aşırı beklentinin altında ezilmemek (ki söz konusu beklenti böyle bir ihtimali zaten imkansız kılıyor... En az hasarla kurtulmak diyelim biz ona) için, projeyi çok hızlı bir biçimde meraklılarının tabağına servis etmeyi uygun gördüler. Bu şekilde tepki, etkinin hızına erişene kadar biraz daha zaman geçecekti.

    Bir önceki jenerasyonun geleneklerine ve matematiğine göre yaratılmış olan bir serinin, yeni nesil pay tv sistemlerinde kendisine karşılık bulma öyküsü de bu şekilde başlamış oldu. Fakat izleyicilerin öncelikleri söz konusu olduğunda çok değişik tepkiler alması muhtemel bir yapım var karşımızda. Fakat El Camino: Bir Breaking Bad Filmi, her şeyden önce dizi ile arasında derin duygusal bağ taşıyan izleyicileri hedef alan bir yapım. Bu noktada kendi kişisel Breaking Bad hikayemi de, yazının bu noktasına hızlıca dikmek isterim. Diziyle olan bireysel yolculuğum 2009 yılında başlamış ve son sezonun yayınlanmasının hemen arifesinde sonlanmıştı. Yinelemekte sakınca görmüyorum: beyaz camın gelmiş geçmiş en iyi yapımlarından birini -ki bence en iyisini, izlemeyi bırakma sebebim, onu tüketerek yok etme kaygımdan kaynaklanıyordu. 2013 yılı civarında uygulamaya koyduğum, hızlı giden bir otobüsten atlamaya eş değer gördüğüm bu kararımı ise geçtiğimiz aylarda sonlandırdım. Evet! Sonuç tahmin ettiğim gibiydi ve kesinlikle hızlı bir tüketime kurban gitmemeliydi. Aradan geçen 6 yılın ardından, spoilerların tamamını yalayıp yuttuğum halde, keskin bir saygı duruşu eşliğinde izlediğim final kısmının ardından, gelebilecek herhangi bir devam halkasına belleğimde yer olmadığını kendi kendime itiraf etmiştim.

    Dolayısıyla El Camino için beklentilerimi minimumda tutmuş olmam çok normaldi. Ne gereğinden fazla yüklenen anlamcıklara semirmiş bir beklenti, ne de "aaahh ne gerek vardı şimdi böyle bir şeye" sorusunu sorma hakkı... Filmin yapımcılık yükünün de bir kısmını sırtlanmış olan Aaron Paul'ün kişisel heyecanını paylaşmak için hiç bir neden göremiyordum ve Jesse'in yolculuğunun devamının bana vadedeceklerinin fazlasıyla kısır olduğuna inanıyordum. Fakat... Muhtemelen çoğunluğun düşünceleri ve beklentileriyle örtüşmeyen, tamamen kişisel parametrelerimi kıstas aldığım seyir pusulam, bana bambaşka bir yönü gösterdi! Evet! Sıkı durun! Karşınızda Jesse'in yola devam edebileceği milyonlarca ihtimal içerisinde en parlak olanı duruyor! Fanatikler her ne kadar sürpriz bir Walter White hamlesi bekleseler de Gilligan, Jesse'in kalibresine en uygun hikayeyi anlatmayı uygun görmüş ve yine çoğunluğun düşüncesinin aksine, gerçekten de dizinin ruhuna sadık kalarak bu cilalama işlemini gerçekleştirmiş.

    El Camino, diziyle biraz bile olsun haşır neşir olmuş izleyici için, şu an yazıya alamayacağım kadar fazla detay barındırıyor. Bu detayların hepsinin, kolektif hafızaları tazeleyecek birer ruh çağırma ayini niteliği taşıdığını söylemem yersiz. Zaten El Camino'yu en güzel özetleyecek hissiyat, yıllardır görmediğiniz sıkı bir dostunuzla bir mekanda oturup, kahveyle zenginleştirilmiş bir sohbet etmeye benziyor. Bu sebeple duygusal anlamda göklere çıkarılması da yerin dibine sokulması da gayet muhtemel. Fakat yine de yapıma gereğinden fazla anlam yüklenmiş olması gibi bir tehlike söz konusu. Dolayısıyla yeni bir Breaking Bad bekleyenlerin, hayal kırıklığını peşin peşin davet etmeleri de gayet muhtemel.

    Yukarıdaki sebepten kelli, kendi niteliklerinden bağımsız bir biçimde, izleyicilerin kişisel beklentileriyle de değerlendirilecek -ve değerlendirilmesi çok da garip olmayan bir yapım duruyor karşımızda. Fakat nasıl ki seneler sonra karşılaştığınız dostunuza "neden boyun uzadı?", "kilo almışsın", "saçların dökülmüş" gibi sorularında kendinden menkul cevapları varsa, El Camino'nun da Netflix pazarına dolanacağı benzer veya daha üstün olduğuna kendimize inandırabileceğimiz binlerce varyasyon var. Fakat yine de filme "kısa yoldan para kırmak için yapılmış Breaking Bad jelatinli bir öykü" gözüyle bakabilmeyi hiç de adaletli bulmuyorum. Tersine, izleyicinin "gerçekleşmesi çok da mümkün olmayan" bir kısım beklentilerine cevap vermediği halde, dizinin ruhunu yeniden ekrana taşımak adına tüm fırsatları kullanan ve standart altı bir spin off olarak tanımlanmak adına kritik kaygılar taşıdığını her karesinde hissettiren bir yapım duruyor karşımızda.

    Nihayetinde eski dostunuzla eski günlerden bahsederken, geçmiş her daim dilinize tatlı gelir. Geçmiş daha masumdur, artık ulaşılmaz bir noktadadır. Çoğu zaman da - tam da bu sebeplerle daha değerlidir. İşte El Camino'nun nihai amacı da aslında bu! Breaking Bad'in ne kadar muhteşem bir yapım olduğunu bizlere bir kere daha hatırlatmak.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top