Öncelikle müzikler açısından başlamak istiyorum filmin müzikleri Ölümlü Dünya filminde ki gibi çok güzeldi. Filmde Feyyaz Yiğit, Cengiz Bozkurt ve Mert Denizmen'in sahneleri ve diyalogları diğer oyunculara göre daha komikti ama tâbi Uğur Yücel'in de güldüren birçok sahnesi vardı. Filmde güzel göndermeler vardı ve gerek Ölümlü Dünya gerek Cinayet Süsü olsun Ali Atay ve ekibi kara komedi filmlerinde iyi olduklarını göstermişler. Film de verilen mesaj'da çok yerinde güzeldi. Cidden güldürü anlamında başarılı olmuştu. Benin beklentilerimi karşıladı 5/5
Bu kadar iyi oyuncu nasıl böyle bir filmde oynamış hayret. Çok kötü bir filmdi. Acaba bu kadar oyuncunun olduğu bir filmi ben mi anlamadım diye kendime de sormuyor değilim. Ama benim açımdan berbat bi filmdi diyebilirim.
Şahan Gökbakar senden çok özür dilerim. Kayhan filimini seyredince söylediklerim çok fazlaymış bu filim ile Kayhan filimini aradım. Böyle isimlerin yan yana gelerek bu kadar kötü bir film yapabilmesine inanın çok şaşırdım. Bu filme gülmek için gittim çok üzülerek çıktım. Evde oturup Güldür Güldür seyredin kardeşim paranız cebinizde kalsın. Bu adamları da bu kadar abartmayın bir daha. İlk defa gülmek için kendimi zorladım. yazık.
Kesinlikle ailecek gitmeyin yerin dibine girdim. Ya bu kadar fazla küfür recep ivedikte yok belki. Bi karakter var zaten tek repliği küfür adamın normal repliği yok neredeyse ya. Tamam hadi küfürü geçtim. Abi 1 kere güldüm sadece ya sadece 1. Bu kadar düşük kalite bi film olacağını tahmin etmemiştim. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Parayı cüzdandan çıkarıp kağıt geri dönüşüme atın daha iyi olur.
ben boyle sacma bi film gormedim oyuncularina aldandim gittim ama gercekten sacma yani anlamsiz bir iki tekrar kelimeee yapiyolar inanin pisman olmak istemiyosaniz gitmeyin spoiler:
Hayatımda izlediğim en berbat komedi filmiydi diyebilirim.Oyuncuları kadrosu güzel diye gittik ama berbattı.Hiç komik değildi.. aşırı küfür vardı ve hepsi genelde bel altı ve rahatsız edici küfürler var.Aşırı sıkıcıydı hiç gülmedik bile asla tavsiye etmem..
Senaryosunu da Aziz Kedi ve başrol oyuncularından Feyyaz Yiğit ile birlikte yazan Türk sinemasının “yeni nesil yüz aklarından” Ali Atay’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Cinayet Süsü”, dantela gibi işlenmiş bir “kara mizah” fırtınası…
O nedenle de bu film, Türkiye’de komedi denilince aklına doğrudan Recep İvedik ve Yılmaz Erdoğan gelenlere pek fazla hitap etmemektedir…
Zira Ali Atay ve yazım ekibi hikâyeyi, içine serpiştirdikleri “kıvrak zekâ ürünü” olduğu tartışmasız değişik hınzırlıklarla doldurmuşlar…
Filmin hemen başında ve hem de sabahın köründe, Olay Yeri İnceleme Şubeden önce ilk “süslü cinayet” mahalline intikal eden Komiser Salih (Cengiz Bozkurt), Komiser Asuman (Binnur Kaya) ve Komiser Yardımcısı Alaattin (Mert Denizmen) ile tanışıyoruz…
Bu üçlünün amiri de Baş komiser Emin (Uğur Yücel) olup cinayet sonrasında kendilerine araştırmaları için farklı görevler verir…
Verir vermesine de süslü cinayetler de hız kesmez ki…
Alaattin’in o meşhur telefonu yine çalar…
Bu kez dördü birden giderler olay mahalline bir kez daha…
Vaka incelemesi esnasında, tam da maktulün annesinin önünde Alaattin ile (film boyunca uykusuzluktan yakınan) Salih’in zırvalayarak zaten kedere boğulmuş olan kadını daha da üzdükleri ve Emin’in de onları fırçaladığı öyle bir bölüm var ki, kesinlikle kaçmaz…
Cinayetler serisine bir tane daha eklenince bu dörtlüye, konuya ilişkin eğitimini Amerika’da almış olmasının yanı sıra kendine özgü çok özel yöntemlere sahip olan “Suç Uzmanı” Dizdar Koşu ’da (Feyyaz Yiğit) katılır…
Ki, bu da aslında aynen “saatli bomba” sahnesindeki bombanın fünyesindeki kabloların renklerinde olduğu şekilde benzeri Amerikan polisiyelerindeki basmakalıp (cliché) senaryolara yönelik “mizahi” bir bakış açısıdır…
Şimdi diyebilirsiniz ki, Ankara’dan gelen psikolog Emel Umar (Açelya Topaloğlu), kriminolog Uygar Ten (Ozan Ayhan) ve teknoloji uzmanı Bengü Tömer’den (Lesli Karavil) oluşan teknik destek ekibinin durumu ile bu ekiptekilerin isimlerini sürekli yanlış anımsayarak hitap eden Dizdar’ın hali çok mu farklıdır?
Elbette değil…
Tabii sadece yaptığı göndermeler ile “polisiye film” eleştirisiyle yetinmeyen Ali Atay, Asuman ve (film boyunca sululuğu elden bırakmayan) Dizdar karakterleri arasındaki konuşmalar üzerinden “romantik komediyi” de “tiye” almış…
Örnek mi:
Asuman’ın evindeki “tıraş” ve “G noktası” sohbetleri ile bomba sahnesi boyunca yapılan telefon görüşmeleri gibi…
Hepsi bu mu?
Olur mu hiç…
Pide, mercimek çorbası ve ayran menülü öğlen yemekli Ziya Gül (Süleyman Kabaali) içeren “iyi polis ve daha iyi polis” esprisinden tutunda son derece sürpriz bir finale de sahip olan filmde daha neler var neler…
O yüzden de eğer halen izlemediyseniz:
Yeter ki siz, yapılan olumsuz yorum ve verilen düşük puanlara aldanarak Mel Brooks filmlerindeki kadar “şahane ve sağlam” bir seyir lezzetine sahip olan “Cinayet Süsü” nü kaçırmayın diyoruz…
Film tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu, ne bir kurgu ne de sahne bütünlüğü var. Ne anlatıyor kendini hangi tür de konumlandırıyor belli değil. Komedi filmi ise sadece filmdeki oyuncular gülüyor, polisiye ise anlattığı cinayet hikayeleri ve soruşturma ile ilgili hiç bir detay yok. O kadar özenle oluşturulmuş renkli cinayet mekanları bile doğru düzgün gösterilmiyor, hiç konu olmuyor. Kısmen absürt denebilir ancak. Ali Atay’ın diğer filmleri ile alakası yok.
Çok güzel ve eğlenceliydi. Ailecek gittik baya gülüp geldik. Gülüp eğlenmek isteyenler için bir Film. Burda yazılanları okudum biraz tedirgin oldum ama. Iyiki gitmişiz. Filmde mesaj yokmuş yok Polisimizi eleştirmişlermiş. Gayet güzeldi
Ben hayatımda böyle kötü senaryo film görmedim. Kış uykusu 3 kusur saat onu bile izledim.ilk defa bir filmin yarısında çıktım.Oyunculari sevdiğimden gittim , lakin yola paranızı dusurseniz içiniz daha az acır , bana teşekkür edersiniz ileride Tv'de bir yerde denk gelirse.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.